Hesabım
    Renksiz Rüya
    Ortalama puan
    3,2
    yayın
    • T24
    • Hurriyet
    • Birgün

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Sonuç olarak film alçakgönüllü sınırlarını aşıp, özellikle 90’larda bu ülkede Kürt halkının yaşadığı ortak karabasana, ırk temelli kıyıma tanıklık getiriyor. Ve bu halkın paylaşılmış matemine ışık tutuyor. Kesin ve keskin çizgilerle değil. Göstermekten çok duyumsatan, saptamaktan çok anımsatan biçimde... Ve tüm bu özellikler en çok sakin, ama içten içe kaynayan görkemli finalde ortaya çıkıyor. Umarım bu tür filmler bu yönetmenden veya başkalarından gelmeye devam eder. Eğer sonunda ‘barış’ olacaksa, buna sinemanın da önemli bir katkısı olmalıdır, olacaktır.

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    Genç yönetmen Mehmet Ali Konar, ilk uzun metrajlı filmi ‘Renksiz Rüya’da ülkenin acılı bir döneminden, faili meçhullerin yaşandığı, beyaz Toros’ların cirit attığı zaman kesitinden bir öykü anlatıyor. Annesini kaybettikten sonra herhangi bir kişiyi ya da nesneyi sevmeye korkan Mirza, bir anlamda hayata yeniden tutunmasına vesile olan Mir Ahmet’i bulduğu anda sistem varlığını hatırlatıyor. Konar, döneme göz atarken sessizliğin dilini kullanıyor adeta; ‘Renksiz Rüya’ sakin, serinkanlı bir anlatımın ifadesi. Minik oyuncu Civan Güney Tunç’un Mirza’nın psikolojisini son derece gerçekçi bir şekilde aktardığı yapım bu yılki Ankara Film Festivali’nde ana jüri ve SİYAD jürisi tarafından ‘En İyi Film’ seçilmişti. Tıpkı ana karakteri gibi yer yer içine kapanan ve derdini suskunluk yoluyla seyircisine aktarmaya çalışan ‘Renksiz Rüya’, yılın kayda değer yerli yapımlarından.

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet

    Birgün

    Yazar: Cüneyt Cebenoyan

    Filmin nereye doğru gittiği ve nasıl sonlanacağını tahmin etmek çok kolaydı. Keşke filmde dönem net bir biçimde ifade edilseydi çünkü bilmeyen birisinde filmin, bugünün Diyarbakır’nda geçtiği izlenimi oluşabilir. Karanlık ve karamsar bir anda sona eren film, iyiye doğru bir değişimin mümkün olabileceği izlenimi vermiyor. Oysa Kürtçenin yasak olduğu ve yoğun bir baskının yaşandığı, faili meçhullerin sıradanlaştığı o günlerden çok daha ileri bir noktadayız. Filmin sona erdiği noktada, kardeşine dağa çıkmamayı önermiş olan Mir Ahmed’e “haklıymış”, demek mümkün değil. Bunun iyi bir mesaj olduğunu düşünmüyorum.

    Eleştirinin tamamı için: Birgün
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top