Hesabım
    Hayat
    Ortalama puan
    3,9
    148 Puanlama
    Hayat hakkında görüşlerin ?

    24 Kullanıcı yorumları

    5
    3 Eleştiri
    4
    10 Eleştiri
    3
    5 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    5 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.438 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    31 Mart 2017 tarihinde eklendi
    Seneler sonra Alien serisinden aldığım keyfi hissettiğim güzel bir yapım.Devam filmleri kesinlikle gelecek gelmeli de zaten 8/10
    KaliteTAKİP
    KaliteTAKİP

    Takipçi 873 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Haziran 2017 tarihinde eklendi
    Son yıllarda uzay temalı filmler ardı ardına gelmeye başladı. Açıkça söylemek gerekirse artık uzay gemisinin içini merak etmiyorum. Konu da çok derin olmayınca yapım pek ilgimi çekmemişti. Ancak son zamanlarda izlemekten keyif aldığım aktrislerden Rebecca Ferguson ile beraber oyuncu kadrosunun hakkını vermek gerek, vitrin epey iyi. Senaryo ''işlerin kontrolden çıkması'' kısmıyla klişe denebilir. Benim beklentimin üstünde olansa, bu kadar kısıtlı bir alanda gerilimin iyi verilmesiydi. Birçok sahnede tempo yüksek ve gerilim sürekli ensenizde. İlerledikçe daha da artıyor. Sonuna gelecek olursak, yazarların bir seçim yapması gerekmiş. Film burada bitecek mi? Yoksa devam mı edecek? bekleyip göreceğiz İyi seyirler...
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    7 Haziran 2017 tarihinde eklendi
    Life: Alien ve Gravity Modeliyle Uzayda Ölüm Kalım Savaşı Gerilim dozu ve süpriz finaliyle türünün meraklıları için biçilmiş kaftan 10 üzerinden 7.5

    Ryan Reynolds ve Denzel Washington’un başrollerini üstlendiği aksiyon filmi “Safe House” (2012) ile Hollywood’da adını duyurmuş olan Şili asıllı İsveçli yönetmen Daniel Espinosa’nın yönetmen koltuğunda oturduğu, Ryan Reynolds, Jake Gyllenhaal ve Rebecca Ferguson’lu kadrosuyla öne çıkan, bilimkurgu ve gerilim türlerinin kodlarını klasik ama etkili bir şekilde birleştiren bir yapım seyrettim diye bilirim. Şunu baştan söyleye bilirim ki biz yetişkinler için gerilimi alışık olduğumuz bir dozda mevcutken sinemaya beraber gittiğim 13 yaşındaki oğlum ve arkadaşları için yüksek dozda olduğu. Filmden etkilendiler hem olumlu hem de olumsuz yönden. Onları filmin konusu hakkında uyarmama rağmen seyrettikleri fragmandan onların anladığı daha çok bilimsel keşif macera filmi olması ve bu yüzden filmi seyretme ısrarı üzerine beraber onlarla gitmem iyi olmuş. Sonuşta seyretme listemde mevcut olan bir yapımdı. Neyse filmimize dönecek olursak.
    Life’ın senaryosu klasik şablon üzerinden iyi bir seyirlik amacıyla yola çıksa da içinde beklenmedik sürprizler barındırdığını söylemek mümkün. Özellikle bu tarz filmlerde aşina olduğumuz üzere, kapalı bir alanda birer birer ölmeye başlayan insan toplulukları içinde bu ölüm sırası genelde karakterlerin kıdem sırasına göre olur. En önemsiz yan karakterler ya da yıldız oyuncu kadrosu içerisinde daha az bilinen isimler önce ölür ve en son başrol kalacak şekilde bu sıralama devam eder. Life’ın sürprizi de tam olarak burada yer alıyor, zira Gyllenhaal, Ferguson ya da Reynolds’tan hangisinin başrol olduğunu ilk yarım saatte anlamıyoruz. Üç yıldız oyuncu arasında ortak bir ekran süresi paylaşıldığından, gemideki diğer dört karakterin önce öleceğini, bu üçlünün de en sona kalacağını zannediyoruz. Dolayısıyla daha ilk ölümde gerçekleşen beklenmedik durum seyirciyi iyice afallatıyor. Uzay aracının içerisinde oluşturulan klostrofobik atmosfer, görsel efektler ve teknolojik veriler bilimkurgu alanında, zeka savaşları üzerinden ilerleyen gerilimin izleyiciyi sürekli diken üzerinde tutması, Calvin’in korkutucu tasarımı ve hafızalara kazınacak finaliyle korku/gerilim türünde tatmin edici bir sonuca ulaşıyor.

