Hesabım
    Roma
    Ortalama puan
    3,3
    89 Puanlama
    Roma hakkında görüşlerin ?

    26 Kullanıcı yorumları

    5
    6 Eleştiri
    4
    3 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    7 Eleştiri
    0
    8 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.257 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    20 Ağustos 2019 tarihinde eklendi
    2018'in Altın Aslan ödülünü aldığı ve Netflix ortak yapımı ile yayınlanan film. Siyah-beyaz filmleri oldum olası hiç benimseyemiyorum, nostaljik hava katılmaya çalışılması dışında bana bir etki yaratmıyor. Fragmanında ilginç bir hikaye göremesem de açıp izledim. Filmin sonuna kadar zor dayandım desem, yeridir. Sanat kaygısı ile filmin bir kısmında sadece su sesi duyuyor ve su izliyoruz. Belli bir hikaye örgüsü, ritim ya da tempo yok. Sadece mesaj vermek üzerine kurulmuş, onu da becerememiş. Nasıl bu kadar çok beğenildiğini ciddi anlamda anlayamadım. 2018'in en balon filmlerinden birisi.
    Emin C
    Emin C

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    5 Ocak 2019 tarihinde eklendi
    Alfonso Cuaron’un kendi çocukluğunu, dönemin Meksika’sını, kadınlığı, çocukluğu; iç savaş ve taşkınlıkları olan bir ülkeyi, o ülkenin insanlarını, sokaklarını, arabalarını, çocuklarını; evliliklerini, hizmetçilerini, varoşlarını ve efendilerini anlattığı şiirsel bir lezzete sahip 2018 yapımı filmi.
    Film büyük bir oranda imgeler üzerine kurulmuştur. Bahçenin sürekli yıkanması, bahçenin sürekli kirlenmesi, köpek kakaları, çocukların bahçede oynamaları, evin içi ve dışının birlikteliği ve ayrılığı, hizmetçilik ve efendilik, insan ilişkileri, babalık, annelik, evlilik, ilişkiler… hepsi de şairene biçimde yerleştirilmiş ve kullanılmış. Babanın varlığıyla yokluğunun evde ve özellikle kadınlar üzerinde nasıl etkiler yarattığı, çocukların da varlığıyla evin ‘anneler’inin üzerine binen o koca yük. Cleo hem evin hizmetçisi hem de çocukların ablası, çocuklar için yerini kimsenin dolduramayacağı başka bir anne. Gerektiğinde canını hiçe sayarak çocuklarının peşinden koşacak olan o anne. Ama bu anlattıklarım karşısında Cleo’nun bir süper kadın olduğu düşünülmemeli. Nitekim Cleo’nun dinginliği izleyiciye ders niteliğinde. Bunu en çarpıcı hissettiğimiz zaman Fermin’in idmanında sergilenen ve kimsenin yapamamasına karşın tüm asimetrikliğiyle bu dengeyi sağlayabildiği zaman.
    Filmin ağır temposu aslında bir gerçek kesit olması nedeniyle filmi bu kadar başarılı kılmak için tercih edilmiş gibi. Çünkü hayat tüm süper kahraman filmlerinin aksine ağır akmaktadır. Her anı uzun uzun yaşadığımız için Cleo ve Sofia’nın gerçeklerine daha rahat adapte olunabiliyor. Filmin içerisinde olaylar atlamalarla gerçekleşmiyor ve her bir sahnenin temeli filmde bulunabiliyor.
    Filmin içerisinde bulunan imgelerden arabalar çok yoğun bir anlama sahip. Bana göre arabalar erkekleri ve erkeklerin sıkışmış oldukları, yanlarında kadınları da sıkıştırdıkları hayatı temsil ediyor. Doktor Zovek’in arabayı park etmeye çalışırken sürekli gir çıklarla kendini tekrar etmesi, küllüğünün dolmuş hatta taşmış olması, arabayı halen vurmamaya çalışarak işleri toparlama çabası, tüm bunlara karşın yine de bir yerlere toslaması; Sofia’nın hayatına yaptığı etkiyi olabilecek en iyi şekilde ortaya koymaktadır. Ancak bu konuyu ileride Zovek’in kendisin aldattığını öğrendiğinde Sofia’nın arabayı umarsızca ve duvarları yıkarak her yere çarparak park etmesinde daha da etkileyici biçimde görüyoruz. Arabanın erkekleri temsil ettiğini en çok vurgulayan an, Sofia ve Zovek boşanma kararı aldıklarında Sofia’nın arabasını değiştirmesi ve ardından hem kocası hem arabası hayatlarından çıkmadan ikisinin de son bir kez kendilerine temas etmesi olsa gerek. Zovek kitaplıklarını almak için evine son kez döndüğünde Sofia da arabayı son kez kullanıyor. Bunun ardından hayatlarında ne o eski araba ne de eski kocası olacaktır.
    Filmin içerisinde ev de dönemsel ve Freud’yen göndermeler içermektedir. Evin içerisinde bahçe varoşları, Fermin ve Cleo’nun hayatlarını temsil ederken yağmur ve dolu tanelerini, hiçbir şeyden haberi olmadan bu acının(dolunun) peşinden koşan çocukları bir popüler kültür göndermesi olarak kullanmış; bahçedeki köpek kakalarının sürekli olarak temizlenmesi ve yenilenmesi bu insanların her ne kadar hayatlarındaki pürüzleri çalışsalar da kendilerini tekrar tekrar pisliğin içinde bulmalarını; arabanın bahçeye verdiği zarar, elitist kesimin kendilerini hor görmeleri ve sürekli onlara zarar verici etkilerde bulunmalarına karşın bunu hiç önemsememelerini; köpeğin bahçeden sürekli çıkmaya çalışması insanların içinde buluncukları durumdan kurtulmaya çalışmasını; ve diğer, periferide kalmış tüm insan ve doğanın yaşamlarını temsil etmektedir.

