Hesabım
    Kemikler ve Her Şey
    Ortalama puan
    3,1
    4 Puanlama
    Kemikler ve Her Şey hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.885 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Aralık 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Camille DeAngelis'in aynı isimli romanından (2015) uyarlayarak David Kajganich'in yazdığı ve yönetmen koltuğunda da (her birini, benzeri bir itinayla yine bu mecrada yorumladığımız) "Call Me by Your Name" (2017) ile "Suspiria" (2018) gibi başarılı filmlerinden de tanıdığımız Luca Guadagnino'nun oturmakta olduğu “Bones and All”; insan etinin atıştırmalık yapılarak "çiğnendiği / yenildiği" ve sırf bu nedenle de, yeni ve değişik bir tarz olan "rom-chomp" olarak tanımlanabildiği romantik bir gerilim olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, tahminen yaklaşık 16 milyon dolarlık bir yapım bütçesiyle, yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinin yanı sıra özellikle de "protez makyaj" uygulamalarının da etkin bir tarzda kullanıldığı; ancak nihayetinde de, brüt 14.1 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla da, son derece haksız bir biçimde gişeye çakılarak darmadağın olmuş olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Doğu kıyısından yeni taşınmış oldukları Virginia'daki bir lisenin oditoryumunun sahnesindeki piyanoda, Maren Yearly (Taylor Russell) tek başına oturmuş bir melodiyi yorumlamaya çalışırken; çıkartılacak okul yıllığıyla yakından ilgilenen, sınıf arkadaşlarından Sherry'de (Kendle Coffey) içeri girerek kendisine katılır...

    Ama hemen söyleyelim ki, Maren bu yıllıkta yer alamayacaktır...

    Zira kendisine üç kez söylenmiş olmasına karşın, halen fotoğraf çektirerek teslim etmemiştir...

    ***

    Neyse...

    Babası bütün gece sayımda olacağı için Kim (Madeleine Hall) ile Jackie'nin de (Ellie Parker) hazır bulunarak birlikte sabahlayacakları evlerine Sherry, Maren'ı da davet eder...

    ***

    Okul çıkışında Maren'ı, kendisini almak için gelmiş olan babası Leonard Wayne Yearly (André Holland); otomobilinin içinde oturmuş beklemektedir...

    Eve vardıklarında, gitmesine izin vermeyeceğini bildiği babasının uyumasını bekleyen Maren; odasının penceresinden dışarıya çıkmak suretiyle, Sherry'nin kız kıza yapılacak olan pijama partisi davetine icabet etmiş olur...

    ***

    Kızlardan, yerde yan yana uzanmakta olduğu Kim ile iyice kaynaşmış olan Maren, sorduğu soru karşısında ona; annesi Janelle May (Kerns) Yearly'e (Chloë Sevigny) dair bırak herhangi bir anısının, tek bir fotoğrafının dahi bulunmadığını söylemektedir...

    Aynı esnada...

    Sherry'nin, oje sürdüğü tırnaklarının üstündeki turuncu rengi göstermek amacıyla Kim elini, yanındaki Maren'ın yüzüne doğru uzattığında; Kim'in elini kaparak yüzük parmağını ağzına götüren Maren, parmağın parçalanmasına neden olacaktır...

    ***

    Hızlıca...

    Yamyamlığını açık ettiği Sherry'nin evinden ayrılarak kendi evine koşturan Maren, telaşla kapıyı çaldığında uyanan babası; kızının yaptığının anında farkına vardığı için, üç dakika içinde toparlanarak otomobillerine binmeleri gerektiğini belirtir...

    Çünkü...

    Polisler kapılarına dayandığında, her defasında olduğu şekilde çoktan şehri terk etmiş olmaları gerekmektedir...

    ***

    Yeni uğrak mekanları Maryland'dır ve aylardan da Mayıs'tır...

    Maren bir sabah uyandığında; geride bir miktar nakit para, doğum belgesi ve bir kaset bırakmış olan babası, kendisini terk ederek gitmiştir...

