memento sinema tarihinde izlerken en fazla düşündüren,zihni sonuna kadar zorlayan filmlerden biridir,başlarında gelir.nolan günümüzde adını tüm dünyaya duyurduysa eğer,bunun başlıca sebebi memento gibi cesur ve yankı uyandırabilecek işlerle kariyerine başlamasıdır.filmi izlemek lazım,buraya yorum yazarken çok iyiydi falan deriz ama filmin kendisi,üst düzey senaryosu,kaliteli oyunculukları başlı başına görümeyi hak ediyor.film boyunca yapılan sürprizlerin bir sınır yok.
Bittikten sonra sersem gibi oldum fakat üzerinde düşünmeye başladığımda raylar yavaş yavaş yerine oturmaya başladı.Zaten kurgu sondan başa doğru ilerliyor,karmaşık olduğu bir gerçek o yüzden dikkatli ve birden fazla kere izlenmesi gerek fakat burada nolan ın zekasından ve kurgunun müthişliğine de ayrı bir yer açmak lazım;cidden çok zekice kurgulanmış.
Film kesinlikle kült kategorisine girer. Ancak filmi bu kadar muhteşem yapan şey filmin sondan başa akması değil. Zekice kurgulanması. Gel gitleri ile izleyicinin aklı ile oynanıyor. Bir nevi yönetmek akıl oyunları oynamış bu film ile izleyici arasında. Mükemmel!
Şuna eminimki mementonun senaristi dahi aslında hikayeyi tam açıklayamaz.Seyircinin yorumuna yakaladığı ipuçlarına göre sonu bırakılmış bir film,filmi 2.kez izleyin farklı sonuç çıkarırsınız buna eminim.Çok dikkatimi çeken sahneler var;sammy jenkins karısının ölümünden sonra bakımevindedir,sandalyesinde otururken önünden geçenlere bakmaktadır. önünden 2.adam geçip sammy nin yüzünü kapatırken adam gittiğinde sammy nin yüzü lennard a dönüşür.Acaba Lennard aslında sigorta için uğraşan Jenkinsin ta kendisi mi !?! :) Yada gözlerini kapattığında karısını hatırlarken dahi göğsünde dövme olması aslında Lennard karısı ölmeden herşeyden intikam almaya karar vermiş bir piskopat mı !?! gibi sorular ve sonlar çoğaltılabilir.
ana dur dur geri sar demekten yoruldugunuz ve sizi gercekten yoran bir kült film.konu olarak zor olmasa da işleniş tarzı olarak o kadar basarılı ki anlatılmaz izlenir
Howard Engel adında bir yazar bir sabah uyandığında gazetesinin baş sayfasına baktığında başka bir dilde yazıldığını görü bu bir şaka mı diye düşünürken emin olmak için önceden okuduğu bir kitabı eline alıyor ve farklı bir dil de ( Çince , İspanyolca ) yazıldığını görüyor. Hemen oğlunu uyandırıyor ve birlikye hastaneye gidiyorlar ve tabelaları vb. okuyamıyor. Oğlunu tanımakta da güçlük çekiyor. Meyveleri koklayarak anlayabiliyor. Doktorlar bir dizi testlerden sonra beyninin sol tarafının kısmi felç geçirdiğini söylüyor
BURAYA KADAR HERŞEY NORMAL
TUHAF OLAN hemşire Howard Engel'e adını yazmasını söylüyor ve kendi adını akıcı bir şekilde yazıyor ve sonra başka şeyler de yazabiliyor. ASIL SORUN İŞTE BU KENDİ ADINI OKUYAMASA DA YAZABİLİYOR
FİLME GELİRSEK... Çoğu insan bu filmi anlamıyor,yapılış amacını veya filmden çıkarmamız gereken duyguyu 15 dakika öncesinde nereye gittiğini veya nerede olduğunu unutabilen sürekli hafıza kaybı yaşayan bir insanın işlediği cinayet anlatılı filmdeki asıl amaç şu; Nolan bu filmi hafıza kaybı yaşayan bir insanın yaşadıklarını hissetmemiz için yapmıştııl oluyor derseniz; Filmin akışına bakın sondan başa doğ sayede bir önceki sahneyi hatırlamaya çalışıyor ve kendinizi filmin içinde kaybolmuş olarak gelindiğinide birçok insan filmin başını hatırlayamıyor veya filmdeki sahneleri seçmekte zorluklar yaşıyor.İşte bu duygu gerçek bir hafıza kaybıdıo yu izleyenlerin çoğu saçma bulur bu yüzden en az 2-3 kez bu filmi izleyip yorum yapmak daha doğrudur.
Kurgu ve senaryo usta isi ... Nolan sever biri degilim ama bu filmde zekasini takdir etmemek yanlis olur ... Zeka kokan , çok iyi bir film Memento ... 5/4 ...
Yaşamak için iyi bir sebebe ihtiyacımız var,uydurduğumuz yalanlara inanmaya,başımıza gelen her iyi şeyi kendi muhteşemliğimize bağlamaya ve her kötü olay için zalim bir suçlu bulmaya ihtiyacımız var.