    Evin içerisi düzenli görünmesine rağmen kaosla çalkalanmaktadır. Burada Cleo sürekli birilerinin arkasını toplamaktadır. Burada kendisinin anne rolü üstlendiğini gayet açık görebiliriz. Herkesi uykudan uyandırıyor; kahvaltılarını hazırlıyor, giydiriyor ve dışarı çıkarıyor, gece yatırıyor. Ama tüm bunların yanında yönetmen kendisini hiçbirinin annesi gibi hissetmesine izin vermiyor. Bunu da çok küçük bir hareketle yapıyor. Doktor Zovek eve geldikten sonra Sofia’yla odada kavga ederken Cleo odanın önünden geçiyor ve Sofia tartışmaya ara verip kapıyı kapatıyor. Çocuklar her ne kadar Cleo’yu kabullenseler de Sofia ve evin ninesi sonuna kadar bu durumu kabullenmiyor, ne Cleo’yu içlerine alıyorlar ne de Cleo’nun da bir insan olmasına değer verip onu tanıyorlar. Cleo’nun doğum yaptığı sahnede evin büyük annesinin Cleo’yla ilgili hiçbir bilgi verememesi ve buna karşılık kendini tutamayıp ağlıyor oluşu bu durumla ilgili pişmanlığını sessizce dile getirmektedir. Bir kabulleniş umudu Cleo’nun çocukları boğulmaktan kurtarmak uğruna kendini denize attığı planda baş gösterdi. Ancak bu da çok uzun sürmedi ve geri dönüldüğünde Cleo eski yerine geri döndü.
    Filmin bir diğer çok göze çarpan ve beni hayretler içerisinde bırakan karesi ise Sofia’nın gittikleri Veracruz yakınlarındaki bir otelde yemekten sonra dondurma yerken oturdukları bank ve konumları. Hem Sofia hem de Cleo akrebin kıskaçları ucunda resmedilmiş. Burada hayatlarındaki desteklerini kaybetmiş iki kadının nasıl kıskacın ucunda yaşadığını anlatış tarzı adeta bir roman.
    ill-key
    ill-key

    Takipçi 211 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    6 Mart 2019 tarihinde eklendi
    İlk 1 saat filmi izledikten hayatımın boşa geçen zamanlarını sorgulayıp durdum. Sanatsal film izlemek isteyenler hayatının 2 saatini bu filme verebilir. Bence gerek yok.
    Cengiz A.
    Cengiz A.

