Hesabım
    Je suis Karl
    Ortalama puan
    2,5
    2 Puanlama
    Je suis Karl hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.891 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    7 Şubat 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu Thomas Wendrich'in yazdığı ve yönetmen koltuğunda Christian Schwochow'un oturduğu “Je Suis Karl”; Avrupa'da, özellikle de genç nüfus arasında hızla yükselmekte olan ırkçılık çerçevesinde biçimlenen siyasi bir gerilim olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, dünya prömiyeri Mart 2021'de Berlin Uluslararası Film Festivalinin "Berlinale Özel" bölümünde yapılan Almanya - Çek Cumhuriyeti ortak yapımı olan bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...

    Alex (Milan Peschel) ve Inès Baier (Mélanie Fouché) çifti Libya'lı Yusuf Alkadi'yi (Aziz Dyab), yasadışı yollarla gizlice Almanya'ya sokarlar...

    Aynı Alex, Fransa'daki büyük annesinin (Anne-Marie Ponsot) yanından Berlin'e otobüs yolculuğu yaparak dönmüş olan kızı Maxi'yi (Luna Wedler) karşılayarak evlerine götürür...

    Karısı Inès'in istediği şarabı satın almak üzere dışarıya çıkan Alex geri gelirken, binanın girişinde kendileriyle aynı binada yaşayan komşularından 80 yaşındaki Bayan Papke'ye ait olduğu belirtilen bir koliyi, kuryeden alarak doğrudan sahibine teslim etmeden önce kendi evine götürerek bırakır...

    Ve otomobilinde unuttuğu şarabı almak amacıyla yeniden aşağıya iner...

    İner inmez de, aynen uçmakta olan kuşlar gibi kendisini de asfaltın ortasına savuran müthiş bir patlama sesi duyulur...

    Zira kuryeden teslim aldığı paket aslında apartmanı havaya uçuracak büyüklükteki bir bomba olup tesadüfen Pia'ya (Marie Kühn) uğrayan Alex dışında evde bulunan Inès ile Hans (Willem Neidhart) ve Franz (Lionel Neidhart) isimli küçük ikizlerin ölmelerine neden olmuştur...

    Elbette diğer dairelerde oturan altı yedi kişi daha hayatlarını kaybetmiştir...

    Babası gibi ciddi üzüntü ve hayal kırıklığı yaşayan Alex, olay mahalline döndüğünde kendisini takip eden gazetecilerle karşılaşınca kaçarak bir mağazanın içine sığınır...

    Ardından da kendisini, Prag'daki Yaz Akademisine davet edecek olan Karl (Jannis Niewöhner), koşarak yardımına gelir...

    Bu arada bir flashback ile geriye dönerek, bir "spoilere" sebep vermemek adına kimliğini açıklayamayacağımız, Berlin patlamasının faili olan "bombacı" ve içinde bombalı bir paket bulunan araçla gelen Avusturya asıllı Pankraz'ın (Marlon Boess); bir açık otoparkta buluşarak araçlarını değiştirdiklerini, masmavi gözlerine siyah lensler takıp sakallarını siyaha boyayarak kurye kılığına giren "bombacının", ertesi gün uzaktan kumanda ile patlatacağı paketi, farkında olmadan gafil avlanan Alex'e nasıl teslim ettiğini görürüz...

    Yani neredeyse basının tamamında ön yargı ile iddia edildiği şekilde; bu saldırıyı gerçekleştirenler, Ortadoğu ve Afrika'dan gelen mültecilerin oluşturduğu İslamcı örgütler değildir...

    Derken...

    Alex ile kızı Maxi, polis tarafından yıkılan binadan toplanan eşyaların sergilendiği ve annesinin eşarbını alan Maxi'nin, bayağı bir hır çıkartarak kendilerine yardımcı olmaya çalışan polislerin de üzerine yürüdüğü bir mekana giderler...

    Sonrasında da Maxi, Karl'ın davetine icabet ederek Prag'daki öğrenci kampına katılır...

    Bir şarkı seslendiren Jitka (Anna Fialová) sahnedeki yerini, Berlin'deki patlamada hayatını kaybedenler anısına bir saygı duruşu yaptırıp açılış konuşmasını yapacak olan Karl'a terk eder...

    Ki sırada, Nazizmin simgelerinden "Sieg Heil!" yani "Yaşasın Zafer!" ile eşdeğer anlamlı sloganı kullanılırken "White Race First / Beyaz Irk Birinci" isimli beyaz adamın "ırksal" üstünlüğünün dillendirildiği bir şarkının da söylenildiği, ırkçılık ve mülteci karşıtlığının kaşınacağı pek çok kurgusal konuşma da bulunmaktadır...

    Dakika 50...

    Geride sizleri, faşizme meyilli insanların duygularının hangi yollardan manipüle edilebileceğine dair olaylar zincirini; 27 Şubat 1933 akşamı çıkmış olan "Reichstag Yangını"nı anımsatırcasına gözler önüne serileceği, inanılması olanaksız bir intihar çılgınlığını da içeren 76 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Lütfen sinema sanatı ve tarih bilgisinden yoksun olan tamamen gereksiz bir güruhun, SMS kıvamında yazdıklarının yanıltıcı olduklarını apaçık tespit edilebildiğimiz yorumlarından koruyun kendinizi...

    Sağlıcakla kalın...
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    6 Kasım 2021 tarihinde eklendi
    almanyada islami terör sonucu ailesini kaybeden kızın hikayesi.. Oyunculuk vasat.. Mantıksız sahneler var.. Ve konu belli oldu islami terör falan… sıkıcı gereksiz ve muhtemelen siyasi kötü bir alman netfix filmi.. 20 dakikada bıraktım filmi
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top