    58 milyon dolarlık bütçeli bir yapımı emanet alan yönetmen Daniel Espinosa’nın Hollywood’ta istediği çıkışı yakaladığı film olarak anılacak gibi duruyor. Ridley Scott’un bilimkurgu başyapıtı “Alien” (1979) birçok filme ilham kaynağı olduğu herkes tarafından bilinmekte. Bu yüzden, bu tarz kaç tane film yapılırsa yapılsın elbette ki “Alien” ile kıyaslanacaktır. Bunu da iyi bilen yönetmenimiz Espinosa, baştan en doğrusunu yaparak en başından “Alien” filminin mirasına duyduğu saygıyı belli ederek inkar etmiyor. Bu öğeye Alfonso Cuaron’un “Gravity” filminin öğelerini de harmanlayarak bizlere bu yapımı sunuyor diye bilirim. Konusuyla Alien, çekimleriyle Gravity hissiyatı uyandırarak bu iki filmin modelini birleştiren Life, belki bize yeni bir şeyler sunmuyor ama hem iyi bir bilimkurgu hem de iyi bir gerilim filmi olarak anılmayı hak edecek gibi duruyor. Filmin başlangıcı biraz ağır başlasa da sonradan hız artırmasını biliyor sadece karakterler arasında duygusallığı artırma çabaları filmin temposunu biraz düşürse de genel anlamda heyecanı ve gerilimi yüksek tutmayı başarmışlar. Life’ın senaryosu klasik tarzda yol alırken içinde beklenmedik sürprizleri de barındırdığını itiraf etmem gerek. Uzay istasyonu içerisinde oluşturulan klostrofobik atmosfer, görsel efektler ve teknolojik gelişim gerçekten etkileyici. Film, bilimsel detaylar konusunda da hayli iddialı “The Martian”, “Arrival” ve “The Passengers” gibi Hollywood filmleri de düşünüldüğünde son zamanlarda senaristlerin bilim insanlarından ciddi destek alarak daha gerçekçi senaryolar yazdığı ortada. Life’ın yapımcıları da Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki günlük yaşamı en iyi şekilde yansıtabilmek için işin uzmanlarıyla çalışmış gibi.
    Son olarak benim notum aynı İmdb notu ile aynı 7.
    Fundalina Jolie
    Fundalina Jolie

    Takipçi 178 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Mart 2017 tarihinde eklendi
    Daniel Espinosa’nın yönettiği filmin senaryosunu Rhett Reese ve Paul Wernick’in kaleme aldığı filmi, fragmanını ilk izlediğim günden beri merakla bekliyordum. Alien: Covenant özlemiyle hop oturup, hop kalktığımız şu günlerde uzayın derinliklerini görmenin bile iyi geldiğini belirtmek isterim. Oyunculukları ile dikkat çeken, konusu akıcı işlenen ve keyif veren filmin detayları oldukça ilgi çekici.
    Hayat filmi adından hareketle hayatın kökenini – doğasını anlamakla, araştırmakla ilgili bir film değil. Hayatta kalmak için mücadele etmekle, savunmakla ve ayakta kalmaya çalışmayı odağına alıyor.
    Yerçekimsiz sahneleri izlemek ayrıca keyif veriyor. Gravity filmi tadında olmasa bile gördüğümüz detaylar enfes.
    DZCE81
    DZCE81

    Takipçi 34 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    29 Mart 2017 tarihinde eklendi
    Film özellikle final sahnesi ile izleyiciye güzel bir şok etkisi bırakmak ile beraber gerilim dolu sahnelerini ve müziği çok güzel harmanlamışlar.Devam filmi çekileceği belli ve bence çekilmelide.Bazı filmler sinemada izlenir buda öyle bir film.
    Selçuk Özdemir
    Selçuk Özdemir

