Senaryosunu, Alexis "Matz" Nolent'in yazdığı ve Luc Jacamon'un da resimlendirdiği on üç ayrı parçadan oluşan Fransızca asıllı çizgi roman serisinden (1998 - 2014) uyarlayarak Andrew Kevin Walker'ın kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da usta sinemacı David Fincher'ın oturmakta olduğu "The Killer"; "neo - noir" tarzdaki bir gizem ve gerilim atmosferinin hikayeye hakim olduğu, çarpıcı bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 3 Eylül 2023 tarihindeki dünya prömiyeri; 80. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde yapılan ve bir "Se7en" (1995) yahut da bir "Gone Girl" (2014) ayarında olmadığını...
En başından beri bildiğimiz, bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
- Birinci Bölüm: Paris / Hedef -
Kendi deyimiyle, "Hiçbir tanrıya, ülkeye ya da bayrağa hizmet etmeyen..." ve başarılı olmak gayesiyle "Plana bağlı kal... Öngörülü ol... Doğaçlama yapma... Kimseye güvenme... Kurbanınla empati kurma... Sadece parasını aldığın savaşı ver..." temel prensiplerinden ödün vermeyen...
O nedenle de, ücretini karşılayabilen herkese hizmet eden profesyonel bir suikastçı olan ve Archibald Bünker, Oscar Madison, Howard Cunningham, Reuben Kincaid, Lou Grant, Sam Malone, George Jefferson, Robert Hartley şeklindeki sahte isimler için düzenlenmiş pasaport, banka kartı ve sürücü ehliyetlerini kullanan soğukkanlı Katil'i canlandıran Michael Fassbender'ın başrol de olup, film boyunca da tek başına döktürerek...
Bir otelin karşısındaki binanın, uygun görüş açısına sahip; tadilat halindeki katlarından birisinde oturmuş...
Sürekli olarak yinelediği kendi iç hesaplaşmalarını yapmak suretiyle, vurması istenilen Hedef'i (Endre Hules) sabırla beklerken...
Bir yandan, telefonuna bağladığı kulaklığı aracılığıyla The Smiths'in seslendirdiği "Well I Wonder Meat Is Murder"ı (1985) dinlerlerken; diğer yandan da, sabah sporu işini de halledebilmektedir...
***
Neyse...
Dışarıya çıkarak...
Kahvaltı için McDonald's'tan 1 Euro (yani 30 TL değil 1 Fransız lirası karşılığında) hamburger satın alan Katil, kendisine bu görevi ayarlayan Avukat Edward Hodges (Charles Parnell) ile telefonda konuşurken...
Öldüreceği Hedef'i, tam beş gündür beklemekte olduğunu da öğreniriz...
***
Bu da demek oluyor ki...
Hedef'in, otele geliş gün ve saatine ilişkin olarak...
Somut bir bilgi...
Hali hazırda, kimsenin elinde mevcut değildir...
***
Yeniden odasına dönen Katil...
Bu sefer, cinayette kullanacağı...
Uzun namlulu ve dürbünlü, keskin nişancı silahını da hazır hale getirir...
***
Derken...
Katil'in uykusunu da almış olduğu bir esnada...
Kart bir zampara olan Hedef'te, yanındaki bir kadın (Monique Ganderton) ile beraber...
Nihayet çıkıp gelir...
***
Hedef ile söz konusu kadın...
Üstlerini değişip, içkilerini içip yavaş yavaş fingirdeşmeye başladıklarında da...
Nabız atışı, beklediği seviyeye düşen Katil...
Silahının tetiğine dokunur dokunmaz, Hedef yerine...
Kadını vurduğunu fark ederek, panikle toparlanarak...
Bulunduğu yeri terk edecek...
***
Ve...
Çağrı alan polisler, olay mahalline varırlarken...
Kendisi de, kapının önündeki motosikletine atlayarak gecenin karanlığına karışacak...
***
Ardından da...
Tüm suç kanıtlarını yok eder etmez...
Önce Miami'ye...
Oradan da, Dominik Cumhuriyeti'nin başkenti Santo Domingo'ya uçacaktır...
***
Ancak...
Katil, "Oldu bir kere..." diye yaşanan beceriksizliği geçiştirirken...
Bu başarısızlık sayesinde, milyarder iş insanı Müşterisi Bay Claybourne'e (Arliss Howard) karşı yeterince mahcup olan Avukat Hodges'ın canını...
Ziyadesiyle sıkmıştır...
***
- İkinci Bölüm: Dominik Cumhuriyeti / Saklanma Yeri -
Havalimanından çıkar çıkmaz...
Katil, önceden park etmiş olduğu otomobiline atladığında...
Burasının, onun daimi mekanı olduğunu anlıyoruz...
***
Anlıyoruz anlamasına da...
Evinin kapısına geldiğinde gördüğü sigara izmaritleri ve ayak izlerinden de...
Birilerinin de, bizzat kendisinin peşinde olduğunu anlayacaktır Katil...
***
Böyle olunca da...
Bahçe giriş kapısında park ettiği aracının torpido gözündeki silahı kaptığı gibi Katil...
Kapının üstünden atlamak suretiyle, aynı ayakkabı izinin bulunduğu evine doğru koşturacak...
Ve...
Vardığında da, evinin darmadağın bir hale getirilmiş olduğunu görecektir...
***
Fakat...
İşin daha da kötüsü, Katil'in birlikte yaşadığı genç kadın Magdala (Sophie Charlotte)...
O an için, kim tarafından yönlendirildiği bilinemeyen; birisi kadın diğeri de erkek olan iki suikastçı tarafından ağır yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır...
Dakika 38...
***
"New Orleans / Avukat", "Florida / Zalim (Sala Baker)", "New York / Uzman", "Chicago / Müşteri" ve "Sonsöz / Dominik Cumhuriyeti" adındaki...
Magdala'nın başına gelenlerden sorumlu olanlara, Katil'in tek tek hesap ödeteceği...
Sıradaki beş bölümü daha bünyesinde barındıran filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; "Uzman" karakterinin (Tilda Swinton) dile getireceği "Boz Ayı ve Avcı" anekdotunu da kesinlikle atlamamanızı önereceğimiz, 80 dakikalık bir kısım daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
Bırakın dil bilgisi kurallarını...
Okuduğunu dahi anlayamayan eğitimsiz kitlelerce, 25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış; "Ben de seyrettim ve maalesef, ne denildiğini bir türlü kavrayamasam da...
İşin içine dalarak yahut da, sizler için işin içine ..çarak bir şeyler karaladım" dedirten beş para etmez ergensi bir doğada olmayan, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,