Hesabım
    The Wedding Guest
    Ortalama puan
    3,0
    2 Puanlama
    The Wedding Guest hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.885 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    13 Haziran 2021 tarihinde eklendi
    “The Wedding Guest”, senaryosunu da yazan Michael Winterbottom’ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…

    Prömiyeri, 8 Eylül 2018’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 1 Mart 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…

    O nedenle bizde, Michael Winterbottom’ın “neo – noir” tarza yakın bir üslupla kurguladığı bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Bunun içinde, daha önce “The Trip” serisi ile Steve Coogan ve Rob Brydon’a (ve elbette bize) İngiltere, İtalya ve İspanya turu yaptırmış olan Winterbottom’ın bu kez de Dev Patel ve Radhika Apte eşliğinde Pakistan ve Hindistan turu yaptırdığı filmin ayrıntılı incelemesine geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, evlilik hazırlığındaki gelini kaçıran İngiliz vatandaşı Jay rolündeki Dev Patel ile kaçırılan Pakistanlı gelin Samira rolündeki Radhika Apte’nin, canlandırdıkları bu karakterlerle bire bir örtüşen performansları nedeniyle göz doldurdukları bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Ancak bizim ilgi çekici bulduğumuz bu filmden hoşlanabilmek için her şeyden önce Winterbottom’ın filmografisi ile “noe – noir” tarz hakkında bayağı bir bilgi sahibi olunması gerekiyor…

    Dolayısıyla, bu türden bir sinema donanımına sahip olmayanlara, bu filmi pas geçip doğrudan Marvel serisi ve türevlerinden oluşan filmlere yönelmeleri hususunda önemli bir uyarıda bulunuyoruz…

    Yoksa emin olsunlar 96 dakikaları boşa gitmiş olacak…

    Bu küçük uyarı sonrasında isterseniz açıklamalarımıza, “neo – noir” ile devam edelim ve “Nedir bu tarzın belirgin ögeleri” diyerek de ilk sorumuzu sormuş olalım…

    Elbette ki, diğer “neo – noir” film yorumlarımızda da belirttiğimiz gibi içki, sigara, kadın, karanlık, suç ve yozlaşmanın iç içe geçmesi halidir…

    Ki, bu saydıklarımızın tamamının filmde fazlasıyla mevcut olmasının yanı sıra Winterbottom işi daha da sağlama almak amacıyla, Jay, Samira ve Deepesh isimli karakterler bir araya geldiklerinde onlara, “Bonnie ve Clyde gibi olduk” da dedirtiyor…

    Şimdi tam da burada diyebilirsiniz ki, “Ne varmış Bonnie ve Clyde gibi olmak da?”

    Hemen söyleyelim, Arthur Penn’in unutulmaz filmlerinden “Bonnie and Clyde” (1967), “Amerikan neo – noir” tarzının kilometre taşlarından biridir…

    Yani Winterbottom filmdeki o, “Bonnie ve Clyde gibi olduk” repliğini laf olsun diye kullandırtmadı kahramanlarına…

    Gelelim Winterbottom’ın filmografisine…

    Aslında yukarıda Steve Coogan ve Rob Brydon’ın İngiltere (“The Trip” – 2010), İtalya (“The Trip to Italy” – 2014) ve İspanya (“The Trip to Spain” – 2017) turu yaptıkları (ve yakında bir Yunanistan turu da yapacakları) “The Trip” serisi diyerek kısaca da olsa buna dikkat çekmeye çalışmıştık…

    Zira Winterbottom, o üç filmdekine benzer bir hassasiyetle Pakistan ve Hindistan’ın, Hint Okyanusu kıyılarındaki doğal güzellikleriyle beraber yarattığı kakafonik görünüm nedeniyle turizm rehberlerinde bulunması mümkün olmayan karmaşa ve pislik ile yeme içme kültürünü yansıtmaya da büyük bir özen göstermiş…

    Bu arada, Dev Patel’in canlandırdığı Jay karakterinin Müslüman olmasının, kaçırdığı Samira karakterinin de Pakistanlı bir Müslüman olması dışında filme dair önemli bir ayrıntı olmadığını da belirtmiş olalım da, kimse bu noktadan hareketle fikir yürütmeye kalkışmasın…

    Zaten Winterbottom’ın bizzat kendisi de bu konunun üzerine pek fazla gitmemiş…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi yaptığımız açıklamalar sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar vereceklerin ağzının tadını kaçırmış olmamak adına “spoiler” vermeden yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; farklı lezzetlerin tadını çıkartmayı seven sinemasever dostlara, “Bu türden ezber bozan değişik filmleri de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmak isteriz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz sürpriz bir finale de sahip olan bu film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top