Hesabım
    Sıradaki Şarkı
    Ortalama puan
    3,0
    4 Puanlama
    Sıradaki Şarkı hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.257 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    16 Eylül 2022 tarihinde eklendi
    Amazon yapımı güzel bir zamanda yolculuk filmiydi. Çok iyi olmasa da izlenebilir ve seyir zevki iyiydi. Ortalama.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.882 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    7 Eylül 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, filmin yapımcılarından Josh Boone'nın hikayesinden uyarlayarak James Bachelor ile birlikte yazan ve ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Greg Björkman'ın oturduğu “Press Play”; bilim - kurgu lezzetindeki bir romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, çekimleri Hawaii adalarından Oahu'da yapılırken; oldukça düşük olduğu her halinden belli olan bütçesine karşın kulakların pasını silen müzikleriyle de göz dolduran bu filme, biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Sahildeki bir köşeye yerleştirdiği tuvaline, yaklaşık beş saattir yağlıboya bir manzara tablosu çizmekte olan Laura'yı (Clara Rugaard) arkadaşı Chloe (Lyrica Okano); ikna etmek suretiyle götürdüğü "Lost & Found" adındaki, plak, CD ve kaset satılan butik bir dükkanda çalışmakta olan üvey kardeşi Harrison (Lewis Pullman) ile tanıştırır...

    Ve...

    Böylelikle de, aralarında bir yıldırım aşkı başlayan ikili; Japanese Breakfast'ın müzikal şovu akşamında, bir araya gelirler...

    Yani uzunca bir süredir çalışıp çabalayan Chloe nihayet; dostu Laura ile kardeşi Harrison'ı, baş göz ederek çifte kumrular haline getirmeyi başarmıştır...

    ***

    Ertesi gün...

    Harrison'ın kendisine, özel olarak doldurduğu bir "karışık kaseti" hediye edeceği esnada Laura, plakçı dükkanının yaşlı sahibi Cooper (Danny Glover) ile de tanışır...

    ***

    İşte böylesine mesut ve mutlu bir ortamdayken gelen bir telefonla Laura, başvuru da bulunduğu Walsh Sanat Mentorluğundaki göreve, kabul edildiği haberini alır...

    Ardından da...

    Kıyısına aktıkları ada da, her ikisini de ayakta şöyle bir sallayan "küçük bir deprem" vakası gerçekleşir...

    Ki, "her ne kadar ada için ufak olsa da, Laura ile Harrison'ın gelecekleri açısından büyük önem taşıyan bu sarsıntıyı"; aklınızın bir köşesine not etmenizi önereceğiz...

    Neden mi?

    Zira bizim anlatımı keseceğimiz dakikadan sonrasına, damgasını vuracak olan bir olay andır o...

    Ama şu saniyeye kadar ki en olumlu haber ise; bulduğu mentorluk işi yüzünde Laura'nın adadan ayrılarak, Harrison ile yaşamaya başladığı aşk hayatını noktalamasına gerek bulunmamasıdır...

    ***

    Derken...

    Laura ve Harrison arasındaki ilişki giderek derinleşirken gelen asıl bomba haber:

    Kendisi henüz on beş yaşındayken ölmüş olan babasının etkisiyle ressamlığa başlayan Laura'nın, Harrison'ın babası Bay Knott (Matt Walsh) ve üvey annesi Bayan Knott (Christina Chang) ile de buluşarak tanıştığı yemekte gelir...

    Şöyle ki, Laura'nın plakçı dükkanında çalışarak para kazandığını zannettiği sörf tutkunu Harrison; aslında Hawaii'den binlerce kilometre uzaklıktaki George Washington Üniversitesi'nde tıp eğitimine başlayacak ve bu nedenle de, yaşadıkları adadan ayrılmak zorunda kalacaktır...

    Elbette bu Laura'ya delicesine aşık olan Harrison'ın kendisinin değil bizzat babasının, Harrison için çizmiş olduğu bir kariyer planı çizgisidir...

    Halbuki Harrison'ın, Laura'yı bırakıp gitmeye hiç de niyeti yoktur...

    ***

    Fakat Laura ile geçirdiği, kendi doğum günü gecesinin sabahının erken saatlerinde, sörf yapmak amacıyla sahile inen Harrison; otomobilinden çıkıp tavandaki sörf tahtasını alarak tam da denize doğru uzanmaktayken, gelen bir başka aracın altında kalarak hayatını kaybeder...

    Başta Laura olmak üzere Harrison'ı tanıyan herkes çok üzgün olup, bu acının da yaratmış olduğu etkiyle Laura; Harrison'ın kendileri için hazırladığı karışık kaseti, plakçı dükkanındaki kaset raflarından birine bırakıverir...

    ***

    - Dört Yıl Sonra -

    Chloe'nin düğününe katılan Laura'ya, orada rastladığı Cooper, Harrison'ın kendileri için doldurduğu:

    "Boyish - Japanese Breakfast", "Something To Feel Good About - Will Joseph Cook", "Can I Call You Tonight - Dayglow", "Hold What You Can - Amy Stroup", "How Lucky Am I? - Ashley Jane", "It's Hard To Be Human - Kina Grannis" ve kim ne derse desin keşfedilmeyi bekleyen "Father John Misty"nin hastası da olduğumuz, 1980'li yıllardan günümüze kalan inanılmaz bir performans ile seslendirdiği "Do You Realize?" gibi muhteşem parçaları da bünyesinde ihtiva eden karışık kaseti, gerisin geriye iade edecektir...

    ***

    Eve dönerek yatağına uzandığında, Walkman'ine taktığı kaseti kulaklığı ile dinlemeye başladığında Laura birden kendini; Harrison ile beraber gittikleri, Japanese Breakfast konserindeki akşamda bulur...

    Evet...

    Kaset, Laura'ya zamanda; geriye doğru yolculuk yaptırmaktadır...

    ***

    Önce buna inanamayan Laura, Walkman'in çalma tuşuna bir kez daha bastığında; bu kez de kendini, Walsh Sanat Mentorluğuna dair kabul edilme telefonunu aldığı geçmişinde bulur...

    Tabii yine Harrison, capcanlı bir biçimde yanındadır...

    Tamam da, şimdi idrak etmekte olduğu bu zaman yolculuğu hikayesine Laura; Harrison'ı ne şekilde inandırarak, ölmesinin önüne geçebilecektir...

    Zira Laura'nın, elle tutulur somut bir kanıt göstermeksizin anlattıklarına; sevgilisi olmasına rağmen, doğal olarak Harrison'ı ikna etmesi pek de kolay olmayacaktır...

    Dakika 38...

    Geride sizleri; sıkılmadan izleyeceğini umduğumuz, 47 dakikalık sevgiyle akan bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top