    10 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    11 Kasım 2019 tarihinde eklendi
    Yildiz vermeden yorum yapilmadigi icin yarim vermek zorunda kaldim.
    Film kötü diyenlerin aklina şaşayim.
    Film kötü değil facia. Hatta bana gore bir film bile degil.
    Hele şu beğenenler yokmu ?
    Allahim cildiracagim nerdeyse!!!
    Hangi gezegende yasiyorsunuz kardesim.
    Filme ayircaginiz zamanla gidin wc kapagina oturun 2 saat hayaller kurun ne bileyim biseyler dusunun, eskiyi yad edin.
    Yaw 2 saat nefesinizi tutmayi falan deneyin.
    Ne bileyim iste bu kadar gereksiz bir film.
    Gidin kurtlar vadisinin rastgele 2 saatlik bir bolumunu falan izleyin.yapin iste baska biseyler.
    Bunu sakin izlemeyin izletmeyin tavsiye etmeyin.
    Bu kadar kotu yani.yok vazgectim daha da kotu hatta en kotu.hatta iddia ediyorum daha kotusu yapilamaz.kotu kotu berbat kuskunc
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    30 Aralık 2018 tarihinde eklendi
    Bir başyapıt. Gösterişsiz görünen ancak her bir sahnede barındırdığı detaylarıyla kusursuz bir dönem filmi oluşu, karakterlerin belki daha önce hiç karşılaşmadığımız kimseler olmamasına rağmen her birini aşırı bir doğallık ve kusursuzlukla ele alışı, başlarda gözü yoruyor hissi veren ancak alışınca etkisinden kurtulamadığınız ve filme büyük güç katan kamera açıları ve siyah-beyaz renk seçimi, insanı derinden etkileyen pek çok çarpıcı sahne barındırması... O kadar dolu bir film ki "Roma", neresinden başlanabilir? Senenin ve son yılların en muhteşem sinema eserlerinden. Cuaron çıtayı sürekli yükseltmeye devam ediyor. Bu adam "Harry Potter"ı bile bir anda bambaşka bir seviyeye taşımayı başaran, kimi zaman distopik bir aksiyon, kimi zaman uzayın derinliklerinde ana karakter ile birlikte bizi de oksijensiz, nefessiz bırakan, az ama öz işler yapan çok başarılı bir yönetmen. Ve "Roma" öyle bir yere çekti ki çıtayı, artık nasıl geçecek bilemiyorum. Kusursuz.
    T.C. Emrah D
    T.C. Emrah D

    1 değerlendirme Takip Et!

    1,0
    30 Aralık 2018 tarihinde eklendi
    Öncelikle bu filmi izlemek isteyen arkadaslar için boşa geçirecek vaktiniz varsa gidin. Hiç bir şekilde beklentiyi karşılamayan, düzgun bir başlangıcı sonucu olmayan, ne anlattığı dahi bilinmeyen bir film. Evde oturup televizyondan reklam seyretseniz inanin daha etkili olur. Sadece ve sadece zaman kaybı....
    Güler U.
    Güler U.

    Takipçi 2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    28 Ocak 2019 tarihinde eklendi
    Son yıllarda ilk defa beni bu kadar içine alan bir film izlememiştim. Sıradanlığın muhteşem karmaşası gibi. Görüntü, oyunculuk, kurgu çok iyi. Bence Oscar gecesini kurtaracak bu film.
    Onur K.
    Onur K.

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    21 Aralık 2018 tarihinde eklendi
    Kötü filmdi.Konusuz saçma sapan bi film. Film ağır ilerliyor.10.dkda çıkmak istedik.Sanat isterseniz tiyatro öneririm.
    martinscorsese
    martinscorsese

