Senaryosunu da...
Filmin yürütücü yapımcıları arasında da yer alan Stephen King'in bir kısa hikayesinden (2020) uyarlayarak kaleme alan Mike Flanagan'ın...
Hem yönetmen...
Hem de post-prodüksiyondaki editör koltuğunda oturmakta olduğu "The Life of Chuck"; bizleri yıllardır alıştırdığı, tarzının dışındaki...
Gizemini sonuna kadar koruyan, fantastik bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Korku filmlerinin, Netflix platformunda yayınlanan TV dizileri de dahil tüm projelerini...
Yine bu mecrada, itinayla yorumlayarak sizlerle paylaştığımız, yeni nesil usta sinemacılarından Flanagan...
Aynen Alfred Hitchcock misali, kendisi de bir sahnede şöyle bir arzı endam eylerken, karısı Kate Siegel ile oğlu Cody Flanagan'a da roller verdiği, bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
- Üçüncü Perde: Teşekkürler Chuck -
Ortaokul öğretmeni Marty Anderson (Chiwetel Ejiofor)...
Sınıfında, kendilerine Carl Sagan'dan söz ettiği öğrencileriyle beraber ders işlemekteyken...
Birden ortalık da...
Kaliforniya'da, 9,1 büyüklüğündeki...
Ziyadesiyle yıkıcı bir depremin olduğu haberleri yayılırken...
***
Öte yandan da, bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen internet kesintileri sayesinde de...
Yaklaşık 8 aylık bir süredir, internet sitelerinin darmadağınık bir hal alması da...
Gündeme oturmuş...
***
Ama...
Yine de yaşananlar, sadece bunlarla da sınırlı kalmazken...
Dünyanın dört bir yanından gelen...
Yangınlar, su baskınları ve salgınlar biçimindeki felaket haberleri de artık...
Alışıldık olmaya başlamıştır...
***
Fakat...
Asıl önemli husus...
İnternetin tamamen yol olup gitmesinden önceki günlerden birinde...
İş çıkışı, otomobiliyle eve giderken Marty'nin...
Yol kenarındaki Midwest Trust Bank'ın binasının üzerine yerleştirilmiş...
"Charles Krantz (Tom Hiddleston), 39 Muhteşem Yıl! Teşekkürler Chuck!"
Yazılı, bir reklam panosunu görmesidir...
***
Bu arada...
Marty'nin...
Artan intihar olayları nedeniyle...
Son haftalarda kendini, daha çok bir cenaze görevlisi gibi hisseden eski karısı Felicia Gordon'ın da (Karen Gillan)...
Şehir Hastanesi'nde hemşire olarak çalıştığını öğreniyoruz...
***
Ki...
Charles Krantz'e ilişkin, ne olduğunu kavrayamadığı bu reklamı...
Radyoda işiten Felicia...
Aynı günün akşamı Marty'i telefonla arayarak onunla...
Carl Sagan'ın evrene ilişkin teorileri bağlamında...
Uzun uzun konuşurlar...
***
Neyse...
Ertesi sabah Marty, okula doğru yola koyulmak amacıyla evinden çıktığın da...
Tesadüfen karşılaştığı komşusu Gus (Matthew Lillard) kendisini, yolda oluşan bir obruğun sebep olduğu trafik yoğunluğu hakkında uyarırken...
***
Önündeki sokaktan geçerken durduğu...
Midwest Trust Bank çalışanı Andrea'dan (Saidah Arrika Ekulona), gerçek kimliğini öğrenemediği Charles Krantz'a dair...
Neredeyse her yerde zuhur eden reklam...
***
Bu defa da...
Bir uçak aracılığıyla...
Gökyüzüne nakşedilmek de...
***
Günün ilerleyen saatlerinden itibaren de...
Telefon şebekeleri de devre dışı kalmak da...
***
Ve...
Bir sonraki günün sabahında da...
Felicia'nın ziyaretine...
Araç kullanılması mümkün olmadığı için herkesin yaptığı şekilde yürüyerek giden Marty...
Bir bank da oturmuş, etrafı süzer bir vaziyet de rastladığı Yarborough Cenaze Evi'nin işletmecisi Sam (Carl Lumbly) ile, tatlı tatlı sohbet ederek yürürler...
***
Ve nihayetinde de Marty...
Felicia'nın evinin de bulunduğu Harvest Acres'a vardığında...
Tuhaflıklar, daha da belirgin bir hale bürünmek de...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalarız...
Dakika 36...
***
Nick Offerman'ın anlatımı ve Newton Biraderlerin müzikleri eşliğinde...
"Sonsuza Dek Sokak Çalgıcıları" ve "Kalabalıkları İçimde Barındırıyorum" adlı geçmişe doğru ilerleyen iki perdeyi daha bünyesinde barındıran farklı yapıdaki kurgusuyla, filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; çocukluklarını, Cody Flanagan ile Benjamin Pajak'ın, gençliğini de Jacob Tremblay'in canlandırdığı Charles "Chuck" Krantz'ı daha da yakından tanıyarak...
Öyküsünü gözlemleyecekleri, 75 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,