Kötü film değil ama eleştirilecek tek yönü Frank Ozun pasif yönetmenliği.Filmin öyle bir havası var ki sanki yönetmen oyunculara kafanıza göre oynayın demiş gibi.Bu zamana kadar hep komedi filmi çekmiş bir yönetmene De Nirolu bir suç filmi çektirmek de herkesin aklına gelmez hani.Ama De Niro-Norton faktörü ve sürpriz finaliyle vasatın üstüne çıkmayı başarıyor.
Filmin kadrosuna baktığınız zaman ilk etapta bir teslimiyet sözkonusu zaten filme. Üç kuşağın üç büyük oyuncusunu aynı filmde görmek bir izleyici olarak her zaman elde edebileceğiniz bir şans değil. Ama aynı durum filmin yapımcısı ve yönetmeni içinde geçerli. Bence bu şansı ne yapımcı nede yönetmen iyi değerlendirememiş. Böylesi üç oyuncuyu böylesine bir filmde harcamış olmaları bence yazık. Filme kötü demiyorum ama elinize böyle üç oyuncu geçirebiliyorsanız o şansı daha iyi kullanmanız gerekir. Film bence vasatın biraz üzerinde, zaman zaman (özellikle sonlarda) biraz heyecanlı ama daha çok ağır ve durağan. Bu filmden Robert De Niro, Edward Norton ve Marlon Brando’yu çıkardığınızı düşünün ve onların yerlerine sıradan oyuncular koyun. Eminimki filmin hiçbir cazibesi kalmayacak. Buda demek oluyorki bu filmi sadece oyuncularının hatırına izleyebilirsiniz. Vede benim gibi soygun filmlerini seviyorsanız buda bir diğer artı.
Edward Norton ve Robert De Niro harika bir performans sergilemiş Tamam sonu güzel ders verir nitelikte bitti ama hem bir tık daha bir yere bağlanabilir de Acemi Hırsızım Parmaklıklar Ardında olduğu gösterilebilir teslimat sahnesi çekilebilir di
Sıradan bir senaryosu olan bir soygun filmiydi. Başrollerde üç büyük oyuncu vardı ama bu filmin iyi olmasını sağlamadı. Bir filmde oyunculuklar iyi olabilir ama senaryo vasat ise iyi bir film ortaya çıkmaz. Sürükleyiciliği az olan bir film izledim. Son sahnelerde bir heyecan verici sahneler oldu o kadar. Nick adlı soyguncu bir baş işletiyordur. Aynı zamanda Max ile ortaklığı vardır. Bu adam ile soygun işleri yapıyordur. Bu yaptıkları soygun işlerinden birini anlatıyor film. Max, Nick'e dönemin Fransa Kraliçesinin asasını çalmasını söyler. Nick bunu hemen kabul etmez çünki artık bu işlerden bıkmıştır. Sevgilisiyle evlenip mutlu bir hayat sürmek istiyordur. Max'in ısrarıyla Nick görevi kabul eder. Max'in Nick'e yardım için verdiği Jack ile birlikte plan yaparlar. Zorlu uğraşlardan sonra asayı ele geçirir Nick. Jack, Nick'ten asayı ister, vermezse kendisini vuracağını söyler. Nick asa benzeri bir şey verir ama bu Jack'in istediği olan gerçek asa değildir. Sonradan Jack bunun farkına varır. Nick de asayı alıp uzaklara gider. Asayı Max'e sunmaz. Sevgilisiyle bir yolculuğa çıkar ve film sonlanır. Filmin hikayesi kabaca bu şekildeydi. Klasikleşmiş bir senaryonun üstüne konulan fazla bir şey yoktu. Sadece son sahnedeki Nick'in Jack'i kandırması klasikliği aşan bir sahneydi. Oyunculuklar başarılıydı. Üstat Marlon Brando'yu uzun zaman sonra bu filmde izlemiş oldum. Filme verdiğim puan= 6,8
Filmde Robert De Niro bi yana Edwart Norton’un muhtesem oyunculugu seyirciyi büyülüyor.Film içinde pek sasirilmamasina ragmen Frank Oz Son dakikalarda numarasini yapiyor.0yi seyirler....
Ben birazdaha aksiyonu fazla hareketli filmleri severim filme direkt sıkıcı diyemem ama planlama kısmı çok titizlikle işlensede aksiyonu daha fazla tutulabilirmiş diye düşünüyorum sonunun ters köşe olmasını sevdim
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.