Hesabım
    Nomadland
    Ortalama puan
    3,3
    27 Puanlama
    Nomadland hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.884 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    9 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Amerikalı gazeteci Jessica Bruder’ın 2007 – 09 yılları arasındaki “Büyük Ekonomik Durgunluk” dönemini takiben mevsimlik iş arayışı için geçici hayat tarzını tercih ederek yollara düşen yaşlı Amerikalıların yaşadıklarını anlattığı kurgusal olmayan (non – fiction) “Nomadland: Surviving America in the Twenty-First Century” (2017) isimli kitaptan uyarlayarak yazmasının yanı sıra editörlük görevini de üstelenen Chloé Zhao’nun yönetmen koltuğunda oturduğu “Nomadland”, Bob Mondello’nun 20 Şubat 2021 tarihli npr.org’daki yorumunda isabetle yakaladığı gibi John Steinbeck'in “Gazap Üzümleri” nin (1939), 21. Yüzyılın ilk çeyreğindeki gerçek yansımalarından biri..

    Muhtemelen krizleri tükenmek bilmeyen kapitalizm önümüzdeki yıllarda, Covid – 19 salgını döneminde devreye sokularak başarıyla test edilen “hibrit çalışma modeli” ve hızlandırılan “ışıksız fabrika uygulamaları” nedeniyle yalnızca yeterli sosyal güvenceye sahip olmayan 60 yaş üstündekileri değil donanımsız genç kitleyi de vuracak...

    Zira “emek yoğun” sanayi ve tarım işletmeleri, otomasyona geçmiş olan Çin, Almanya ve Hollanda orijinli işletmeler ile rekabet etme şansı bulamayacaklar...

    O yüzden de mevcut insan sayısının 8 milyara dayandığı hatta aşmakta olduğu dünyada, her ülke için nüfusu artırmaktan yani her ailenin 3 – 5 çocuk yapmasını teşvik etmekten çok eğitimli insan gücüne yatırım yapmak stratejik bir öneme sahip olacak...

    Bu girişin ardından filmimize gelecek olursak...

    31 Ocak 2011’de talebin azalması üzerine Nevada, Empire’daki US Gypsum alçıpan fabrikasının, kuruluşundan 88 yıl sonra kapatılmasının ardından işini, şirketin kendilerine verdiği lojmanı ve kocası Bo’yu kaybetmesi üzerine karavan gibi kullandığı minibüsü “Pioneer”a atlayan Fern (Frances McDormand), iş bulmak umuduyla yollara koyulmaktadır...

    İlk durağı da (ABD’de bir tür yaşlıların ucuza sömürülmesi mekanizması haline getirilerek diğer sektörlere de yayılmış olan) Amazon.com’un “CamperForce” programında mevsimlik işçi olarak çalışmak için gittiği Texas’taki sevkiyat depolarından biri olacaktır...

    Minibüsünün içinde yatıp kalkacağı yer, söz konusu program dahilinde rezervasyon yaptırdığı ve ücreti bizzat Amazon tarafından karşılanan Desert Rose karavan parkıdır...

    Yemek paydosu saatinde 62 yaşındaki eski dostu Linda (Linda May) Fern’i, daha sonra felç geçirecek (kadar yaşlı) olan Carl (Carl R. Hughes), Angela (Angela Reyes), Dough (Douglas G. Soul), Ryan (Ryan Aquino), Teresa (Teresa Buchanan) ve Karie (Karie Lynn McDermott Wilder) ile tanıştırır...

    Yeri gelmişken hemen söyleyelim, dünyanın dört bir yanında turlamış biri olarak Türkiye’nin, emekçileri geçinemeyecekleri asgari ücret veya bir – iki kademe üstüne mahkum eden işverenlerin, çalışanlarına ücretsiz yemek veren sayılı ülkelerden biri olduğunu ifade edelim...

    İçine düştüğü umutsuzluk ve karamsarlık yüzünden bir ara intihar etmeyi dahi düşündüğünü söyleyen Linda Fern’e, internet de ballandıra ballandıra RTR’den bahseden “Bob’ın (Bob Wells) Ucuz Karavan Yaşamını” keşfedişini anlatır...

    Ne midir bu RTR?

    O, Quartzsite, Arizona’da her yıl Ocak ayında düzenlenen ve “kanaatkâr göçerler (frugal nomads)” olarak adlandırılan karavancıların buluşma ve dayanışma içinde oldukları iki haftalık “Rubber Tramp Rendezvous” dur...

    Elbette sadece yenilip içilmiyor bu RTR’lerde...

    Katılımcıların hayatlarını kolaylaştıracak pratik eğitimlere de yer verilmektedir o süre içinde...

    Ki, bulunacakları yerin bir haritasını çizen Linda, bu etkinliğe her ne kadar gönülsüz olursa olsun Fern’i de davet eder...

    Amazon’daki işi biten ve karavan parkındaki görevli Patty (Patricia Grier) ile vedalaşan Fern, o bölgede yeni bir iş aramaktadır...

    Ancak girişimi, sonuçsuz kalır...

    Akşam konaklamak için park ettiği Pop’s Peak isimli akaryakıt istasyonunun son derece kibar ve duyarlı olan müdürü Rachel (Rachel Bannon) kendisine, geceleri havanın orada dondurucu derecede soğuduğunu ve gidip yakınlardaki ziyaretçi kabul eden kilisede kalmasının çok daha akıllıca olacağını söylese de Fern, durumu idare edebileceğini belirtir...

    Yeni bir iş bulamadığı için çaresiz kalan Fern, yaşlandıkları ve artık iş göremedikleri için vakti zamanında yıllarca karın tokluğuna hizmet ettikleri sahiplerince kış aylarında otlaklarda tek başına bırakılan “yılkı atlarına” benzeten Bob’ın koordinasyonundaki çöldeki RTR’ye katılır ve birbirinden farklı hikayeleri olan insanlarla da karşılaşır...

    Bunların arasından yakın temasta olacağı en önemlileri, Swankie ile Dave (David Strathairn) olacaktır...

    Henüz dakika 19...

    Geride Jessica Bruder’ın kitabının film haklarına yapımcı Peter Spears ile birlikte sahip olan “ödül canavarı” oyuncu Frances McDormand’ın damgasını vurduğu 88 dakikalık, gerekli birikim ve sosyal güvencelere sahip olmayan hemen herkesin başına kolaylıkla gelebilecek fazlasıyla “düşündürücü” bir yol hikayesi daha var...

    Keyifli seyirler,
    Cengiz A.
    Cengiz A.

    10 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    26 Nisan 2021 tarihinde eklendi
    Ya sırf utancımdan 2 yıldız verdim. Bu Kadar çok beğenilmiş diyorlar diye.
    Abi ne filmi ne oscarı.
    Yemin ediyorum insanları anlamıyorum, bu filme oscar vermek ne demek.
    Dünyayı kurtaran adamı 2 kere arka arkaya izlesem bu kadar kötü bulmam ya.
    Kimse burda sen ne anlarsın edebiyatı falan da yapmasın.bok gibi bişeydi abi. Bak film falan demiyorum bile.Roma filmi içinde böyle demiştim bu da aynı.
    Buna oscar vermek, daha önce oscar verilen filmlere hakaret bir kere.
    Sakın izlemeyin, yemin ediyorum gidin tuvaletinizi falan temizleyin daha iyi.
    Bombok bişeydi, film bile diyemiyorum.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top