Hesabım
    Madres
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Madres hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.892 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    5 Mayıs 2023 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, kimi kendini bilmez neo - Nazi beyazlar marifetiyle Amerika'daki Latin kökenli göçmenlerin tabi tutulduğu, gerçekte yaşanmış "ırkçılık" uygulamalarından esinlenilerek Mario Miscione ile Marcella Ochoa'nın yazıp yönetmen koltuğunda da, ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi olarak Ryan Zaragoza'nın oturduğu "Madres / Anneler", antolojik korku - gerilim hikayelerinden oluşan "Welcome to the Blumhouse / Blumhouse'a Hoş Geldiniz" serisinin yedinci filmi olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz; yapımcılığını, "Blumhouse Television" logosu altında Jason Blum'ın, 8 Ekim 2021 tarihindeki Türkiye dahil tüm dünyadaki dağıtımını ise, Amazon Studios'ın üstlendiği, (Jason Blum'ın yıllardır aşina olduğumuz tarzı gereği) oldukça düşük bir bütçe ile çekildiğinden asla tereddüt duymadığımız, Amerika'da yaşayan Latin kökenli insanların doğurganlıklarının azaltılmaya çalışılmasının ana tema olarak ele alındığı bu filme biraz daha yakından bakalım...

    Görmekte olduğu kabus gibi bir rüyadan uyanan Diana (Ariana Guerra), kamyoneti kullanan Meksika asıllı kocası Beto (Tenoch Huerta) ile beraber, 1977 yılında kuruluşunun 100. yılını kutlayan "Golden Valley / Altın Vadi" kasabasındaki yeni işinin patronu olan Bay Quill'in kendilerine lojman olarak tahsis ettiği evlerine doğru ilerlemektedirler...

    Ancak vardıklarında gördükleri manzara pek de iç açıcı değildir...

    Zira gerek evin ve gerekse de evdeki mevcut eşyaların durumu, kendilerinden öncekilerce hoyratça kullanıldıklarını göstermektedir...

    Olsun...

    Yeni bir başlangıç yaparak, her şeyi zamanla yoluna koyacaklarını düşünen çift, kasabanın içindeki Anita'nın (Elpidia Carrillo) dükkanına uğrar ve doğacak çocukları için yatak baktıktan sonra da bir "istavroz / haç" alarak dükkandan ayrılırlar...

    Ayrılırlarken de Diana'nın karnındaki bebek dahil kendileri için dua eden Anita, "Bu kasaba yaşamak için harika bir yer olabilir" der...

    Ki, bu cümlede doğrudan "yerdir" net vurgulaması yerine, kullanılan "yer olabilir" şeklindeki her anlama gelebilecek esnek kelimeleri, özellikle de Diana'nın aklını bayağı bir karıştırır...

    Gecenin zifiri karanlığında Diana'nın gördüğü ama Beto'nun elindeki gaz lambasıyla çıkıp aramasına rağmen bulamadığı evlerinin etrafında dolanan karaltıyı hiç saymıyoruz bile...

    Derken...

    Ertesi sabah Bay Quill'in çiftliğinde, işçileri yönetmekle görevlendirilmiş olan Beto, ürünlerin dağıtımıyla ilgilenen ve o yüzden de mükemmel bir İngilizce ile konuşan Los Angeles doğumlu "bembeyaz Amerikalı" Thomas'ın (Joseph Garcia) yanı sıra birlikte çalışacağı Hector, Rafael Ernesto (René Menave) ve Rafael'in karısı Marisol (Evelyn Gonzalez) gibi Meksikalı işçiler ile de tanışır...

    Bu arada ablası Veronica (Jennifer Patino) ile yaptığı telefon görüşmesinde tam, Diana'nın gazetecilik eğitimi almış ve üstelik şu an bulundukları gibi sakin bir ortamda, kitap yazma hazırlığında da olan bir kadın olduğunu öğrenirken bizim Diana, "Sonra görüşürüz" diyerek telefonu birdenbire kapatıverir...

    Ve evlerinin müştemilatındaki eski eşya deposunda araştırma yapmaya başlar...

    Başlar başlamasına da, geçen birkaç dakikanın ardından görünmez bir el tarafından içeriye hapsedilir...

    Neyse Diana, bir şekilde de paçayı kurtarır...

    Dışarıya çıktığında, içinde bir hayvan gözü bulunan bir torbanın sarkmakta olduğunu fark ederek öfke ile karışık bir dehşete kapılır...

    Neyse...

    Günlerden bir gün Anita, elinde hamile kadınları koruduğunu söylediği bir kolye ile öylesine çat kapı dikiliverir Diana'nın evinin önünde...

    Fakat büyü gibi mistik değerlere asla inanmayan Diana, o kolyeyi almayı reddettiği gibi Anita'yı evine de almayarak, bir anlamda kapıyı suratına kapattığı aynı Anita'dan bir önceki kiracının adının Teresa (Vanessa Motta) olduğu bilgisini edinir...

    İçine son derece sağlam bir kurt düşmüş olan Diana, çalışma masasının üstündeki müzik kutusunun aynasında beliren bir görüntü sonrasında gözlerini doğum kliniğinde açar...

    Çünkü, sanki her yöne yatıp kalkabilen bir TV koltuğundaymışçasına normal mutfak sandalyesinde otururken kaykılmayı adet edinmiş olan Diana, dengesini kaybederek anında evinin zeminine çakılmıştır...

    Klinikte sabaha kadar Diana ile Dr. Bell (Robert Larriviere) ve Hemşire Carol (Kerry Cahill) ilgileneceklerdir...

    Ne yazık ki klinikte, nezaretçi yatağı bulunmadığı için Beto, Diana'yı tek başına bırakmak zorunda kalacak ve sabaha kadar uyumamak suretiyle mevcut tüm dağınıklığı derleyip toplamak üzere evlerine dönecektir...

    Yalnız aynı esnada Diana, inim inim inleyerek "La maldicion / Lanet" diye bağırmakta olan Ernesto'nun, yeterli seviyede İngilizce bilmeyen hamile karısı Marisol'un da aynı klinikte olduğunu tespit eder...

    Buna bir anlam veremeyen Diana, oldukça zorlu geçen gecenin sabahında taburcu olarak evine geri döner...

    Aralarında o meşhur müzik kutusunun da bulunduğu, evin eski kullanıcılarının bütün eşyaları bağış olarak dağıtılırken Diana, Teresa'nın tuttuğu notlara odaklanacaktır artık...

    Ulaştığı en önemli hususlar da, kurdeşen ve tarımda haşere ile mücadele de kullanılan kimyasal ilaçlardır...

    Dakika 43...

    Filmin, "Twilight Zone / Alaca Karanlık Kuşağı" lezzetindeki gizemler içeren, geride kalan sürprizlerle dolu 40 dakikalık devamı sizlerde...

    Korku - gerilim kategorisinin iflah olmaz severlerine bizden, keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top