Hesabım
    En Karanlık Saat
    Ortalama puan
    3,2
    yayın
    • Hurriyet
    • Sabah
    • T24
    • Habertürk
    • Birgün

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    Öte yandan ‘Dunkirk’le ‘En Karanlık Saat’i daha sıkı bağlarla birbirine kenetleyen yan ise bakış açıları, atmosferleri itibariyle çok iyi filmler olmasına karşın bence finallerine doğru ‘milliyetçilik’ dozajlarını fazla artırmaları ve hamasete göz kırpmaları. Tabii “Ele aldıkları dönem böyleydi, tarihsel gerçekler böyle yaşandı” demek de mümkün. Lakin özellikle ‘Batman serisi’ne el atıp kahramanlık mitosunu yeniden harmanlayan Christopher Nolan’ın ‘Dunkirk’te aynı tavrı göstermemesi, bana doğrusu çok da tutarlı bir davranış gelmemişti. ‘En Karanlık Saat’in problemi de galiba şu: Özellikle Churchill’in metroya binip halka karıştığı bölümde öyküye sızan ‘Hamaset’, sanki filmi zedeliyor. Bir de öykünün Churchill’in upuzun politik kariyerindeki ‘günahlarından’ bahsetmediğini, başarısına odaklandığını belirtmek lazım.

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet

    Sabah

    Yazar: Olkan Özyurt

    Kurnaz, akıllı, kibirli, esprili, inatçı... Senarist Anthony McCarten Churchill'i her yönüyle işlemiş... Gary Oldman da şahane yorumluyor onu. Zaten Oscar'lık performansıyla filmin de lokomotifi Oldman. Wright onun enerjisiyle şekillendiriyor filmi. Ağırlıklı olarak kapalı mekanlarda geçse de Oldman'ın performansıyla paralellik gösteren kamera hareketleri filmin ritmini oluşturuyor. En İyi Film dahil altı dalda Oscar'a aday olan En Karanlık Saat her şeye rağmen Gary Oldman'ın ve tabii Churchill'in filmi... Bunun için Oldman'ın Oscar alması sürpriz olmayacak. Ama Dunkirk'te ne olmuştu derseniz Nolan'ın filmiyle birlikte bu filmi izlemek daha makul olacaktır.

    Eleştirinin tamamı için: Sabah

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Film yakın zamanda izlediğimiz ve Oscar adaylarından Dunkirk’in sanki öbür cephesi. Christopher Nolan’ın filmi ne denli çarşaf gibi uzanan bir denize ve uzak ufuklara açılıyorsu, bu film o denli loş salonların, tıkabasa dolu metroların ve hep tıkış tıkış duran bir büyük kentin filmi. Ama aralarında sanki büyülü bir ilişki var. Ve ikisi ayni hikâyenin iki farklı yüzü olup çıkıyor. Elbette Dunkirk’in kullanabildiği sinemasal olanakların çok daha büyük olduğu ve bu açıdan çok daha ‘sanatsal’ durduğu kesin. Ama bu, En Karanlık Zaman’ın önemini o kadar da azaltmıyor. O tür bir sinemayı böylesine iyi yapmak da az marifet değil... Sonuç olarak hayli geveze ve bir ölçüde didaktik gözükse de, 20. yüzyıl tarihi ve de insan olmanın, özgür olmanın, demokrat olmanın tarihi üzerine paha biçilmez şeyler söyleyen, önemli ve anılarda kalıcı bir film.

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    Lily James’in daktilocu kız, Kristin Scott Thomas’ın ise Churchill’in eşini canlandırdığı filmde Churchill dışında iyi yazılmış yegâne karakter Ben Mendelsohn’un oynadığı “zoraki kral” IV. George... Klişeler üzerinden ilerleyen senaryosuna rağmen Joe Wright’ın göz alıcı yönetmenliği, Bruno Delbonnel’in tablo tadındaki görüntüleri ve Oscar’ın en güçlü adayı Gary Oldman’ın tarihe geçecek nefes kesici Churchill performansıyla “En Karanlık Saat”, özellikle tarihi öyküleri sevenlere hitap ediyor.

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    Birgün

    Yazar: Cüneyt Cebenoyan

    Film, Churchill’i, hayatında metroya sadece filmde bir kez binmiş bu adamı, bizden biri olarak algılatmak için elinden geleni yapıyor. Film bittiğinde akan yazılarda Churchill değil, Winston diye ilk ismiyle anlatılıyor Churchill’in maceraları. Winston şöyle yaptı, Winston böyle yaptı. Sanki mahalleden arkadaşımız! İngiltere her yıl eski başbakan, eski kraliçe, eski kral, eski prenses birilerini bulup, allayıp, pullayıp filmlerle servis ediyor bize. Hepsi propaganda filmleri de en iğrenci buydu. Şimdilik. Ah, Gary Oldman’ın Churchill canlandırması için bir şeyler söylemek lazım herhalde. Oscar’ı alacak ne de olsa. Oldman’ı makyajının altında tanıyamadım. Fena değildi. Ama Mel Gibson’ın faşistliklerini savunan ve ırkçı olduğu söylenen bir oyuncu için belki de bu ırkçıyı canlandırmak zor olmamıştır.

    Eleştirinin tamamı için: Birgün
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top