    Takipçi 125 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    12 Ocak 2019 tarihinde eklendi
    Filmin neden bu kadar ses getirdiğini anlayamadım. İyi bir film, toplumdaki sosyal sorunları iyi anlatıyor. Hizmetçi ne kadar çalışkan olursa olsun, hor görülüyor. Kadın ne kadar zengin olursa olsun erkeklere bağımlı. Siyasi çatışma ve cinayetler hikayeye iyi yedirilmiş. Umut dolu bir finali var. Ama bunlar yüzlerce diğer iyi filmlerde de var.
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    2 Ağustos 2022 tarihinde eklendi
    meksika yapımı oscarlı film. Ama benim için bildiğin leş filmlerden. Boş ve gereksiz uzun sahnelerle başlayan film. Ancak 5 dakika dayanabildim 10 / 0
    sinema
    1 ziyaretçi
    5,0
    28 Haziran 2020 tarihinde eklendi
    2018 yılında böyle ince düşünülmüş bir başyapıt çıktı. Sinemaseverler bu filme bayıldı. Üç Oscar kazandı ama en iyi filmi Yeşil Rehber'den kat kat iyiyken kaybetti. Bir başyapıt olmasına rağmen filmi beğenmeyenler çok arttı. Bu filmi beğenmeyenlerin beğenmeme nedeni ne? - Sıkıcı! - Bunaltıcı!! - Çok sıkıcı!!!... Peki siz bu filmi beğendiniz mi? Kendinizi kandırmayın. Ama beğendiyseniz geleceğin sinema düzenini anlamışsınız...
    Aykut Y.
    Aykut Y.

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    30 Mart 2020 tarihinde eklendi
    Bu filmden anlamak için sanat,tarih,kültür vs bilmek gerekiyormuşmuş..Filmin ortalarındaki çakma Jackie Chan'in çırılçıplak saçma sapan akrobasik hareketlerinin sanatla ne ilgisi var birisi açıklayıp izah ederse eğer sevinirim..Günlerdir bir kaç yerde görmüştüm listemde vardı,yorumları okumadan izleme gafletinde bulundum ne yazık ki..Keşke yorumları okusaydım en azından hayatımdan 2 saat 15 dakika boşa gitmezdi..Bakın bunu tüm samimiyetimle söylüyorum,kötü filmler için genellikle böyle klasik cümleler söylenir ama bu film kadar hayatımda gereksiz bi yapıt görmedim..Yok kamera açıları güzelmişte,yok o anki tarihi yansıtıyormuşta..Filmin resmen konusu yok..İlk dakikasından son dakikasına kadar bekliyorsunuz bi mesaj verecek,bi yerden sonra heyecanlacaksınız,acaba bi sonraki sahnede ne olacak diye meraklanacaksınız ama yok yok yok..Çok ağır sıkıcı işliyor ve siyah beyaz çekilip detaylardan mahrum bırakmasıda cabası! Benim gibi birisine üyelik açtırıp yorum yaptırdı ya helal olsun..Beğenmedim tavsiye etmiyorum..Yıldızı falanda haketmiyor ama mecbur yorum yapabilmek için 0.5 yıldız verdik bakalım..
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.882 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Kasım 2020 tarihinde eklendi
    “Roma”, hikâyesini de yazan Alfonso Cuarón’un yönetmen koltuğunda oturduğu son derece sıra dışı bir drama…

    Biz Cuarón’u bugüne kadar hep “Children of Men” (2006) ve “Gravity” (2013) nin yönetmeni olarak tanıdık…

    Ancak galiba “Roma”, onunla ilgili olarak bu iki filme takılı kalmış olan pek çok ezberi bozacak gibi…

    Prömiyeri, 30 Ağustos 2018’de Altın Aslan ödülünü kazandığı 75. Venedik Uluslararası Film Festivalinde yapılan film, son derece haklı bir biçimde 3 Academy, 1 Golden Globe ve 3 BAFTA ödülünü de hanesine yazdırmış durumda…

    15 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve pek çok festival ile (Academy ödülüne aday olabilmenin ön koşulu olarak) 21 Ekim 2018’de Meksika’daki sınırlı sinema salonu gösterimi sonrasında Netflix tarafından 14 Aralık 2018’de yayın akışına dâhil edilerek yaygın bir biçimde vizyona sokulan filmin şu ana kadar ki, 7.7/10 (137.533 oy) ve 3.7/5 (5.536 oy)olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 9.0/10 (388 yorum) ve 96/100 (50 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” özel etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları oldukça etkileyici…

    Gelin isterseniz, bu son derece iddialı filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle, birde biz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışalım…

    Ancak oyunculara geçmeden, Cuarón’un kendisinin, uzun yıllar Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunda nükleer fizikçi olarak çalışmış bir babanın üç oğlundan biri olarak 1961 yılında Meksika’da, filmin hikâyesinin yaşandığı Meksiko şehrinde dünyaya geldiğini hatırlatarak şöyle kısaca da olsa filmin hikâyesine bir bakalım…

