Hesabım
    Mutlu Son
    Ortalama puan
    3,2
    6 Puanlama
    Mutlu Son hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Rogojin
    Rogojin

    Takipçi 30 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Aralık 2018 tarihinde eklendi
    Mutlu Son, eleştirilerde sık sık karşımıza çıkan eski Haneke filmlerinin bir kolajı benzetmesini bence hak etmiyor. Kolajdan çok kasıtlı olarak bir bütün oluşturmaması için uğraşılmış bir eser bu; karakterlerinin olmamışlığından olayların olmamışlığına dek Mutlu Son tutarlı bir his yaratıyor ve bu da mutsuz, neşesiz, iyi olmayan insanların bölük pörçük ve itici hayatlarının onlarda yarattığı duyguyu bize hissettiriyor. Haneke genelde iyi bir hikaye anlatıcısı olmadığı, ve filmleri hikaye anlatmaktan daha çok gerçekliği nasıl temsil ettiğiyle meşgul olduğu için burada da gerçek bir hikaye anlatımıyla karşılaşmıyoruz, ya da diğer filmleri çoğukez bir hikayeye benziyorduysa bile burada artık bu yaklaşımı kenara bırakmış gibi yönetmen. Telefon çekimleri ya da internet görüntüleri de gerçekliği temsil etme derdinde değiller, galiba artık gerçekliğin temsili mümkün değil ve belki de bu yüzden ilk kez bir haneke filminde bir karakterin gerçeklikten söz ettiğini görüyorum. Filmin ya da film olması için normalde çok rahat dışarıda bırakılabilecek bir çok sahne ve sekansın bulunduğu bu görüntüler ve hikaye çabalarının içerisinde yönetmenin anlatmadıklarının gerçek hikaye olduğu ve ekranda gerçekliğin temsilinin imkansız olduğunu düşündüren bir anlatı denemesi Haneke'ninki. Yönetmen sinemada hikayenin kendisinin gerçekliğin manipülasyonu olduğunu düşündürerek hikaye olamayan ama olup bitenleri düşünmeye iten bir yol izliyor. Bu anlamda olay örgüsü en belirsiz, kasıtsız film çalışması oluyor Mutlu Son. Buna paralel olarak 2 saatlik bir film süresi içerisinde tanımayı beklememiz bile bir manipülasyon olan karakterler de yarım kalmışlıklarıyla karşımıza çıkıyor. Sonuçta kendimize şunu soruyoruz: ne izledik? Ve, ne oldu? Elbette bu yaklaşımın başarılı olup olmadığı, veya gerçekten bu yazdıklarımın filmin ve yönetmenin amacı olup olmadığı tartışılabilir.Filmin sonuna dek dayanabilenler çok etkileyici bir final bulacaklar, bence sinemada görülmüş en vurucu finallerden birisi bu.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.880 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    13 Şubat 2023 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da yazan Michael Haneke'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Happy End”; "kara mizah (dark comedy)" unsurlara ustalıkla başvurulmak suretiyle, zenginlik içerisinde yüzen Laurent ailesi üyelerinin her bir karakteri bağlamında burjuvazinin acımasızca eleştirildiği, son derece şahane bir "sınıfsal drama" olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, 22 Mayıs 2017'deki dünya prömiyeri; aday olduğu "Altın Palmiye" Ödülü için yarıştığı Cannes Film Festivali'nde yapılan ve gerçek değerinin yeterince anlaşılamadığını düşündüğümüz bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Film, on üç yaşındaki Eve Laurent'nin (Fantine Harduin):

    Yatmadan önce annesinin; banyoda dişlerini ardından da saçlarını fırçalayıp, gece kremini yüzüne sürüp tuvalet ihtiyacını giderdiği anları, cep telefonuyla kayıt altına aldığı sahneyle başlar...

    ***

    İlginç bulduğu her şeyi telefonuyla kaydetmeyi alışkanlık haline getirmiş olan Eve'in, tam bir buçuk yıldır; Pips adındaki bir hamsterı beslediğini ve şimdi de, bu zavallıcık hayvanın yiyeceğine ilave etmek yoluyla annesinin depresyon haplarının olası etkilerini test ettiğini görüyoruz...

    Bu test esnasında Eve'in, hiç susmayan, herkesi suçlayan ve sadece kendinden bahsedilmesinden hoşlanan bencil annesine artık katlanamıyor olmasının yanı sıra babası Thomas Laurent'nin de (Mathieu Kassovitz) yıllar önce; ilk karısı olan annesini, bu nedenle terk etmiş olduğunu da öğreniyoruz...