    Takipçi 29 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    9 Mayıs 2023 tarihinde eklendi
    Yıllar önce lise'de arkadaşımla izleyecek bir şey ararken bu filmi bulmuştum. Gerilim, korkun ve bilim kurgu unsurlarının muhteşem bir şekilde yedirilmesi ile oluşan harika bir yapım. Bugün yeniden karşıma gelince, yeninden bir izleyeyim dedim. Tekrardan "Kelvin" kardeşimizin sanki kazanamayacağını düşünerek izledim ama her ne kadar istesem de gerçekleşmiyor. Filmin ortalama süresi ve tek mekanda geçen olayları ile sizi olay içinde tutması şahane. Kelvin gelip hepsini öldürür şeklinde bir tarzı var ama aslında bunların hepsini değişik şekillerde işlemeye çalışmışları. Engelli abimiz başta ölmez onun yerine Ryan Reynolds düz şekilde ölür. Ardında diğer kahramanımız iletişimi düzeltmek için çıktığı yerde arkadaşlarını kurtarmak için ölür ama kurtaramaz. Siyahi kardeşimiz ise bu çok sevdiği marslı arkadaşının elinden ölür. Bu adamın üzerinden işlenen konu da duygusallığa ve uzayın bilinmezliğine vurulmuş. Çinli abimiz gene diğerlerini kurtarmak için ölürken, en son kız uzaya uçarak abimiz ise Dünya'da kelvin tarafından öldürülür. Her birisinin farklı şekillerde ölmesi filmin temposunu arttırmış.

    Kesinlikle 2. bir filmi istiyor. Godzilla, Thanos gibi birinin Dünya'ya gelip neler yaptığını görmüştük ama böyle küçük bir yaratığın , tahmin edilemez gücü karşısında neler olacağını görmek büyüleyici olabilirdi.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    29 Mart 2017 tarihinde eklendi
    "Uzayda, Mars çevresinde araştırma yapan bir grup astronot, uzayda başka canlıların var olduğunu kanıtlayan, tek hücreli bir canlı bulurlar. Fakat bu canlı hiç de dostane değildir ve gemide gelişmeye başlayınca ekipteki astronotları teker teker öldürüp büyümeye başlar. Ekipten hayatta kalanlar da bu canlıyı öldürüp dünyaya ulaşmasını engellemeye çalışırlar." Şimdi, ne düşündüğünüzü biliyorum. Oldukça bilindik bir konu, değil mi? Aslında evet ama Hayat, buna rağmen son zamanlarda çıkan en iyi uzaylı filmlerinden birisi.

    10 Cloverfield Lane ve Arınma Gecesi 3 gibi gerilim filmlerini saymazsak Hayat, sinemada izlediğim ilk resmi korku filmi oldu. Normalde böyle bir filmi sinemada izlemezdim ama başarılı oyuncu kadrosu ve senaristlerin daha önceden Deadpool ile Zombieland'i yazmış olmasıyla bu film oldukça dikkatimi çekti. Ve sonuçtan pişman olmadığımı söyleyebilirim. Bütün sorunlarına rağmen Hayat, başından sonuna kadar soluksuz izleyeceğiniz, klostrofobik bir uzaylı filmi.

    Öncelikle görsel efektler çok başarılıydı. Normalde bu tarz filmlerde görsel efektlerin hikayeye büyük bir katkısı vardır ve genelde iyi kullanılmadığından filmden kolayca koparsınız. Hayat, 58 milyon dolarlık düşük bütçesine karşılık (Gravity ve Prometheus gibi filmlerin bütçesinin yarısı) sonuç gayet etkili olmuş. Yaratığın dizaynı ve kurulan atmosfer, seyirciye yaratmak istediği etkiyi vermeyi kolayca başarıyor.

