Mary Reynolds, küçük bir çocukken bile sıradan bir kız değildir. Çok küçük yaşta, memleketi İrlanda'nın vahşi doğasıyla çok yakın bir bağ kurar. Yıllar sonra, yetişkin bir kadın olarak, insanlığı doğayla yeniden buluşturmayı kendine hedef olarak belirler. Bu amaçla, bahçecilik hakkında her şeyi öğrenir ve ardından insanlara gerçek bir vahşi doğa parçası sunmayı amaçlayan bahçeler tasarlar. Ancak ilk işlerinden biri, patronunun tasarımlarını çalmasıyla felaketle sonuçlanır. Mary'nin her şeyi riske atmaktan başka seçeneği yoktur. Ancak, İrlanda'nın manevi köklerini ve vahşi doğasını tek bir bahçede birleştirecek bir Kelt inzivası fikri hala aklındadır. Bu konseptle, ünlü Chelsea Çiçek Fuarı'na başvurur ve beklentilerin aksine, kabul bile görür. Ancak bu, İrlanda'dan Londra'ya uzanan yolculuğunda Afrika'ya uğradığı bir maceranın sadece başlangıcıdır.