Bird Box Barcelona eleştirileri

"Edindikleri bilimsel gerçeklikler sayesinde dinsel fanatizme gözlerini kapatmaya karar vermiş olanlar ile kendilerine anlatılan mitolojik masalları esas alarak açık tutan kitleler" arasındaki binlerce yıldır sürdürülmekte olan nefes kesici mücadelenin hikayesinin...

Zarif bir incelikle detaylandırıldığı senaryosunu da kaleme alan...

“Hogar / The Occupant” (2020) ile de yakından tanıdığımız...

Katalan sinemacı David ve Àlex Pastor “biraderlerin” yönetmen koltuğunda oturmakta oldukları "Bird Box: Barcelona"; yine bu mecrada kapsamlı bir yorumunu da paylaşmış olduğumuz "Bird Box" (2018) filmindeki ana konsepte uygun ancak kesinlikle ona hiç benzemeyen, sırf o nedenle de (kesinlikle hiçbirine katılma ihtimalimizin bulunmadığı profesyonel yorumcularca) kıyasıya eleştirilen doğaüstü bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini; Catalina Fernández, Jota Jota Ramos, Ricardo Rocca ve Cuco Usín'in üstlendikleri, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Kızı Anna'ya (Alejandra Howard), on birinci doğum günü hediyesi olarak bir çift paten veren Sebastián (Mario Casas); onunla birlikte...

Kendilerinden başka kimsenin bulunmadığından emin oldukları bir spor salonunda, gözleri açık bir biçimde kaymaktadırlar...

***

Duydukları bir ses sonrasında...

Endişeye kapılan Sebastián ile Anna, sessizce kaçarak oradan uzaklaşmaya çalışırlarken; çantalarındaki erzaka el koyacak olan, görme engelli üç kişinin saldırısına uğrarlar...

***

Kendisine kalsa...

Ve...

Söz konusu o üç kişiyi de haklayabilecek güçte olsa da Sebastián...

Anna tarafından durdurularak engellenir...

***

Ardından da...

Simsiyah camları bulunan gözlüklerini takmak suretiyle salondan çıkarlar...

***

Zira...

Avrupa ve Sibirya'ya kadar hızla yayılarak, toplu intihar vakalarına yol açan ve buna neyin sebep olduğu bilinmeyen bir durumla karşı karşıya kalınmıştır...

Şimdilik herkese...

Bulunduğu yerde saklanması önerilmektedir...

***

Resmi makamların verdikleri bilgiye göre...

Bu varlıklar hakkında bilinen tek şey, onlarla kurulan görsel temasın intihara yol açtığıdır...

***

O yüzden de...

Sokağa çıkan herkes, gözbağı veya camları hiçbir şeyi göremeyecek biçimde karartılmış gözlük takmalıdır...

***

Çünkü...

Bunlardan birini görürseniz, resmen .ıçtınız demektir...

Ve...

Ne olduğunu anlamadan...

Kendi kafanıza sıkmış oluverirsiniz...

***

Böyle olunca da geriye...

Şans dilemekten başka da bir şey kalmıyor...

***

Neyse...

Yiyecek aramak için harabeye dönmüş ve her yanını intihar etmiş insan cesetlerinin kaplamış olduğu Barselona şehrinin sokaklarında Anna ile beraber dolanmakta olan Sebastián; rastladıkları dört kişilik bir gruba...

Kendinin bir inşaat mühendisi olduğunu ve çalıştığı şirketin onları nerede depoladığını bildiği için jeneratör bulabileceğini...

Hatta...

Tek başına taşıyamayacak olduğu o jeneratörlerden birisini...

Kendilerinin de el atmaları halinde, saklandıkları yere götürebileceklerini söyler...

***

Ki bu...

Karanlık yerine aydınlık ve kış soğuğunda ısınmak anlamına da gelmekte olduğundan...

Sebastián, Marcial (Jorge Asin) liderliğindeki grubu ikna ederek "Walking Dead" dizinden de aşina olduğumuz...

İçinde doktorundan tamircisine, marangozundan aşçısına kadar her tür insanın barındığı; eskiden bir otobüs garajı olan, izolasyon altındaki bölgelerine girmeyi başarır...

***

İlk iş olarak da...

Aslında...

Bir diş hekimi olduğunu, diğerlerinden gizleyen...

Grubun doktoru Liliana (Michelle Jenner), üç kişinin saldırısı esnasında kaşı patlayan Sebastián'ın tedavisini gerçekleştirir...

***

Hep birlikte yenilen akşam yemeğini takiben...

Nöbet tutanlar haricindeki insanların tamamı, sığındıkları otobüslerin içinde uyurlarken...

***

Kendi koltuğundan kalkarak gizlice dışarıya süzülen Sebastián...

Liliana ile Marcial'ın tüm karşı koymalarına rağmen, dolaptan aldığı anahtar ile çalıştırdığı otobüsü; sadece kendisini yönlendiren kızı Anna ile bizzat kendisinin vakıf olduğu "ilahi" bir sırrı gerçekleştirmek amacıyla, ötekilerinin korku dolu bakışları arasında garajdan çıkartır...

***

Ama gruptakiler...

Sebastián'ın, uymakta kararlı olduğu göklerden gelen bu ilahi sırdan habersizdir...

Ve...

Üstelik de...

Telaşa kapılarak panikleyen Sebastián, otobüsü devirdiği için...

***

An itibarıyla...

Otobüstekilerin tamamı, gözleri dımdızlak bir vaziyette açık olarak...

Öylesine ortalıkta kalıvermişlerdir...

***

Devrilerek yan yatmış olan otobüsten ilk kendini dışarıya atanlar...

Henüz pek bir tepki vermeyen Sebastián ile otobüsün kırılan ön camının irice bir parçasıyla boğazını keserek intihar eden Marcial olur...

***

Hani zaten...

Otobüsten, Sebastián ile her iki gözü de kör olan Làzaro (Abdelatif Hwidar) dışında; kimsecikler de sağ olarak kurtulamayacaklardır...

Dakika 20...

Olayların başladığı dokuz ay öncesine gidilir gidilmez de...

Yeryüzünde vuku bulan...

Aynen depremler, yangınlar, seller, hortumlar, toprak kayması ve benzeri doğal felaketler gibi tüm doğaüstü gelişmelerin de tanrının planları arasında yer aldığına, o yüzden de yaşananları "tanrı ve melekleri aramızda geziniyorlar" diyerek...

***

İçinde bulundukları dönemi...

Peygamberlerin, mucizeleriyle geri döndükleri bir çağa benzeten ve o mucizeleri görebilmek için de "gözlerin açılması" gerektiğini ifade eden Peder Esteban (Leonardo Sbaraglia) karakteriyle onun takipçileri aracılığıyla...

Dinler ile onların yarattıkları inanç sistemlerine yönelik, sapasağlam analojik eleştirileri de içeren ve neyse ki Pastor biraderlerin bütün bunları...

Kesin...

Yoğun bir tehdit ve saldırıya maruz kalacaklarını önceden tahmin edebildikleri için...

Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerden herhangi birinde değil de Hristiyan Katolik dini inancın yoğunlukta olduğu Barselona atmosferinde anlattıkları filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; peş peşe gelecek beklenmedik sürprizleri de bünyesinde barındıran, 90 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Keyifli seyirler,

Saçmalık, berbat ile ilgili ne kadar kötü ifade varsa filmle alakası olmayan bu film hepsini hak ediyor. Zaman kaybı!...