    Ayrıca oyunculuklar da başarılıydı. Ryan Reynolds, her zamanki gibi oldukça iyiydi. En sevdiğim Japon oyunculardan birisi olan Hiroyuki Sanada, Ariyon Bakare ve Olga Dihovichnaya da filme çok katkı sağlamış. Jake Gyllenhaal konusunda biraz hayal kırıklığına uğradım. Gyllenhaal her zamanki gibi başarılı bir performans sergiliyor ama asıl sorun karakterinde. Gyllenhaal, her zaman bulunduğu filmin en iyi yanlarından birisi olmuştur fakat bu filmdeki karakteri çok sıradandı ve biraz arka planda kalmış. Filmin en iyi yanı kesinlikle Rebecca Ferguson'du. Görevimiz Tehlike 5'de Ilsa Faust'u canlandırmış olan Ferguson, bu filmde tek kelimeyle harikaydı.

    Uzayda geçen bir yaratık filmi söyleyin desem herkesin aklına ilk önce Alien gelir. Fakat Hayat, tam olarak öyle bir film değil. Filmin hikayesinde kraliçe uzaylı ya da yumurtalar gibi bilimkurgu ögeleri yok. Hayat, bu konuyu daha gerçekçi bir şekilde işleyip "gerçekten böyle bir şey olsaydı insanlık ne yapardı?" sorusunu soruyor. Bu yüzden ben bu filmi Alien ile Gravity'nin bir karışımı olarak görüyorum. Uzaylı kısmını Alien'dan ve uzayın sakin ama tehlikeli, gerçekçi yanını da Gravity'den almış. Bu yüzden Hayat'ı izlemek oldukça eğlenceliydi.

    Fakat Hayat, dediğim gibi mükemmel bir film değil. Hikayesini anlatma konusunda biraz sıkıntılar yaşıyor ve bir sonraki sahnede ne olacağını çok önceden belli ediyor. Eğer filmdeki kamera hilelerine ve arka planda çalan müziğin ton değiştirmesini dikkatle dinlerseniz, bir sonraki sahnede ne olacağını kolayca anlayabilirsiniz. Bu biraz kötü oldu çünkü film, konusunun bilindik olmasına rağmen hikayesiyle ilgili bir sürü farklı şey yapmaya çalışıyor. Özellikle de final sahnesiyle. Spoiler vermek istemiyorum ama filmin finalinde garip bir şeyin olacağını yaklaşık 1 dakika önce kolayca anlayabiliyorsunuz. Ama yine de senaristleri çok takdir ettim, böyle cesur bir final seçtikleri için ve filmden yüzümde afallamış bir şekilde, büyük bir gülümsemeyle ayrıldım. Niye bilmiyorum, sadece farklı bir final görmek hoşuma gitti herhalde.

    Aynı zamanda Hayat, tekrar tekrar izleyebileceğiniz bir film değil. Daha çok sinema ortamında yaşadığınız deneyime bağlı bir film. Bunun dışında hikayede birkaç boşluk ve mantık hatası da vardı.

    Genel anlamda mükemmel bir film olmamasına karşılık Hayat, izlerken gerileceğiniz ve gözlerinizi ekrandan ayıramayacağınız bir film. Oyunculuklar başarılıydı, atmosfer mükemmeldi ve senaryoyla yapılan farklı şeyler kesinlikle takdire değerdi. Tekrar tekrar izlenebilecek bir film olmasa da şu an vizyonda olan en cazip filmlerden birisi. Özellikle de türün hayranıysanız, bir göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Uzayda başarıyla kurulan klostrofobik atmosfer.

    + Alien ve Gravity'yi başarıyla bir araya getirmesi.

    + Oyunculuklar.

    + Cesur finali.

    + Senaryodaki yaratıcı fikirler.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - Bazı sahnelerin tekrara bağlaması.

    - Mantık hataları, senaryodaki boşluklar.

    - Bir sonraki sahnede neler olacağını önceden rahatlıkla kestirebiliyorsunuz.

    - Tekrar tekrar izlenebilecek bir film olmaması.