    Bu arada...

    Eve'in annesinin sakinleştiricilerinin, hamsterı öldürdüğünü belirtmiş olalım...

    Yani bu ilacın aşırı dozda kullanımı; konuşmalarıyla Eve'in başını şişirerek, kendisini bıktıran annesini susturmakta da başarılı olabilecektir...

    Ve...

    Eve, hamsterdan sonra şansını; bir de kendisinden kurtulmak da kararlı olduğu annesinin üzerinde dener...

    ***

    Bir sonraki sahne...

    Eve'in halası Anne Laurent'nin (Isabelle Huppert) yönettiği aile firmasının yapımcısı olduğu; bir inşaat sahasındaki, toprak kayması kaynaklı bir göçüğün, güvenlik kamerasıyla tespitine ilişkindir...

    İşin kötü kısmı ise, kullanılmak değil de sadece depolanmak maksadıyla, aşağıdaki inşaat sahasının yukarısındaki alana dizilmiş olan seyyar tuvaletlerden birini; kullanmaya kalkışan işçilerden birinin de kayarak, tuvaletle birlikte zemine çakılmış olmasıdır...

    ***

    Akşam yemeğinde Anne, evdeki Fas kökenli yardımcı kadın Jamila'nın (Nabiha Akkari) servis yaptığı masada; demanstan mustarip olan babası Georges Laurent (Jean-Louis Trintignant), inşaat şirketinde çalışan alkolik oğlu Pierre Laurent (Franz Rogowski) ve birlikte aynı malikaneyi paylaştıkları cerrah kardeşi Thomas Laurent'nin yeni karısı Anaïs (Laura Verlinden) ile birliktedir...

    ***

    Eve'in telefon ederek ambulans çağırması üzerine komaya giren annesi, hastanenin acil servisine kaldırılırken; evdeki özel eşyalarını toplayan Eve'de, babası Thomas'ın ve böylelikle de aslında, halası Anne ile dedesi Georges'un da yaşamakta olduğu malikaneye yerleşir...

    Evdeki ilk gecesini Eve, bir kanepenin üzerinde uyuyarak geçirecek olsa da; ertesi sabah halasının, evdeki yardımcılardan Rachid'e (Hassam Ghancy) tembihleyerek yönlendirdiği karısı Jamila ile babasının şimdiki karısı Anaïs, kendisine müstakil bir oda ayarlayacaklardır...

    ***

    Bu arada...

    İki iş güvenliği müfettişi (Bruno Tuchszer, Alexandre Carrière), Anne ve oğlu Pierre'in de hazır bulundukları bir ortamda; inşaat sahasında meydana gelen ve bir işçinin yaralanmasıyla neticelenen göçüğe dair incelemelerde bulunmaktadırlar...

    ***

    Derken...

    Yeni okulunun ilk gününde, ders bitimi Eve'i; hastanedeki mesaisini tamamlayan babası alarak eve götürür...

    Akşam yemeğinde, bir araya gelen Laurent'lerden en büyüğü Georges; Thomas'ın kendisine iki defa anlatmış olmasına rağmen, torunu Eve'in neden Calais'deki malikanede olduğunu kavramaya çalışmaktadır...

    Daha da kötüsü...

    Garajdaki araçlardan birine atlayıp gaza basarak dışarıya çıkan aynı Georges; trafikte kayıplara karışacak ve ancak, bir ağaca çarparak durabilecektir...

    Ki, gerek Thomas ve gerekse de Anne bunu, polisin de belirttiği şekilde; babalarının, kasıtlı olarak yaptığına inanmaktadırlar...

    Çünkü kaza mahallinde, herhangi bir fren izine rastlanılmamıştır...

    ***

    Böyle olunca da...

    Kafasını ağaca vurmuş olan "intihara eğilimli" Georges, ölmemiş ama ayak bileği ile iki kaburga kırılmış olup fibula da çatlaklar, omzunda da çürükler oluşmuştur...

    ***

    Çok geçmez...

    İlk karısından bir kızı (Eve) ve ikinci karısından da yeni doğmuş bir oğlu (Paul) olan Thomas'ın, sosyal medya hesabı üzerinden ilişkisi olduğunu anladığımız Claire isimli bir kadınla; fazlasıyla "pornografik" mahiyetteki, cinsel içerikli yazışmalar yaptığını da görürüz...

    Dakika 40...

    Laurent ailesinin fertlerinin, hız kesmeden sürdürecekleri marifetlerini sergilemeye devam edecekleri filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ağızları açık bırakacak tarzdaki sürpriz bir finali de bünyesinde barındıran, 67 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top