Hesabım
    Malasaña 32
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Malasaña 32 hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.886 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    4 Ekim 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosu, Ramón Campos, Gema R. Neira, David Orea ve Salvador S. Molina tarafından yazılan “Malasaña 32 / 32 Malasana Street ”, yönetmen koltuğunda İspanyol sinemacı Albert Pintó’nun oturduğu bir “korku – gerilim” filmi…

    Eğer vakti zamanında, bir Polanski klasiği olan “Rosemary's Baby” (1968) ile senarist ve yapımcıları arasında Spielberg’ün de bulunduğu “Poltergeist” i (1982) ve hatta Amityville hikâyelerini de severek izlediyseniz, emin olun bu filmi de beğeneceksiniz…

    Her ne kadar biri New York diğeri de Madrid’de çekilmiş olsalar da, Rosemary ve Guy Woodhouse ikilisinin yaşadıkları apartmanı anımsatan bir mekânda meydana gelen, korkunun “paranormal” alt kategorisindeki “haunted house / hayaletli ev” benzeri olaylar filme damgasını vururken, özellikle finale doğru bu olayların, Polanski’nin filminden esintiler taşıdığını da göreceksiniz…

    1970’li yıllarda Madrid’in oldukça popüler bölgelerinden biri olan Malasaña’nın, (küçük bir kasabadan göçerek) 32. Sokağındaki bir apartmanın, (ipotekle satın aldıkları) 3. Katına taşınan altı kişilik emekçi bir aile için her şey:

    “Güllük gülistanlık” bir tarzda olmasa da, en azından normal başlamış ve öyle de devam etmekteyken, bir süre sonra kendi kendine açılan TV, kafasına göre takılan plak çalar ve dikiş makinesi ile evin ayarı git gide bozulan aydınlatma sistemi sayesinde, birden bire içinden çıkılmaz bir “karabasana” dönüşecektir…

    Ancak bütün bunlar, hız kesmeyen bir “korku sağanağı” biçiminde sunulmuyor filmde…

    Albert Pintó, o işi yedire yedire yapmış…

    Yani evdeki altı kişiyi, aynı anda kafa sıyırttıran bir anaforun içine sokmamış… Hiç değilse bir süre, ev halkının bir kısmının (ve elbette izleyicinin) sakin kalmasını sağlamış…

    Ama gizemini sonuna kadar koruyan filmde, yeri geldiğinde de el bombasının pimini çekmekte de hiç tereddüt etmemiş…

    Oldukça düşük bir bütçeyle, Frank Montasell ve Lucas Peire’nin müzikleri eşliğinde “kapalı” ve “karanlık” mekânlarda çekilen film için yaratılan boğucu atmosferin yeterince tatminkâr olduğunu söyleyebiliriz…

    Filmin oyuncu kadrosu içinde benzeri bir değerlendirme de bulunabiliriz…

    Dolayısıyla bu film için olumsuz bir fikir beyan etmenin haksızlık olacağını belirterek, yorumumuza son noktayı koyabiliriz…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

    Sinema sanatına yaraşır; “emek ve bilgi verilerek” yazılmış bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 15 Haziran 2020 günü saat 02.03’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top