    Kulaklığını kafasına geçiren Maren, babasının kasetteki şu anlattıklarını dinlemeye başlar:


    "Diyeceğim bazı şeyler var... Sonrada bu kaseti imha etmeni istiyorum... Onu saklama... Bunda sesim var...

    Beni bir daha görmeyeceksin Maren... Artık sana yardım edemem... Başka bir şey de yapamam... İstersen polisi falan ara... Yerime biri geçebilir... Bunu kendin çözmen için seni bırakmam gerek... Annenin yaptığı gibi... Özür dilerim... Neyi kast ettiğimi biliyorsun...

    Söyleyeceklerimin, ne kadarını hatırlayacağını bilmiyorum... Evet... Hiç emin olamadım... Ama ne olur ne olmaz diye sana bildiğim her şeyi anlatacağım...

    İlki, sen üç yaşındayken olmuştu..."


    Ve...

    Maren, burada bırakır kaseti dinlemeyi...

    ***

    Doğum belgesini inceleyen Maren, otobüs terminaline gittiği gibi resepsiyondaki bilet satıcısı kadından (Christine Dye); annesinin doğduğu Bagley, Minnesota'ya ancak Frederick, Maryland, Columbus ve Minneapolis güzergahı üzerinden ulaşabileceği bilgisini alsa da, cebindeki parası sadece Columbus, Ohio kısmına kadar olan yere yetmektedir...

    ***

    Neyse...

    Otobüse binerek koltuğuna yerleşen Maren; kasetin geri kalanında, babasının anlatıklarını dinlemeye devam eder...


    "O zaman sana bakıcı tutmuştum... Adı Penny'ydi... Geldiğimde, banyoda yerde yatıyordu... Çok fazla kan vardı... Yüzü fena kemirilmişti ama en kötüsü boynuydu... Başladığın sırada, onun kucağında falandın herhalde... Elleri hep kemirilmişti...

    Senin de öldüğünü sandım... Birinin, ikinizi de öldürdüğünü sandım fakat sen uyuyordun... Seni çevirince, ağzındaki kanı gördüm... Ağzının içinde bir şey vardı... Onu çıkardım... Sakız gibi yumuşak bir şeydi... Üzerinde ufak bir delik vardı... Küpe takmak için... Küpe takmamış diye şükretmiştim... Boğulabilirdin çünkü... Cesedi çıkardım, orayı üç kez çamaşır suyuyla sildim... Sonra da yola koyulduk... Cesedini hiç bulamadılar...

    Gerçek soyadımızı, en son o zaman kullanmıştım... Artık sebebini biliyorsun...

    Birkaç yıl bir şey olmadı... Rahatladım... Okula başlaman gerekiyordu ve herkesin içinde yapmazsın sanmıştım... Ve yapmadın da... Ama zekileştin... Hem de çok zekileştin..."


    Burada keser dinlemeyi Maren...

    ***

    Gecenin karanlığında otobüsten inip, yağmurun bastırmak üzere olduğu sokaklarında kitap okuyarak günün ağarmasını beklerken Maren; kendisi gibi bir yamyam olan Sullivan "Sully" (Mark Rylance) çıkarak gelir ve kokusundan bir yamyam olduğunu anladığı Maren'i evine götürür...

    Ki aynı evin üst katında Maren, kendiliğinden ölmekte olan yaşlı bir kadının yerde yatmakta olduğunu da görecektir...

    Dakika 25...

    Lee karakterini canlandıran, sinemanın yıldızı yükselen değerlerinden Timothée Chalamet'in de oyuncu kadrosuna dahil olacak olduğu, Amerika'nın eyaletler arasında aşılarak boydan boya geçildiği bu "kanlı yol hikayesi"nin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; müziklerinin de kulaklarının pasını silerken, ilgiyle izleyecek olduklarından da tamamen emin olduğumuz,106 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top