Hesabım
    The Feast
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    The Feast hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.898 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    5 Mayıs 2023 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Roger Williams'ın yazdığı ve ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Lee Haven Jones'un yönetmen koltuğunda oturduğu "Gwledd / The Feast"; siyasi güç ve doymak bilmez sermaye biriktirme iştahını temsil eden karakterler aracılığı ile doğaya karşı girişilen pervasız saldırıların, her yerinden kan damlayan bir korku şeklinde kurgulandığı, metaforlarla dolu farklı bir anlatım diline de sahip, fantastik bir filmi olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, Gal folklorundan esinlenilmesinin yanı sıra "kısık ateş" ilerleyen bir hikayeye de sahip olan ve büyükçe bir kısmı kapalı tek mekanda çekilen filmimize biraz daha yakından bakalım...

    Aslen Londra'da yaşayan bir Galli ailenin; avlanmaya da düşkün olan milletvekili babası Gwyn (Julian Lewis Jones) ile oğulları Guto (Steffan Cennydd) ve Gweirydd (Sion Alun Davies) dahil toplam yedi kişinin katılacağı akşamki davet için yiyeceklerin bir kısmını hazırlayıp servis edecek ve bulaşıkları da yıkayacak olan Cadi (Annes Elwy), babası rahatsızlanan kasabadaki Red Lion isimli barın işletmecisi ve aynı Cadi'nin patronu da olan Lynwen'in yerine geçici olarak bir günlüğüne, Galler kırsalındaki evin hanımı Glenda'nın yardımına gönderilmiştir...

    "Şatafat tutkunu" Glenda ile "taşralı" yardımcısı Cadi'nin ilk işleri de, Gwyn'in tuzağa düşürerek vurduğu bir çift tavşanın temizlenerek pişirilmesidir...

    Londra yerine dağın başındaki bu evde yaşamaya zorlanmak, bir uyuşturucu müptelası olan ve bu uyuşturucuya, Londra'nın ara sokaklarındaki rahatlıkla ulaşamayan Guto'yu fazlasıyla rahatsız etmektedir...

    Öyle ki; bir fırsatını bulsa, anında annesi ile babasını öldürebileceğini, henüz yeni tanıdığı Cadi'ye bile itiraf edebilmekte, hatta bu konu da yardımını bile isteyebilmektedir...

    Bu teklife olumlu veya olumsuz bir yanıt vermeyen Cadi, Guto ile beraber orman da, gerektiğinde uyuşturucu olarak da kullanılabilecek nitelikteki "ölümcül" mantarlardan toplar...

    Hem de kendilerini gizlice izleyen ve annesi ile babasını, yok edilmeleri imkansız vampirler olarak tanımlayan, "kendi bedenine saplantı derecesinde aşık" Gweirydd'ın şaşkın bakışları arasında...

    Elbette bütün bu son sahneler ile Guto ve Gweirydd biraderlerin söylemleri, senaryodaki şaşırtmadan çok da öte bir şey değildir...

    Olsun biz yine de, süslü laf kalabalıkları yapmak yerine meraklısına, sadece gerekli bilgiyi sunmayı hedefleyen "minimalist", daha doğrusu Japonların ünlü, tüketici için gereksiz olan her şeyi dışlayan "yalın üretim (lean production)" tarzındaki yorumumuza ilave edelim dedik...

    Bu arada bölgedeki arazilerin altında kalmış olan madenleri / mineralleri keşfederek çıkartma işini kendine meslek edinen ilk konuk Euros, Cadi'yi azarlarken şaşkınlığa uğrayarak elinden düşürüp kıracağı bir şişe, 2009 mahsulü üzümlerden üretilen "Vintage" şarabı ile beraber arzı endam eylemiştir...

    Derken...

    Bölgedeki çiftçi ailelerden Iori'nin karısı Mair'de (Lisa Palfrey) damlar...

    Ancak ne yazık ki, sofradaki yedinci kişi olması beklenen Iori, bu ziyafete katılamaz...

    Zira o traktörüyle, Glenda - Gwyn çiftinin evleri ile kasaba arasında yer alan yol üzerindeki göle düşmüş ve içinde kimin bulunduğunun bilinmediği bir aracın çıkartılması hususunda, mahalli polis güçlerine yardımcı olmaktadır...

    Ve en başından beri ve an itibarıyla olduğu gibi, "Pet Sematary" 1989 / 2019 filmlerindeki bazı sahneleri anımsatırcasına, bir türlü anlamlandıramadığımız bir şekilde Cadi, kontrol edemediği hatta kimselere, belli de etmediği garip ve bir o kadar sıra dışı da olan davranışlarını sürdürmeye devam ederken birden yemek faslına geçilir...

    Geçilir geçilmesine de...

    Gerçek mesleği tıp hekimliği olan Gweirydd sofrada, menüdeki özenle hazırlanan yemekleri değil de kendi özel diyetindeki çiğ etleri yemeye başlayınca isyan eden Guto, babası tarafından kovularak odasına gönderilir...

    Neyse...

    Masanın başındaki mevzu dönüp dolaşıp, paraya sıkışık oldukları bilinen Iori ile Mair'in çiftçilik yaptıkları toprakların altındaki madenlerin çıkartılması hususuna gelir dayanır...

    Aynen Kanadalı madencilerin, Kaz Dağlarına çökertilerek, siyanür ile altın aratılması gibi...

    Yani bir anlamda; Glenda, Gwyn ve Euros üçlüsünün, karı koca Mair ile Iori'yi kıskaca alarak ikna etmek amacıyla düzenlenen bu yemek davetinin ardındaki gerçek niyet de apaçık bir biçimde ortaya çıkmıştır...

    Dakika 60...

    Sosyoloji, ekonomi, felsefe ve güncel siyasetten bihaber sıradan sinema izleyicisine hitap etmesi asla mümkün olmayan filmin geriye kalanın da sizleri; kapitalizmin iğrençliklerinden bir kısmını gözler önüne seren ters köşelerle dolu, sürpriz bir finali de bünyesinde barındıran ve sinema da "gore" olarak isimlendirilen kan revan içindeki 33 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Yeter ki, mideniz biraz sağlam olsun...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top