Paradise City eleştirileri

Senaryosunu da, Edward Drake ve Corey Large ile beraber kaleme alan Chuck Russell'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Paradise City"; gerilim dozu giderek artan bir aksiyon olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz...

"Pulp Fiction"dan (1994) sonra...

Bruce Willis ile John Travolta'yı yeniden bir araya getiren...

Turistik Hawaii tanıtım reklamı niteliğindeki bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

- Hanna Kıyısı, Maui Adası (Hawaii) -


Polise teslim edeceği elindeki tutukluyla...

Eski dostu Robbie Cole'e (Stephen Dorff) güvenmesini belirttiği...

Oğlu Ryan'e (Blake Jenner) telefon açan ödül avcısı Ian Swann (Bruce Willis)...

Hiç beklemediği bir biçimde...

Aniden çıkıp gelen silahlı bir grup tarafından vurularak...

Okyanusun serin sularına gönderilir...

***

Derken...

Elindeki dürbünle...

Sahilde oturmuş içkisini yudumlar durumdaki...

Ian'ın ödül avcısı ortağı Robbie'nin...

Bar işletmecisi Nikki'nin (Kate Katzman) yanına yaklaşması vesilesiyle...

Otomobil kaçakçısı genç Koa Kahale'nin (Laird Akeo) peşinde olduğunu öğreniriz...

***

Ama Robbie...

"Karma Dövüş Sanatları'ndan (Ultimate Fighting Championship / UFC)" gelecek yetenek avcılarının önünde dövüşmesi için...

Kendine bir şans verilmesini isteyen Koa'yı...

Hocası Manu'nun da (Victor González) ricası üzerine...

Hemen göz altına alıp...

Götürüp polise teslim edip...

Kafasına konulan ödülün yüzde onunu da alma işini...

Üzerine bahis de oynayacağı...

Müsabakanın sonrasına erteler...

***

Fakat...

Dövüşü kazanan Koa...

Robbie aracılığıyla...

Polis memuru Savannah'a (Praya Lundberg) teslim olmak yerine...

Koşarak kaçmaya kalkıştığında...

***

Adayı...

Robbie ve Savannah'ı bulup...

Onlara babası hakkında sorular yöneltmek gayesiyle ziyaret etmiş olan Ryan sayesinde enselenir...

***

Ki...

Babasının peşindeki Ryan'e...

Maui'deki Adli Tıp Kurumu'na uğradığında da...

Kendisini parçalayan köpek balıkları nedeniyle...

Neredeyse tanınmaz hale gelmiş durumdaki babasının cesedi ile...

Aralarında kimliğinin de bulunduğu...

Bazı özel eşyaları da teslim edilir...

***

Bunun nihayetinde de...

Alınacak ödülü...

Yarı yarıya bölüşme hususunda anlaşan Ryan ile Robbie...

Ian'ın katillerinin ardından gitmek konusunda da mütabık kalırlar...

***

Üstelik de...

Uyuşturucu kaçakçısı milyarder Arlene Buckley (John Travolta)...

Adayı terk etmesi için Ryan'i...

Son bir kez uyarmış...

Ve kafasına bir torba geçirilen Robbie'de...

Ortalıktan kaybolmuşken...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...

Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...

Burada noktalayacağız...

Dakika 32...

***

Aksiyonun hız kesmeden devam edeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe pek çok sürprizi de bünyesinde barındıran, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,