    TOPLAM PUAN: 7.1/10
    NEÇİRVAN
    NEÇİRVAN

    Takipçi 84 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    21 Mart 2020 tarihinde eklendi
    arada kopukluklar olsa da film gerçekten süper. insanlığın uzayda dünya dışı yaşam formları arayışına farklı bir cevap olmuş. bilim kurgu ve gerilim aynı anda seyirciye yansıtılıyor. bana biraz yerçekimi filminide andırdı spoiler: her ne kadar sonu karamsar bir şekilde bitse de
    ben beğendim.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.872 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    8 Ocak 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu Rhett Reese ile Paul Wernick’in yazdıkları ve İsveçli Daniel Espinosa’nın da yönetmen koltuğunda oturduğu “Life”, son derece “ürkütücü” sahnelere sahip olan bir bilim – kurgu filmi…

    Gördüğümüz kadarıyla, türün klasikleri arasında yer alan Ridley Scott’ın başlama vuruşunu yaptığı “Alien” serisi ile Alfonso Cuarón’un 7 Academy Ödüllü “Gravity”si (2013) sonrasında oldukça yavan kalan “Life”’da Espinosa, yine benzer konuları işlemekte hiçbir sakınca görmemiş…

    Hem de hiç küçümsenemeyecek bir meblağ olan 58 milyon dolarlık bir yapım bütçesi ile başka şeylerde yapılabilecekken…

    Zaten muhtemelen aldığı olumsuz eleştiriler nedeniyle film, bu bütçeyle başa baş geldiğini düşündüğümüz brüt 100,5 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da takılıp kalmış…

    Bu kısa girişin ardından, gelin isterseniz filme biraz daha yakından bakalım…

    Mars Pilgrim 7 görevini tamamlayan Uluslararası Uzay İstasyonu (International Space Station – ISS), dünyaya dönüş yolundadır…

    1. GÜN:
    İngiliz karantina uzmanı Dr. Miranda North (Rebecca Ferguson), insansız uzay aracı Pilgrim tarafından Mars’tan toplanan toprak numuneleriyle birlikte sekiz aylık görevlerinin tamamlandığını ama kendisine çarpan molozlar nedeniyle Pilgrim’in gövdesinde hasar oluştuğunu ve böylelikle de rotalarından sapmış olduklarını belirtiyor…

    ABD’li mühendis Rory Adams (Ryan Reynolds) yapacağı başarılı bir uzay yürüyüşü sonrasında bu sorunu tamamen ortadan kaldırarak herkesi sevindirirken istasyonun Rus komutanı Ekaterina Golovkina’da (Olga Dykhovichnaya) durumu yeryüzündeki merkeze bildirecektir…

    Bütün bunlar yaşanırken Japon sistem mühendisi Sho Murakami (Hiroyuki Sanada) ve herkesin sağlığının emanet edildiği ABD’li Dr. David Jordan (Jake Gyllenhaal) ile de tanıştırılıyoruz…

    2. GÜN
    İngiliz astrobiyolog Hugh Derry’nin (Ariyon Bakare) istasyondaki laboratuvarda başlattığı deneyler olumlu sonuçlanır…

    Yani artık ilk dünya dışı yaşam formuna ulaşılmıştır…

    Ortama tam anlamıyla bir bayram havası hakimdir ve dünya ile kurulan canlı bağlantılarda, kahramanlarımıza sorular yönelten küçük öğrencilerden bir tanesi bu Marslı yaratığa “Calvin” adını verir…

    12. GÜN:
    Calvin hızla büyüyor…

    Sho’ nun karısı Kazumi’de (Naoko Mori) dünyada doğum yapıyor…

    25. GÜN:
    Laboratuvarda meydana gelen bir arızanın ardından olgunlaşmakta oluşu herkesi mutluluğa boğan Calvin birdenbire hareketsizleşir…

    Ne yapılırsa yapılsın bir türlü kıpırdamaz…

    Ve nihayetinde de Hugh Calvin’i, elektrik ile uyarmaya karar verir…

    Verir vermesine de…

    Gittikçe “zihnen” ve “bedenen” irileşmekte olan Calvin, “beslenmek” amacıyla bir yolunu bularak laboratuvardan çıkarak istasyonun içine kaçar…

    İşte o andan itibaren de mürettebat ile Calvin arasındaki “kanlı bir köşe kapmaca” da başlamış olur…

    Bitirmeden yorumumuza ilave edeceğimiz son iki husustan:

    • İlkinin, çekimleri Londra’daki Shepperton Stüdyolarında gerçekleştirilen filmdeki “yerçekimsiz ortam” görünümünün, oyunculara bağlanan kabloların post prodüksiyonda silinmesi sayesinde sağlandığını,

    • İkincisinin ise, bir devam filminin çok daha orijinal ve etkileyici bir hikâyeye sahip olabileceğini söylemek biçiminde olacak…

    Keyifli seyirler,
    Fırat D.
    Fırat D.

