Hesabım
    What They Had
    Ortalama puan
    3,0
    2 Puanlama
    What They Had hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.887 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    18 Eylül 2021 tarihinde eklendi
    “What They Had”, senaryosunu da, aynı rahatsızlıktan mustarip kendi büyük annesi ve ailesinin yaşadıklarından esinlenerek yazan Elizabeth Chomko’nun yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…

    Film, “demans” hastalığının pençesine yakalanmış Ruth Everhardt’ın (Blythe Danner), gecenin bir yarısı uyanarak sırtındaki geceliğinin üzerine geçirdiği bir manto ile kendini, karlı buzlu Chicago sokaklarına atmasıyla başlar…

    Zira halen genç bir kız olduğunu zanneden Ruth, trene binerek hayat da olmayan anne ve babasının yanına gitmeyi planlamaktadır…

    Neyse ki, durumu erken fark eden kocası Norbert Everhardt (Robert Forster), başta kendisi olmak üzere, bar işletmeciliği yapan oğlu Nicholas "Nicky" Everhardt’ı da (Michael Shannon) harekete geçirerek, ortadan kaybolan Ruth’un peşine düşerler…

    Nicky’in çağrısı üzerine kız kardeşi Bridget "Bitty" Ertz’de (Hilary Swank), kızı Emma Ertz (Taissa Farmiga) ile birlikte Chicago’ya doğru yola koyulurlar…

    Rahatsızlığının başladığı ilk günden bu yana, durumu gittikçe ağırlaşan annesinin bir “demans bakım evine” yatırılması gerektiği görüşüne sahip olan Nicky, bu fikrini Bitty’nin de yardımlarıyla babasına da kabul ettirebileceğini düşünmektedir…

    Birlikte geçirdikleri altmış yılın sonrasında, biricik karısını bir bakım evine yollayarak evde tek başına kalmayı bir türlü içine sindiremeyen Norbert, ne yazık ki oğlunun bu önerisine bir türlü sıcak bakmamaktadır…

    Onun hedefinde, dört mevsim insanın içini ısıtan (en azından titretip dondurmayan) Florida’ya yerleşmek vardır…

    Hem de Ruth, başta onu ilk günkü gibi seven kocası Norbert olmak üzere etrafındaki hiç kimseyi tanımaz ve ses gelmediği için telefona benzettiği kocaman bir zımbayı bozulmuş telefon zannederken…

    Ancak ne yapılırsa yapılsın, yılların aşk ateşleri kolayca küllenmiyorlar işte…

    Zaten tam da bu noktada Chomko hikâyeye, işin içine bazı yan karakterleri de katmak suretiyle, Bitty’nin kocası Eddie Ertz’le (Josh Lucas) olan sorunlu evliliği ile Nicky’nin kız arkadaşı Rachel’la (Jennifer Robideau) yaşadıkları yanardöner ilişkiyi de ekleyivermiş…

    Tabii ergenlik çağındaki Emma’nın sıkıntıları da bambaşka…

    Nefeslenmek için durup da, şöyle bir baktığınızda:

    Chomko’nun öylesine karamsar bir “ilişkiler ağı” oluşturmuş olduğunu görüyorsunuz ki, olan bitenin farkında olamayan Ruth dışında, neredeyse mutlu olan tek bir kişiye dahi rastlayamıyorsunuz bu tabloda…

    Herkes, yorgun, bitkin ve umutsuz…

    Hani Ruth’da aslında mutlu değil fakat en azından diğerleri gibi canını sıkmıyor…

    “Ters köşe finaline” kadar bu çizgide ilerleyen hikâyenin devamını, her zaman ki gibi yine sizlere bırakıyoruz…

    Düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan filmin, fark ettirmeden insanı içine çeken hikâyesi ve müziklerinin yanı sıra diğer bir artısı da, zaten yıllardır becerilerini kanıtlamış olan oyuncularının ortaya koydukları performans…

    Emin olun bayılacaksınız, özellikle de Hilary Swank ile Michael Shannon’un yer aldıkları, şartları zorlayan her bir kareye…

    Bitirmeden söyleyeceğimiz son şey, sinemanın en azından senaryo yazımı adına (Nicholl Fellowships) “mektepli” yeteneklerinden Elizabeth Chomko’nun da, henüz ilk filmi olmasına karşın şaşırtıcı derecede başarılı olduğunu belirtmek olacak…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

    Sinema sanatına yaraşır bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son iki not:
    1. Filmde Nicky'nin, kız kardeşine ve babasına, itina ile hazırlayarak buz kadar soğuk bir kıvamda servis ettiği "Manhattan" kokteyli, bizim de yerinde tadımlama şansına sahip olduğumuz çavdar viskisi, tatlı kırmızı vermut ve angostura bitter’den oluşmaktadır…

    2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 8 Eylül 2020 günü saat 23.45’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    20 Ocak 2021 tarihinde eklendi
    alzheimer hastası yaşlı kadın ve ailesinin filmi.. Çok durağan çok basit konulu.. Sıfır atraksiyon. Öyle bir film işte. kadro güzel o kadar.. film kötü ya bildiğin
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top