SİNEMA TARİHİNE ALTIN HARFLERLE ADINI YAZDIRMIŞ BİR KİLOMETRE TAŞI
Memento filmini, Jonathan Nolan yazıp Christopher Nolan yönetmiş. Nolan kardeşler ile chris'in karısı uzun yıllardır beraber projeler geliştiriyorlar. İlk çalışmaları bir kısa film olan doodlebug. Chris'in Kubrick gibi detay takıntısı olması ve gençliğinden itibaren filmlere ilgi duyması tesadüf değil. Henüz yedi yaşındayken tarantella isimli kısa filmi çeker. Yedi yaş nedir yahu. Sonrasında bu işin peşini bırakmaz ve geldiği nokta ortada. Ufak kardeşi ise neredeyse ondan daha zalım. Sürekli hikayeler yazıyor ve ufku çok geniş. Memento'nun orijinali ise "memento mori" isimli kısa hikaye. "Memento Mori" latince bir deyim ve "fani olduğunu hatırla" anlamında neyse. Başrollerde ise Guy Pearce, Carrie–Anne Moss ve Joe Pantoliano yer alıyor. Favorilerimden olan bu film arkadaşlarınızdan duyduğunuz üzere tersine işliyor ama bu kadar basit değil tabii ki de. Filmde bi siyah beyaz sahneleri bi de renkli sahneleri görüyoruz. Sırayla beliriyorlar. 22 tane siyah beyaz sahneye 22 tane renkli görüntü eşlik ediyor. Bu 44 tane sahne aslında bir olay örgüsünün kronolojik olarak bölünmüş halleridir.
Bu arada filme geçmeden önce yönetmene ve kardeşine de değinmek lazım. Bence gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerden biri Christopher Nolan'dır. Bunu memento'yu çektiğinde söylemek pek doğru değil ama 2011 yılı itibariyle söyleyebilirim. O kadar da değil diyenle de tartışmaya hazırım. Prestige, Following, İnception, Memento ve son dönem Batman serileri. Bunlar kolay filmler değil. Senarist olan kardeşin nerelerden ilham aldığı ayrı bir tartışma konusu neyse filme dönelim;
Güzel bir hayatın nasıl mahvolduğunu ve mahveden kişinin peşinden giderken neleri feda edebileceğimizi göz önüne seren Akıl Defteri filmi, 2000 yılında yapılmış senaryosu ile beyinleri zorlayan bir filmdir. Leonard Shelby adındaki ana karakterimiz tuhaf ve nadir bir hastalığa yakalanmıştır. Yaşadığı son 15 dakikayı hatırlayamayan bu yüzdende herşeyi unutan Leonard sürekli kendine notlar yazmaktadır. Karısının tecavüze uğradığını ve öldürüldüğünü hatırlayan bunun dışında geçmişindeki bazı anıları hatırlayabilien Leonard, katili yakalamak için ucuz otel odalarında kalıyor dedektif gibi araştırmalar yapıyordur. Önemli notları vücuduna dövme olarak yapıyor onlara bakması için kendisine notlar bırakıyordur. Bıraktığı notlar ileride kafasını karıştırmaya başlasa da gerçeği gördüğünde büyük bir şaşkınlığa uğrayacaksınız.
Eski tarz filmlerden çok fazla zevk almasam da bu tarz senaryosu sağlam ve kafa karıştıran şeyleri çok seviyorum. Akıl Defteri filmi izlediğim en karışık filmlerden bir tanesiydi diyebilirim. Kendisine bıraktığı notları zamanla kendince yorumlayan Leonard pek çok hataya düşmeye başlıyor ve insanlar tarafından kullanılmaya çalışılıyor. Bu yüzden bazı önlemler alması gerekiyor. Bu kısımı spoiler sanabilirsiniz fakat değil. Filmi izlediğiniz o kadar büyük olaylar dönüyorki bu ufak bilgi çok ufacık bir detaydan ibaret sadece. Sonu sürprizli biten filmlerden hoşlanan arkadaşlarımızın tereddüt dahi etmeden izlemesini tavsiye ediyorum. Film kategorisi ne kadar gerilim olarak görünse de filmde gerilmekten ziyade büyük bir aksiyonun içerisinde kalıyorsunuz. Cevaplanmamış binlerce soru ve hedefe ulaşabileceğimiz konusunda pek çok buğulu ip uçları var. Fakat kahramanımızın hafıza sorunu bunları karma karışık bir hale getirip bizi senaryonun içerisindeki bir labirente çekiyor. Doğru yolu bulabilir miyiz derken aslında aradığımız yol acaba doğru yol muydu ? gibi karışık sorulara dönüşmesini sağlıyor. Sağlam senaryo, sağlam oyunculuk sonucu film on numara beş yıldız bir hale dönüşmüş. Gerilim, karmaşa, bilmece ve bulmaca sevenlerin bayılacağı benimde şiddetle tavsiye ettiğimi güzel bir film. İyi Seyirler Dilerim
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.