Hesabım
    Elmalar
    Ortalama puan
    3,1
    1 Puanlama
    Elmalar hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.884 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Mart 2023 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, Stavros Raptis ile birlikte kaleme almasının yanı sıra ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çekmekte olan Christos Nikou'nun yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Apples / Mila / Μήλα"; fantastik bir "dramedy (drama - comedy)" olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, yutttaşı Yorgos Lanthimos'un "Dogtooth / Kynodontas"ı (2009) ile Richard Linklater'ın "Before Midnight"ın da (2013) da yönetmen yardımcılığı yaparak sinemada iyice pişen Nikou'nun; oldukça düşük bir bütçeyle çektiği her halinden belli olan bu "vizyoner" filmine biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Kafasını evindeki kapının pervazına ritmik olarak peşpeşe vurmasından, canının bir şeylere sıkkın olduğunu anladığımız Aris (Aris Servetalis); radyodaki, "Nöroloji Hastanesi Bellek Kayıpları Departmanı'ndan 'Yeni Kimlik' programına dair bir anonsumuz var... Program, hafıza kaybı yaşayanların; yeni bir hayata başlamasına yardım ediyor ve iki hastanede daha uygulanıyor..." şeklindeki devlet duyurusundan sonra, yaklaşmakta olan akşamın serinliğinde kendini sokağa atıverir...

    ***

    Aris'in, bugünün veya yakın gelecekteki bir dünyanın değil de; cep telefonları ile sosyal medyanın henüz mevcut olmadıkları ve insanlar arasındaki iletişimin (ister istemez filme verilen adıyla Amerikalı teknoloji devi 'Apple' ile değil de) analog cihazlarla sağlandığı sokakta ilk karşılaştığı manzara; kendisine havanın soğukluğunu unutturacak kadar sıcak davranan komşusunun köpeği Malou'yu saymazsak şöyledir:

    Otomobilinden inen bir kadın; aracını kapısı açık ve yola çapraz bir biçimde park ederek kaldırımın kenarına oturmuş olan bir adama, "Affedersiniz... Aracınızı yoldan çekebilir misiniz?" diye seslenirken...

    Son derece rahat olan adam, "Araba benim değil..." diyebilmektedir...

    Halbuki aynı kadın, biraz önce aracının içinden çıkarken görmüştür o adamı ve şimdi de; bir ambulans çağırmak üzere, yakınlardaki bir telefon kulübesine doğru hareketlenmiştir...

    Zira...

    Ani bellek yitimine neden olan beklenmedik bir salgının tüm dünyayı etkisi altına aldığı bir ortamda, filmin başındaki radyo anonsundan da anlaşıldığı şekilde; Atina'nın da bu salgından, kendi payına düşeni almış olacağı apaçık ortadadır...

    ***

    Uğradığı bir çiçekçiden bir demet çiçek alan Aris, bir şehiriçi yolcu otobüsüne biner ve uyuyakaldığı için de son durağa kadar gider...

    Son durakta, otobüsün şoförünce uyandırılan Aris; ne inmesi gerektiği durağı ne de gitmek istediği yeri anımsayamamaktadır...

    Aynen adını da hatırlayamadığı gibi...

    Elbette bu durumda...

    Otobüsün şoförü de, Aris'i hastaneye götürecek ambulansı arayacaktır...

    ***

    Üzerinden, herhangi bir kimlik çıkmayan ve hastane kıyafeti de giydirilerek, dosyasına konulmak gayesiyle fotoğrafı çekilmiş olan Aris artık; hastane kayıtlarına göre 14842'dir sadece...

    ***

    Neyse...

    Aralarındaki konuşmadan...

    Aris'in, kendisiyle aynı hastane odasını paylaştığı arkadaşının da; gittiği bir futbol maçındaki atılan gol sonrasında, herkesin "gol!" diye bağırdığı bir esnada hastalandığını...

    Ve...

    Hastalığın temel belirtisinin de, aniden peydahlanan şiddetli bir baş ağrısı olduğunu öğreniyoruz...

