Senaryosunu (yani aslında hikayesini)...
Muzaffer Arslan ile Burhan Bolan...
Diyaloglarını da, devrin tanıdık isimlerinden Bülent Oran kaleme alırlarken...
Yönetmen koltuğunda da Ertem Göreç'in oturmak da olduğu "Bana Derler Fosforlu"; romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
"Yeşilçam" sinemasının, orta karar yapımlarından biri durumundaki bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Kış soğuğunun dondurucu ayazında...
Yokluktan, sobası dahi yanmayan buz gibi bir odada...
Aç ve susuz yatmak da olan Ayşe (Muhterem Nur) inleyerek seslendiği...
Mutfak da bulaşık yıkayan Zehra teyzeyi (Talia Salti) yanına çağırırken...
***
Çömlek bir testiye doldurarak dışardan getirip, annesinin bardağına doldurduğu, içecek su ile kızı küçük Fosforlu (Nihal Kaplangı)...
Ve talihsizliğine bir kez daha yenilerek...
Yine bir iş bulamadan eve dönen kocası Hüseyin'de (Aydın Tezel)...
Boynu bükük bir biçim de çıkıp gelir...
***
Ardından da...
Karısı ile kızının...
Aç bilaç durumdaki hallerini görerek, ziyadesiyle hüzünlenen Hüseyin...
Neredeyse kar yağmak üzere olan, insanın içini titreten bir İstanbul akşamında...
Sırtındaki palto ile ceketini, bir eskiciye (Asım Nipton) satarak...
Onlara, mahalle bakkalından yiyecek alıp götürmeyi düşünür...
***
Tabii eğer...
Dışarıya çıkar çıkmaz...
Tahsil ettiği 100 TL'yi, kendisini bıçaklayarak öldüren iki gaspçıya (Süheyl Eğriboz, Kudret Karadağ) kaptırmamış olsaydı...
***
Derken...
Zaten hasta olan Ayşe'de hayata gözlerini yumunca...
Bir başına kalan Fosforlu'da...
Meyhaneler de çiçek satarak ayak da durmaya çalışırken...
Klarnetçi Zurna Kazım (Münir Özkul) ile tanışır...
***
Ve böylelikle de...
Bu iki çıplak...
Bir baba ile kızı olarak bir araya gelip...
***
Uzun yıllar boyunca...
Sokaklarda ve eğlence mekanlarında şarkı söyleyerek...
Nafakalarını çıkartma çabası içine girerler...
***
Çok geçmez...
Büyüyen Fosforlu (Türkan Şoray) ve Zurna Kazım'a...
Kimi kimsesi olmayan darbukacı Hüdaverdi (Zafer Karataş) ile eşeği Abdullah'ta katılırlarken...
***
Bizler de...
Yolu ileride, görme engelli sokak çalgıcısı Ömer adıyla...
Fosforlu ile kesişecek olan sahnelerin ünlü sanatçısı...
Kemal Aşkın (Engin Çağlar) ve onun...
Bir başka erkekle (Önder Somer) dost hayatı sürdüren alkolik karısı Neriman (Mine Soley) ile de müşerref oluruz...
***
Ki...
Söz konusu bu Kemal Aşkın...
Ankara turnesi için İstanbul'dan...
Kendi kullandığı otomobille, tek başına yola koyulurken...
***
Acıyarak yolda durup yanına alacağı, bir otostopçunun saldırısına maruz kalıp...
Darp edilerek, dağın başında terkedilecek...
Ve otomobili de, onu çalan otostopçu tarafından takla attırılarak devrilip...
Sürücüsü de tanınmayacak şekilde yanarak yaşamını yitirince...
***
Basında...
"Kıymetli ses yıldızı Kemal Aşkın, feci bir trafik kazasında öldü..."
Haberleri yapılacak...
***
Halbuki o sadece...
Görme yeteneği ile beraber hafızasını kaybetmiş...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalarız...
Dakika 28...
***
O dönemdeki siyah-beyaz Türk filmlerinde görülen, ters köşe sürprizlerin damgasını vurmaya devam edeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; çekildiği yıl itibarıyla, kadrosundaki oyuncularla...
Adeta bir yıldızlar resmi geçidine dönüşen, 65 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,