Tout le monde aime Jeanne eleştirileri

Senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra...

Ne yazık ki, şu ana kadar devamını getirememesine rağmen...

Övgüyle karşılayarak, adeta selam da durduğumuz ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Céline Devaux'nun yönetmen koltuğunda da oturmak olduğu "Tout le monde aime Jeanne"; "kara mizah (dark comedy)" tarzda kurgulanılmış, romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz...

21 Mayıs 2022 tarihindeki dünya prömiyeri, Cannes Film Festivali'nde gerçekleştirilen...

Tek kelimeyle kusursuz bulduğumuz, Fransa - Portekiz ortak yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Okyanuslardaki, tonlarca mikroplastik atığı çıkartarak bertaraf etmeyi...

Baş da yatırımcıları olmak üzere, alenen herkese taahhüt eden Nausicaa adlı bir cihazın mucidi olarak şöhretinin zirvesindeki Jeannette "Jeanne" Mayer (Blanche Gardin)...

***

Tam da bu bağlamda...

Bir basın mensubunca (Elé Asu), kendisine yönelik olarak yapılan "Yılın Kadını" iltifatının aksine...

İlk dakikalar da bizlere...

Bu, "Neden 'Yüzyılın Kadını' olmasın?" şeklinde düşünen, tipik bir narsist biçiminde görünerek vücut bulsa da...

***

Nausicaa'nın hedefi şaşırıp batmasıyla bu balon aniden patlar ve doğal bir tepkiyle de Jeanne, elde avuç da ne varsa yatırdığı icadını kurtarabilmek umuduyla...

Hiçbir tereddüt göstermeksizin kendini...

Sosyal medya da, alay konusu edilse de...

Okyanusun serin sularına bırakır...

***

Zira beklenmedik bu yıkım sonrasında...

Ciddi anlamdaki bir borç batağına saplandığı gibi ev kirasını dahi ödeyemeyen Jeanne...

Tam anlamıyla, bir iflasın eşiğine gelmiş haldedir artık...

***

İşte bu durumda...

Avukat Sonia Hami'nin (Samira Sedira) önerisi...

Kendisi ile kardeşi Simon Mayer'e (Maxence Tual), bir yıl önce ölen anneleri Claudia Mayer'den (Marthe Keller) miras kalan Portekiz'deki evi satması olur...

***

Ki önceleri...

Her ne kadar Jeanne bu fikre karşı, ziyadesiyle dirense de...

Borçları sebebiyle kardeşinin, hapse düşmesinden çekinen Simon nihayetinde...

Tüm yolculuk masraflarını karşılayıp, kredi kartını da kendisine emanet ettiği kız kardeşi Jeanne'ı...

Lizbon'a gidip, boşaltacağı evi satmaya ikna eder...

***

Ardından da...

Uçuş için havalimanına giden Jeanne orada...

Lizbon'daki Fransız Lisesi'ndeki, "Herkesin Jeanne'ı sevdiği" günlerden kalma...

***

Ama...

Kendisinin bir türlü hatırlayamadığı arkadaşı Jean (Laurent Lafitte) ile karşılaşır...

Ve onunla birlik de aynı uçağa biner...

***

Vardıklarında da Jeanne'ı Lizbon'daki havalimanın da...

Onu alıp, evine götürecek olan eski sevgililerinden Vitor (Nuno Lopes) beklemek de...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...

Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...

Burada noktalamaktayız...

Dakika 27...

***

Jean ile Vitor arasında...

Bir o yana, bir bu yana savrulan Jeanne'nın yaşayacaklarının damgasını vuracağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; bugüne kadar farkına varıp da, izlemedikleri için hayıflanacaklarını düşündüğümüz...

70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,