Wild Indian eleştirileri

Kendisi de Ojibweli bir Amerikan yerlisi olan Lyle Mitchell Corbine Jr.'ın, senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çekmek gayesiyle yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Wild Indian"; gerilim dozu gittikçe artan, psikolojik bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 30 Ocak 2021 tarihindeki dünya prömiyeri...

Sundance Film Festivali'nde yapılırken, prodüksiyon süreci boyunca da; kurucusunun Robert Redford olduğu, gelir amacı gütmeyen Sundance Enstitüsü'nce desteklenen bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Film...

"Bir zamanlar, Ojibweli bir adam varmış...

'Buradayım... Biz, son kalanlarız... Uzun bir yoldan geldik... Anne... Anne... Anne...' diye de söylenen bu adam...

Biraz rahatsızmış ve amaçsızca Batı'ya gidiyormuş..."

Şeklindeki bir girişle başlar...

***

Ve...

Elbette böylelikle biz de...

Bir kısım Amerikan yerlisinin, içinde yol aldıkları zor yaşam koşullarını da bahane etmek suretiyle; kendi köklerinden koparak...

Beyaz adamın dünyasına entegre olma prosesinin anlatılacağı, bir öyküyle baş başa kalacağımızı anlamış oluruz...

***

Derken...

Dalgın dalgın...

Sigarasını tüttüren genç Ojibweli Makwa Gi-Zheg'i (Phoenix Wilson)...

1988 yılındaki haliyle Wisconsin, Milwaukee'deki bir kasabada görürüz...

***

Ki aynı Makwa'nın...

Otobüse binip birlikte okula gideceği...

En yakın arkadaşı ve kuzeni de olan genç Theodore "Ted-O"da (Julian Gopal)...

Aniden çıkıp gelir...

***

Vardıklarında da...

Aslında bir rahip olan öğretmeni Peder Daniels (Scott Haze)...

Karşısına oturttuğu...

Suratının her bir yanı çürükler içindeki, okulun çalışkan öğrencilerinden Makwa'ya...


"Düştüğünü sanmıyorum... Bence kavga da etmedin..." der demez...


"Ailen çalışıyor mu? ve Sık sık alkol alırlar mı?" sorularını da yönelttiğinde...

***

Koşarken düştüğü konusundaki ısrarını sürdüren Makwa'dan sadece...

Babasının tamirci olduğu bilgisini alabilecektir...

***

Halbuki...

Kimber (Marissa Woolf) adındaki, oğluna yapılanların hiçbirisini umursamayan annesiyle takılan...

Ve...

Geçtim kendisine fiziksel taciz uygulamayı...

***

Ayık dolanmamayı neredeyse alışkanlık haline getirmiş olan babası Darren (Elisha Pratt)...

Dört bir yanını, boş bira şişeleriyle doldurduğu evde dahi istememektedir zavallı Makwa'yı...

***

Üstelik...

Ne yazık ki...

Okulda da durum, çok da farklı değildir...

Ve orada da...

Kendisinden büyük öğrencilerin tacizine uğramaktadır...

***

Evden kovulan Makwa'nın tek teselli kaynağı ise...

Dostu Ted-O'nun kendisine, silahla nişan alıp ateş etmeyi öğretmesidir...

***

İşte tam da bu bağlamda...

Peder Daniels, İnciller'den yaptığı alıntılarla...

Dersinde işlediği konuda, benzeri bir mevzuya değinirken...


"Kabil kendinden bir parçayı kurban etti ama Tanrı'ya layık değildi... Ve huzurdan reddedildi...

Gereksiz acı çekmekle kalmamış, masumlara da işkence etmişti...

Tanrı neden Kabil'in değil de Habil'in kurbanından daha hoşnut olmuştu?" der...


Ardından da öğrencilerine...


"Bilen var mı?" sorusunu sorsa da...


***

Hiç beklemeksizin sözlerini...


"Çünkü Tanrı'nın gözünde; işkence gören bir ruh, değersiz bir kurbandır...

Bu, yeryüzüne acıyı Habil'in getirdiği anlamına gelmez... Değerli bir kurban verirken bile, acı çekmek insanın doğasındadır...

Ancak küskünlük ve sorumluluğu üstlenmedeki isteksizlik, gereksiz bir acının çekilmesine sebep olacaktır... Ve bir veba gibi yeryüzüne dağılıp, cehennemi getirecektir...

Bu, kızgınlığın yeryüzüne nasıl getirildiğinin öyküsüdür...

Arkasından gelen hikayenin 'Tufan' olması da tesadüf değildir..."


Biçiminde de sürdürürken...

***

Makwa'nın gözü...

Okuldaki beyaz Amerikalı kızlardan Alyse'in (Lauren Newsham) üzerindedir...

Ve...

Alyse ile birlikte takılan James Wolf'a da (Colton Knaus) nefretle bakmaktadır...

***

Çok geçmez...

Dört bir yanından kuşatılmış olduğu düşüncesine kapılan Makwa...

Ted-O'ya...

Yaşamakta oldukları kasabayı terk etme ve Batı'ya açılma önerisinde bulunur...

***

Fakat...

Kafasına koyduğu bu nihai ereğini gerçekleştirmeden önce...

Zaten gıcık kapmakta olduğu James'i, Ted-O'nun babasına ait silahla vurarak öldüren Makwa...

James'in cansız bedenini...

Korkutarak mecbur bıraktığı Ted-O'nun yardımıyla...

Ormandaki ücra bir köşeye gömer de...

***

Bu artık...

Makwa ile Ted-O arasındaki, sonsuza dek korunması gereken...

En önemli sırlardan birisidir...

***

- 2019, Kaliforniya -

James'i öldürdüğü merminin kovanını yanından asla ayırmayan...

Ve...

Bir yandan işyerindeki terfiinin haberini duymayı beklerken...

Diğer yandan da...

Boş zamanlarını, golf oynayarak değerlendirebilecek kadar ekonomik durumunun yerinde olmasına ilaveten...

Artık Michael Peterson adını da kullanan Makwa (Michael Greyeyes)...

***

Kendisine, erkek evlat Francis'i (Kaleo Francisco) doğurmuş...

Hali hazırda...

İkinci çocuklarına da hamile olan Greta (Kate Bosworth) isimli beyaz bir Amerikalı kadın ile de evlenmiştir...

***

Uyuşturucu bulundurmak, darp ve silahlı saldırı ile şartlı tahliye ihlali suçları yüzünden toplam 10 yıl hapis cezasına çarptırılmış olan erişkin Ted-O'ya (Chaske Spencer) gelince...

Tahliye edilir edilmez...

Kız kardeşi Cammy (Lisa Cromarty) ile beş yaşındaki yeğeni Daniel'in (Tres Garcia) yanına yerleşecek...

***

Sonrasında da...

Karın tokluğuna para kazanabileceği, bir işi bulabilme ve kendilerinden farklılaşarak ötekileştiği için öfke duyduğu Makwa ile de...

Yıllar öncesindeki, çocukluk günlerindeki anıları aracılığıyla...

Birdenbire ortadan yok olarak kayıplara karışan James'in annesi Lisa Wolf'ü de (Sheri Foster) devreye sokarak, hesaplaşma çabası içine girecektir...

Dakika 40...

***

Tehlike çanlarının, Makwa için çalmaya başlayacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Michael Greyeyes'in göz dolduran performansının dikkatlerden kaçmayacağı, 50 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,