    ***

    Sabah vizitesinde, ziyaretine gelen üç doktorun (Kimon Fioretos, Costas Xikominos, Anna Kalaitzidou) tetkik sonuçlarına göre; aynen diğer hastalarda olduğu şekilde, arayıp soranı da bulunmadığı için "kimliği meçhul" olarak tanımlanan Aris'in kafasında da, fiziki bir darbe veya yaralanma izi bulunmamaktadır...

    Ama bütün hastalar gibi, tedavisi bilinmeyen bir hafıza kaybı sorunu yaşamaktadır...

    Şimdilik tedaviye, amobarbital iğneler ve hafıza testleriyle devam edilecektir...

    ***

    Ancak ne testler ne de yapılan iğnelerin, hiçbir faydası dokunmamakta ve o yüzden de; hastaların mevcut durumlarında, olumlu bir değişikliğe de rastlanılamamaktadır...

    Bu arada Aris'in...

    Aile üyelerinin, ilgi gösterek kendisini bulmuş oldukları "şanslı" oda arkadaşı, hastaneden ayrılmıştır...

    ***

    Fakat...

    Günler akıp gitmesine rağmen, bu durumdayken kimsenin kendisine iş vermeyi kabul etmeyeceği gibi kimliksiz olduğu için tek başına seyahat de edemeyecek olan "talihsiz" Aris'i; ne arayan ne de soran bir yakını bulunmamaktadır...

    Tabii ki onların da; hafıza kaybı yaşıyor olmaları, muhtemel olasılıklar arasındadır...

    İşte tam da bu noktada...

    İtinayla soyduğu elmaları yemeyi takıntı haline getiren Aris'in, sahipsiz hastaların sorumluluğunu üstlenmiş direktörlerinden biri de olan kadın doktoru (Anna Kalaitzidou) devreye girerek ona; "Yaşamayı Öğrenelim" adı da verilen "Yeni Kimlik" programına dahil olmasını önerir...

    Evet...

    Böylelikle hafızasını geri kazanamayacak belki ama yeni bir hayata başlayıp, yepyeni deneyimler ile anılar da edinebilecektir...

    Yoksa...

    Uzunca bir süre bu hastaneye çakılıp kalması, neredeyse kaçınılmazdır...

    Programın öteki direktörünün (Argyris Bakirtzis) onayı ile de, kendisine bir zarf içinde bir miktar nakit para da verilen Aris; doktoru tarafından, kendisi için kiralanan dayalı döşeli bir apartman dairesine yerleştirilir...

    Öyle ki...

    Evin gardırobu da, Aris'e uygun kıyafetlerle doldurulmuştur...

    ***

    Bundan böyle yapılması gereken tek şey...

    Kendisine bir Polaroid kamera ile bir kaset çalar da teslim edilen Aris'in; kaset çalar aracılığıyla programın talimatlarını dinleyip halka açık yerlere çıkarak, yaptıklarının fotoğraflarını çekmek suretiyle bir fotoğraf albümü oluşturmasıdır...

    ***

    Derken...

    Evde geçirdiği ilk gecenin sabahında Aris; kendisine verilen Polaroid fotoğraf makinasını da boynuna takarak, cıvıl cıvıl insan kaynayan Atina meydanlarına akar...

    Dakika 25...

    Anna (Sofia Georgovassili) karakterinin de Aris'in hayatına eklemleneceği 1.33:1 / 4:3 en boy formatındaki, yıllar öncesinde kalan kamera teknikleriyle çekilen filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; (Sovyetler Birliği'nin 1991'deki çözülüşü sonrasında, Amerikalı siyaset bilimci Francis Fukuyama'nın 1992'de yayınladığı "The End of History and the Last Man / Tarihin Sonu ve Son İnsan" da ortaya koyduğu 'sınıfsal şuursuzluğa' varacak derecedeki 'saçmalığın') "hafızasızlık" ve "kimliksizlik" kavramlarının sorgulanılmaya devam edileceği, 66 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top