En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
arsim
Takipçi
10 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
21 Nisan 2012 tarihinde eklendi
Filmin en dikkat çekici yanı Sean Penn' in oyunculuğu. Adeta döktürmüş adam. İzlediğimde oscarı almıştır herhalde dedim ama alamamış. Akademinin tutumu. Bu oyunculuk hakkında ''Tropic Thunder'' filminde de bir yorum var. Güzel bir bakış açısı. Filme gelirsek, engelli kişilerin sosyal hayattaki rolleri işleniyor. Ana karakterin yanında onun çevresinde bulunan diğer engelli kişilerle de bu sağlanmaya çalışılmış. Ama ana karakterin başarıya ulaşamaması izleyicide eksiklik oluşturabiliyor. Penn'in oyunculuğu için izlenebilir. (6.5)
Jessie Nellson'un ikinci sinema filmi olan ?I am Sam?, özellikle oyuncularıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Film, zihinsel engeli bulunan bir babanın evsiz bir kadından yaptığı çocuğuna bakmasını ve daha sonra büyüyen çocuğun devlet tarafından el konulması sonucu babasının kızını alabilmek için ortaya koyduğu azim dolu mücadelesini konu ediniyor.Filmin en önemli yanı oyuncu performansları. En zor ve başarılı performanslar içerinde bu oyunculuğuyla sıkça ismi anılacak olan Sean Penn'in göstermiş olduğu performans tek kelimeyle mükemmel... İzlediğim en iyi Sean Penn performansı. Akademinin sadece adaylık verip yetinmesi ise sadece şansızlık olarak tanımlanabilir. Dakota Fanning ise ileride ne kadar iyi bir oyuncu olacağını filmdeki oyunculuğuyla ispatlar gibi. Filmin bir diğer dikkat çekici performansı ise bu film öncesinde unutulmaya yüz tutmuş olan Michelle Pfeiffer'den geliyor. Bu oyunculuğuyla eski performanslarına taş çıkarıyor gibi... Ayrıca filmin sonlarına doğru sürpriz olarak Laura Dern'i görüyoruz ve iyi ki de görüyoruz, çünkü o da çok başarılı.Filmde, bu tarz filmlerde görmeye alışık olmadığımız cinste bir görüntü çalışması var. Kullanılan renkler, kamera açıları izleyiciyi hep canlı tutmak adına çok başarılı olmuş. Filmin hikayesi beklenenin üzerine gelişiyor ve sonuca ulaşıyor. Bu eksi bir yön gibi dursa da oyuncuların performansı ve son yarım saatte gelişen avukat ile Sam'in ilişkisi, yönetmenin acemiliğinden kaynaklanan bu eksiyi fazlasıyla düzeltiyor. Film baştan aşağı bir duygu seli. İzlenebilecek en duygusal filmler arasında yerini şimdiden sağlamlaştırdığı açık. Sam'in saf, kızına duyduğu sevgi, ailesi yüzünden farklı bir hayat yaşayan piyano çalan komşusu Annie, Sam'in kendisi gibi olan içlerinde ona ve Lucy'ye büyük sevgi duyan arkadaşları, iyi bir kariyeri ve sevgi hariç neredeyse istediği her şeye sahip olan bir avukat Rita, çocuk sahibi olamayan koruyucu anne Randy... Sanıyorum bunlar ?I am Sam'i özetlemeye yetiyor da artıyor bile. Filmin müzikleri de sahnelerle uyumlu ve filmi daha da duygusal kılıyor. Bu müziklerin birçoğu Beatles şarkılarının coverlarından oluşmakta ve Sam kızının adını ?Lucy in the sky with diamonds'tan esinlenerek koyuyordu.Sevgiyi çok uzaklarda aramanın yanlış olduğunu, sevginin insanın beyninde değil de kalbinde olduğunu bizlere defalarca öğretiyor. Son yılların en duygusal ve başarılı filmlerinden ?I am Sam?.
Bu film sayesinde en sevdiğim oyuncular arasında olan Sean Penn ve Michelle Pfeiffer’ı bir arada izleme şansı buldum. Film insanın duygularını zorluyor gerçekten. Hayat şartlarının değişmeye başladığı günümüzde ebeveynler için ders niteliğinde bir film. (7/10)
öyle abartılcak bir film değil.filmin temposu çok durağan.ben çok sıkıldım diyebilirim.yalmnızca özürlü babanın kızını annesine vermemek için giriştiği mücadeleyi anlatıyor.filmde bundan başka hiçnbir kurgu yok.sean penn rolünün hakkını vermiş.ama çok ta iyi bir film değil.benim için hayal kırıklığı oldu diyebilirim.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.