Hesabım
    The Prom
    Ortalama puan
    3,2
    5 Puanlama
    The Prom hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.884 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    12 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Matthew Sklar ile birlikte yazdıkları aynı isimli Broadway müzikalinden (2018) uyarlayarak Chad Beguelin ile Bob Martin’in yazdıkları “The Prom”, yönetmen koltuğunda Ryan Murphy’nin oturduğu müzikal bir komedi…

    İşin daha en başındayken, “homofobik” ön yargılara sahip bir kültürel altyapıdan gelenler ile müzikallerden pek hazzetmeyenlerin, bu filmden uzak durmalarını önerelim…

    Zira filmde, David Klotz ve Matthew Sklar’ın özgün müzikleri eşliğinde karanlık çağlardan kalma bu anlayış ve tutuma ilişkin son derece çarpıcı eleştiriler yapılmış…

    Şimdi gelin isterseniz, Academy Ödülleri töreninde hiç beklenmedik bir sürprize de imza atabileceğini düşündüğümüz bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım…

    Film ABD’ni en muhafazakâr orta batı eyaletlerinden Indiana’daki Edgewater adındaki küçük bir kasabada bulunan James Madison Lisesindeki “Okul Aile Birliği Kurulu” toplantısında, Bayan Greene’nin (Kerry Washington) başkanlık yaptığı bir oylama sahnesi ile başlar…

    Ki bu oylamanın konusu:

    Önümüzdeki günlerde okulun spor salonunda düzenlenecek olan “balonun iptal edilmesine” ilişkindir ve karar fire verilmeksizin oybirliği ile kabul edilir de…

    Neden mi gerek duyulmuştur böylesi bir oylamaya?

    Çünkü öğrencilerden, “lezbiyen” kimliğini gizleme ihtiyacı duymayan Emma Nolan’ın da (Jo Ellen Pellman), bu baloya eşiyle beraber katılacağını açıklamış olmasıdır…

    Kasaba okulunda bu tür gelişmeler yaşanırken, Broadway’deki “Eleanor” müzikalinin prömiyer gecesinde ise başrollerdeki karı koca Roosvelt’leri canlandıran Dee Dee Allen (Meryl Streep) ile Barry Glickman’ın (James Corden) yer aldıkları cephede durum bambaşkadır…

    Gösteri bitmiş ve artık basındaki yorumlar beklenmeye başlanmıştır…

    İlk değerlendirme de New Jersey eyaletinin Newark şehrinde yayınlanan günlük yerel gazete “The Star – Ledger” dan gelir:

    “On numara” …

    Ve tabii bu olumlu eleştiri üzerine, “The New York Times” gibi dev yayın organlarının yazacaklarının ne olacağı bilinmeden, çok erken bir kutlama faslına geçilir…

    Ne yazık ki, “narsistik” kişilik sergilemeleriyle ünlü olan ve o yüzden de sahne dünyasındaki çevrelerde pek sevilmeyen Dee Dee ile Barry’nin kendilerinden geçtikleri neşeli ortama kötü haber, çok da gecikilmeden pimi çekilmiş bir el bombası gibi düşecektir…

    Menajerleri Sheldon’ın (Kevin Chamberlin) cep telefonundan okuduğu yorumda NYT ikiliyi, yerden yere vurmaktadır…

    Şoka giren Dee Dee ve Barry soluğu, işsiz kaldığı için barmenlik yapan dizi film oyuncusu Trent Oliver’ın (Andrew Rannells) barında alır ve demlenirler…

    Bir süre sonra kendilerine, bir başka işsiz sinema sanatçısı Angie Dickinson’da (Nicole Kidman) eklenir…

    İçine düştükleri bu durumdan çıkış için çözüm ararlarken Barry’nin aklına bir “PR çalışması” olarak aktivist olmak fikri gelirken konuyu da twitter’da bizzat Angie bulur:

    “Zavallı Emma’ya yapılan cinsel tercih saldırısı ve ötekileştirme” …

    Hele de Emma’nın okuldaki tek destekçisi olan Müdür Tom Hawkins’in (Keegan-Michael Key) medyadaki konuşmalarını da duyunca, kendilerine Sheldon’ın da katılacağı dörtlü bölgeye intikal etme kararı almakta hiç gecikmezler…

    Bizimkiler otobüsle yola koyulmuşken, okulda bu kez Müdür Tom’un yönettiği bir başka toplantı yapılmaktadır…

    Kendisine sorulduğunda balonun düzenleyicisi olan öğrenci konseyinden Bayan Greene’nin kızı Alyssa (Ariana DeBose), annesinin aksine Emma’yı desteklediğini söyler…

    Tam tartışmalar iyice alevlenmişken bu toplantıyı, Dee Dee, Barry, Angie, Trent ve Sheldan’dan oluşan Broadway yolcuları basar…

    Elbette mücadele bununla sınırlı kalmayacak ve daha da hızlanarak devam edecektir…

    Ta ki, savcının da verdiği destek ile balo yeniden organize edilene kadar…

    Nihayetinde “pes edilerek”, baloya karar verilir de…

    Fakat sadece kasaba halkı değil kendi ebeveynleri tarafından da terk edilmiş olan Emma ile destekçilerini, gerçekten de “iç acıtarak yürek yakan” önemli bir sürpriz beklemekte olup filmin geri kalan bölümü de, bu yapılan haksızlıklara karşı verilen bir yanıt niteliğindedir…

    Bitirmeden yorumumuzu:

    1. Edgewater kasabasındaki üç yıldızlı otele girişte, Dee Dee ile Barry’nin narsistik tavırlarının tavan yaptığı sahneleri…

    2. Barry’nin içinde bulunduğu durumunu…

    3. Nicole Kidman aracılığı ile bugüne kadar çekilmiş en muhteşem müzikallerden olan “Cabaret” (1972) ve “All That Jazz” (1979) filmlerinin yönetmeni Bob Fosse’ye yapılan saygı duruşunu…

    4. Finaldeki LGBT’nin sembolü olan “gökkuşağı” renkli giriş kapısını…

    Kaçırmayın diyoruz…

    Elbette bunca usta oyuncu arasında, henüz ilk sinema filminde oynayan Jo Ellen Pellman’ın sıra dışı performansını atlamak da olmazdı…

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top