The Munsters eleştirileri

Senaryosunu da...

Vakti zamanında, o dönemin insanlarında, büyük bir ilgi uyandırmış durumdaki...

Norm Liebmann ile Ed Haas'ın geliştirdikleri aynı isimli, rağbet görmüş bir sitcom uygulamasından (1964-1966) uyarlayarak kaleme alan...

Nevi şahsına münhasır sinemacılardan Rob Zombie'nin, yönetmen koltuğunda da oturmakta olduğu "The Munsters"; genel çerçeve bağlamında...

Tamamıyla anlamsız, yeni nesil bir fantastik komedi olarak geliyor karşımıza...

***
Gelin isterseniz...

Hiçbir fedakarlıktan kaçınmamasının yanı sıra...

Sinemadaki kendi öyküsünde...

Fırsat buldukça, sonucuna da aldırmaksızın...

Aklına esen hemen her yöne zıplaması sebebiyle...

Olayın, hangi yöne evrileceğine de bir türlü karar verememiş vaziyetteki aynı Zombie'nin...

***

Yapımcılığını da üstlenerek, çekimlerini Budapeşte'de gerçekleştirdiği...

Özellikle de, makyaj uygulamaları bağlamında başarılı bulduğumuz...

Ziyadesiyle enteresan vasıflardaki bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Çılgın bilim insanı Dr. Henry Augustus Wolfgang (Richard Brake) ile onun kambur...

Ve...

Bizzat kendisi tarafından "beyinsiz" olarak nitelendirdiği asistanı Floop (Jorge Garcia)...

Zombi piyanist Franz Pennywhacker'ın (Dave Thompson) parmakları da dahil olmak üzere deneysel bir yaratıma vesile olmak amacıyla...

Mezarları soymaktadırlar...

***

Ki...

Derken...

Çok geçmeyecek...

Ve biz...

Gün boyunca yatmakta olduğu tabutunda uyanarak, ayağa kalkan vampir Kont (Daniel Roebuck) ile uşağı Igor'un da (Sylvester McCoy) mevzuya intikal edecekleri bu filmin ve filmde kullanılan esprilerin...

Bünyemize uygun olmadığını, anında fark ederek...

***

Hem de henüz...

Altıncı dakikasındayken...

İzlemeyi bırakırız...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş...

Üstelik de...

Tüm uyarılarımıza rağmen seyretmeye de devam edecek olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için...

Kendi anlatımımızı da...

Burada noktalarız...

***

Devamında ne olduğunu bilmediğimiz gibi...

Gerçekten merak da etmediğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; fazlasıyla gereksiz bulduğumuzu yinelemek de ısrarcı olduğumuz...

Ve en azından bizim açımızdan...

Zaman israfından öte, pek bir şey ifade etmediğini de belirteceğimiz...

103 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,