Plaza eleştirileri

Senaryosunu da kaleme almasına ilaveten ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çekmekte olan Anıl Gelberi'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Plaza”; "atanamayan öğretmen" ve pek çok filmde de sıklıkla "tiye" alınarak incelendiği "sosyal medya" olgularının, "kara mizah (dark comedy)" bir dille anlatıldığı...

Absürt bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle ve sadece de dokuz günlük bir süre içerisinde apar topar bir biçimde çekilerek; Emre karakterini başarıyla canlandıran ve aslında bir Makine Mühendisi olan Onur Berk Arslanoğlu'na, Adana Altın Koza Film Festivali’nde "En İyi Erkek Oyuncu" Ödülü'nü de kazandıran bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Atanamayan bir coğrafya öğretmeni olan Emre...

Memleketi Tokat'tan İstanbul'a gelerek çalışmaya başladığı özel güvenlik şirketince verildiği banka şubesinde; sert görünümlü olmaması nedeniyle, müşteri tarafınca başarılı olamayacağı düşünüldüğü için bir başkasıyla değiştirilmiş...

Ve...

Şimdi de kendisi, rahat edeceği söylenilen yeni iş yerine götürülmektedir...

***

Vardıklarında da...

Güvenlik şirketinin operasyon yetkilisinin verdiği bilgiye göre...

Emre'nin, sabah 08:00 akşam 20:00 saatleri arasındaki 12 saat süreyle görev yapacağı yer; henüz asansörleri dahi faaliyette olmayan, natamam vaziyetteki 27 katlı...

Bomboş bir plazadır...

***

Bunca eksikliğine rağmen...

En azından...

Binanın içindeki tuvaletler ile kocaman bir hazır kahve makinası...

Tıkır tıkır çalışır vaziyettedir...

***

Neyse...

İşe başlayalı bir hafta olmuş olan Emre kendini, altı aydır çalışıyor gibi hissetmektedir...

Fayanslar ile çatıdaki boya lekelerini saymasının yanı sıra beş tane de kitap okumuş olmasına karşın; ilk hafta onun için, bir türlü geçmek bilmemiş...

***

Böyle olunca da...

Emre, bir günlük tutmaya karar vermiştir...

***

Derken...

Sırtındaki çantayla katları yürüyerek çıkmayı da alışkanlık haline getiren Emre...

Böylelikle...

Spora da başlamış olur...

***

Yoksa...

Bütün bir gün boyunca, resepsiyondaki koltukta pinekleyecek olması halinde; iyice bozulmuş olan ruh yapısına ek olarak, fiziksel halinin de fena olacağını düşünmektedir...

***

Öğlen yemeklerini, yakınlardaki bir restoranda yiyen Emre; akşam yemeği faslını da, evindeki TV'de film ("Anayurt Oteli" - 1987) izlerken hallederken...

KPSS sınavlarına hazırlanıp hazırlanmadığını sormak için arayan annesiyle, telefonda sohbet de etmektedir...

***

Vaziyet...

Emre açısından, ilk günlere oranla...

Daha katlanılır bir hal almış olmasına rağmen; kendisinden önceki güvenlik görevlisini de, çay içmeye davet ederek kısaca bir konuşup...

Plaza deneyimleri hakkında bilgi alır...

***

Onun, Emre'ye olan en önemli önerisi...

İşe başlarken, belirtilen yasağa da aldırmadan...

Yanında plazaya bilgisayar getirerek...

Sohbet odaları, sosyal medya, gazeteler ve Youtube'da takılması biçiminde olur...

Zira...

Aksine bir ahvalde, tek başına 12 saat geçirdiği binanın içinde; kafayı yemesi neredeyse kaçınılmaz bir hal alacaktır...

***

Bu arada Emre...

Telefon ile aradığı Tokat'taki eski kız arkadaşının, bir başkasıyla nişanlanmakta olduğunu da öğrenir...

***

Çok geçmez...

Kendisini, bir pavyona götürecek olan askerlik arkadaşı Ferhat'ta (Adnan Devran) çıkıp gelir...

Ki...

Aynı Ferhat ile onun kız arkadaşı Dilara gecenin, sabaha yaklaşılmış olan kısmını; Emre'nin evinde tamamlayacaklardır...

Hem de...

Zil zurna sarhoş bir durumda...

***

Bu arada Emre...

Sohbet odalarından birinde, gamzem90 takma isimli...

İstanbul dışında yaşayan ve torpil ayarlayabilirse devlet memurluğu yapmayı...

Eğer olmazsa da, kendine bir kuaför dükkanı açarak çalıştırmayı planlayan Rahime (Deniz Altan) ile...

Önce mesajlaşma, ardından da görüntülü olarak takılmaya başlar...

***

Başlar başlamasına da...

Birden Ferhat tekrardan ortaya çıkarak Emre'den, dans hocası arkadaşı Faruk Beyin yurtdışındaki bir yarışmaya katılacak olan dört kızdan oluşan ekibine; dans çalışmalarını yürütmeleri amacıyla...

Haftada üç gün, günde iki saatliğine...

Plazadaki katlardan birisini kiralamasını önerir...

***

Elbette...

Kendisine ek gelir anlamına da gelecek olan, cüz'i miktardaki ücreti karşılığında...

Dakika 32...

Emre'nin sırılsıklam aşık olarak evlenmeyi de teklif edeceği Rahime ile Ferhat'ın plaza da kat kiralama teklifinin tetikleyeceği olayların damgasını vuracağı, filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; "toy bir Anadolu delikanlısı" olan Emre'nin...

Bir "gayya kuyusu" olan İstanbul'da başına gelecekleri, hayretler içinde izleyecekleri 50 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Yeter ki, anlamsız bir biçimde...

Mevcut bütçe olanakları sebebiyle, tamamlanmasının bile bir mucize olduğunu kabul etmemiz gereken bu filme ilişkin olarak; negatif bir enerji yaymaya çabalayan birilerinin, birbirlerini kopyalıyor tarzdaki...

Tamamen bir "hayal satma sanatı" olan sinemanın, uzağından dahi geçemeyecek düzeydeki olumsuz eleştiri ve düşük puanlarına saplanıp kalmış olmayın...

Keyifli seyirler,