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    4 Nisan 2017 tarihinde eklendi
    2017 nin , en iyi bilim kurgusu yada senaryo ödülünü alıcak bir film. Yorumlara bakıp sakın gitmemezlik yapmayın , müziklerin sahnelerle uyumu , Ele alınan konusu ve gerilimi mükemmel bir film. Şuana kadar ilk defa bir filme yorum yazıyorum. O kadar çok etkilendim.
    mmaslan06
    mmaslan06

    61 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    31 Aralık 2019 tarihinde eklendi
    Alien tarzı bir film olmuş. Ben bilimkurgu sevsemde ilk sıraya yaratık öğesinin konulduğu filmleri sevmiyorum. Bilimkurgu kısmı yaratık ile girilen mücadelenin gölgesinde kalıyor. Film uzayda geçmese bile olurmuş. Boş zamanda izlenebilir.
    Mayis Sikintisi
    Mayis Sikintisi

    30 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    1 Nisan 2020 tarihinde eklendi
    Güzel bir bilimkurgu gerilim filmi. Yaratık serisinin ilk filmini hatırlatıyor. Türü sevenlere tavsiye ederim.
    Zeynel K
    Zeynel K

    77 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    6 Ocak 2020 tarihinde eklendi
    Muhteşem bir film değil ama yine de oldukça başarılı. Oyuncu kadrosu kesinlikle çok kuvvetli. Her ne kadar birçok uzay temalı filmlerde hep klişeleşmiş şeyler görsek de bu filmin bazı konularda farklılık yaratması ve temel olarak olaya olumsuz yönden de bakması ilgi çekici. Yani birgün insanoğlunun bu merakı başına altından kalkamayacağı sonuçlar açabilir.
    Muhammed aydın
    Muhammed aydın

    19 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    23 Mart 2024 tarihinde eklendi
    Ben bu filmin korku filmi olduğunu bilmiyordum uzay filmi falan sandım lanet olası orrrrrrrrrr çocuğu canavarı yüzünden neredeyse herkes öldü en azından dünyaya inmeseydi o p.ç canavar ve o kadar büyük bir canavar da değil nasıl oluyor da o kadar kişiyi öldürebilir en azında o canavarı biraz daha büyük te yapabilirlerdi dimi yani film bana resmen dioki eğer filmde o minik canavar değil de alien veya Predator olsaydı hepsi 2 saniyede ölürdü diyor yani filmde ilk başta bir görevi başardılar ve üzgün falan da değillerdi ama o orrr canavar yüzünden film berbatlaştı en azından 2 si de yaşadı ama filmin devamı olsa büyük ihtimal filmde hem o kadın yok olur hem de o canavar adamı öldürür kısacası filmin devamında resmen o canavar büyür büyür büyür ve en sonunda insanları öldürmeye başlar ve sessiz bir yerdeki canavara dönüşür aq bu ne biçim film chıldıracak bari ryan ölmesiydi en fazla onun ölümüne üzüldüm o adam da filmlerde kolay kolay ölen bir karakter değil yani bilm berbat tı ilk başta filme 5 verdim ama tabi ki vazgeçtim filmde o canavar olmasaydı da sıkıcı bir filmdi ve filmin iyi yanı sadece oyuncuları ve oyunculukları iyiydi bunu düşünerek filme 3/10 veriom
    Tamer Taş
    Tamer Taş

    94 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Mayıs 2020 tarihinde eklendi
    her sahnesi son derece gerilim ve sürekleyici bir film.Uzay ve bilinmeyen yaratıklar üzerine aksiyonun bol bir yapım olmuş.Bu tür filmlerden hoşlanıyorsanız kaçırmayın
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top