    Artık herkesin malumu olduğu gibi film, 1970 – 1971 yılının Meksika’sını anlatıyor…

    Hikâyenin odağında ise, kent merkezinin dışında kısaca “Roma” olarak adlandırılan bölgede kendi müstakil evlerinde yaşayan dört çocuklu orta sınıf bir aile ile ev hizmetlerinde çalışan Cleo (Yalitza Aparicio) isimli bir yardımcı var…

    Cuarón’un çocukluğunun da böyle bir evde geçip geçmediğini elbette bilmiyoruz…

    Ancak, bildiğimiz ve filmi izlerken fark ettiğimiz en önemli şeylerden biri, orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak kendisinin de o yıllarda, filmde hikâyeye konu olan çocuklarla hemen hemen aynı yaşta olduğu…

    Tabii, böyle olunca da insan, acaba karşımızdaki, aslında Cuarón’un kendi yaşamından esinlenerek yazdığı “otobiyografik” tarzda bir hikâyenin filme aktarılmış hali mi diye, kendi kendine sormadan da edemiyor…

    Peki, Cuarón bize, hayal meyal ve hayal meyal olduğu içinde “siyah – beyaz” olarak hatırladığı o yılların Meksika’sından neler göstermiş…

    Elbette tüm dünyada olduğu gibi, Meksika’da da sinema salonlarında film izlemek o yılların en önemli etkinliklerinden biriydi…

    Bunu gösterirken de Cuarón, “La grande vadrouille” (1966) filminden birkaç sahne ile bizim çocukluğumuzun da önemli komedyen figürlerinden biri olan Louis de Funès’e saygıyı da ihmal etmemiş…

    Tabii bu ve buna benzer daha pek çok şeyi filmde itinayla sunarken Cuarón, Meksika’nın o yıllardaki siyasi atmosferine değinmeyi de unutmamış…

    Ki zaten, bir hikâyede 1970 – 1971 Meksika’sının anlatıldığı söyleniyorsa ve o hikâyede dönemin otoriter devlet başkanı Luis Echeverría Álvarez ile 10 Temmuz 1971’de 120’ye yakın insanın yaşamını yitirdiği, askerlerin yanı sıra Amerikalılarca eğitilen (Cleo’yu hamile bırakan Fermín / Jorge Antonio Guerrero gibi) paramiliter silahlı güçlerin de sokaklarda muhalif avladığı “Corpus Christi Katliamından” bahsedilmiyorsa bilin ki o hikâye, Meksika’ya ait gerçek bir hikâye değil düpedüz pembe bir yalandır…

    Tabii bu filmin birde oyuncu kadrosu var…

    Ama doğrusunu söylemek gerekirse sadece Cleo rolünde, pek çok Hollywood yıldızına taş çıkartırcasına bir performans sergileyen Yalitza Aparicio’dan söz etmek dahi bu filmin oyuncu kadrosu hakkında fikir vermeye yetecektir…

    Bize göre Cuarón, casting direktörü Luis Rosales’in de yardımıyla, bu konuda da şapkadan tavşan çıkartmış…

    Zaten, mal ortada olduğu ve sırf bu filmin yorumu ile sabahlamayı planlamadığımız için görüntü yönetmenliği ile editörlük işini de bizzat Cuarón’un üstlendiği teknik kadronun performansı konusuna hiç girmiyoruz…

    Sonuç olarak, son yılların en rafine işlerinden biri olan bu arşivlik Cuarón filmi için puanımız 4, önerimiz de “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…
    Nisanur Çelik
    Nisanur Çelik

    1 değerlendirme Takip Et!

    1,0
    25 Mayıs 2020 tarihinde eklendi
    Çoooook kötü zaman kaydı gerçekten sakın ha sakın!
    Bomboş ve çok yavaş ilerleyen bir film boş zamanı olan buyursun
    Nilgün U.
    Nilgün U.

    4 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    12 Ocak 2019 tarihinde eklendi
    Saçma sapan ve yüzeysel Hollywood filmlerinden sonra gerçek bir sinema filmi izlemek bize çok iyi geldi. Film tam bir baş yapıt, çok etkilendim.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top