Öldürdüğün Şeyler
Ortalama puan
3,5
9 Puanlama

1 Kullanıcı eleştirisi

5
0 Eleştiri
4
1 Eleştiri
3
0 Eleştiri
2
0 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
Sırala
En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
Turgay Buğdacıgil
Turgay Buğdacıgil

Takipçi 2.321 değerlendirmeler Takip Et!

4,0
24 Ekim 2025 tarihinde eklendi
Senaryosunu da kaleme alan İran asıllı Kanadalı sinemacı Alireza Khatami'nin yönetmen koltuğunda oturmak da olduğu "Öldürdüğün Şeyler / The Things You Kill"; gerilim dozunun giderek arttığı...

Hatta, bir yerden itibaren tavan da yaptığı...

Sıra dışı nitelikteki bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz...

24 Ocak 2025 tarihindeki dünya prömiyerinin Sundance Film Festivali'nde yapılmasının yanı sıra...

98. Academy Ödülleri'nin "En İyi Uluslararası Film" kategorisinde yarışmak üzere Kanada adına ön elemelere katılan...

Ve de ne yazık ki...

Özellikle de, cast direktörü İpek Efe'nin başarısının gözlerden kaçtığı da...

İzledikçe...

Kadrodaki oyuncuların performansları sayesinde, açıkça tespit edilen bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Sabah uyanır uyanmaz...

Bardağına, kendisinden önce hazır edilen kahveyi dolduran Ali (Ekin Koç)...

Çok erkenden uyanıp, çoktan kahvesini yudumlamak da olan balkondaki karısı Hazar'ın (Hazar Ergüçlü) yanına geçtiğinde...

***

Kendisine...

Kayınpederi, yani Ali'nin babası Hamit'i (Ercan Kesal) gördüğü...

Ve yorgun olduğu için, biraz uyumak amacıyla...

Evlerinin salonundaki duvarın dibine uzanırken onun kendisinden...

Işığı söndürmesini değil de "öldürmesini" istediği rüyasından söz etmeye başlarken...

***

Gazi Üniversitesi'nin İngilizce Bölümü'nde...

Yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalışıp...

İngilizce çeviri dersi veren ABD Edebiyat Fakültesi eğitimli Ali'de...

Kahvaltı sonrası yola koyulduğunda...

Yürümek de zorlanan annesi Sakine'yi (Güliz Şirinyan) evinde ziyaret eder...

***

Ve...

Evin, bakımsızlıktan dökülmek de olan tuvaletini tamir etmekten...

Annesini yıkamaya kadar...

Birikmiş hemen her işe de, el çabukluğuyla...

Oradan oraya koşturuverirken...

***

Derken...

Çıkıp gelen babası Hamit'le aralarının...

Pek de hoş olmadığını fark ederiz...

***

Bu arada...

Çocuk sahibi olmak isteyen...

Ama bunu bir türlü beceremeyen Ali ve Hazar çiftinden Ali'de...

O ana kadar, iki kez yapılan tıbbi tetkikler neticesinde...

Düşük sperm sayısı ve hareket azlığına rastlandığı bulgusu ortaya çıkmış...

***

Fakat daha da önemlisi...

Ali bu, kendi biyolojik kusuru nedeniyle çocuklarının olamayacağı gerçeğini...

Karısından gizlemeyi tercih etmiş...

***

Üstelik...

Verdiği İngilizce çeviri dersinin...

Üniversitedeki ekonomik tasarruf programı çerçevesinde...

Gelecek yıl açılmayacağını da öğrenmiş...

***

Ve...

Bütün bunlar da yetmemiş gibi...

Gecenin bir yarısı gelen telefonla...

Çok sevdiği annesinin ölüm haberini de almıştır...

***

Ardından da cenaze evinde...

Kız kardeşleri Nesrin (Selen Kurtaran) ile Meriem'in (İdil Engindeniz) gözleri önünde...

On dört yıl boyunca Amerika'da yaşayan Ali ile babası Hamit arasında...

Ciddi bir tartışma da çıkmıştır...

***

Neyse...

Boş zamanlarını, Ankara-Çankırı arasındaki bir vadide yer alan ve köpeği Demircan ile birlik de bahçesinde bitki de yetiştirdiği bir kır evinde değerlendiren Ali...

Öylesine çıkıp gelerek...

Bahçeyi adam edeceğini iddia eden Reza'yı (Erkan Rıza Köstendil)...

Oldukça düşük bir aylık ücretle...

Yardımcı eleman olarak işe alır...

***

Sonrasında da...

Bir mezarlık başı sohbeti esnasında...

Kız kardeşi Nesrin'den...

Babasının annesine yaptığı fiziki darp tacizlerine dair...

Ziyadesiyle olumsuz haberleri de işitir...

***

Ki, sadece bu bile...

Psikolojik dengesi tamamen bozulan Ali'de...

Annesini, bir başka kadınla ilişkisi olması gerekçesiyle, babasının öldürdüğüne ilişkin bir şüphenin oluşmasına sebep olacak...

***

Ancak...

Geleneksel üslubumuz gereği...

"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...

Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...

Burada noktalayacağız...

Dakika 34...

***

Zaman içinde...

Simbiyotik bir yaşam sürdüren iki varlık misali birbirlerine, yönetmenin adı Alireza'da da olduğu biçimde eklemlenen Ali ile Reza'nın, adeta nefret ettikleri "baba kişiliği" Hamit'e dönüşmeye başlayacakları filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; bizzat Khatami'nin kendisinin tabiriyle, aynen David Lynch filmlerinde olduğu şekilde...

Peşi peşine gelen, umulmadık tarzdaki ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran...

Ve onu...

Gerçekten de "şahane" olarak tanımlayabilmemize yol açan, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,
Daha Fazlasını Göster
  • En son Beyazperde eleştirileri
  • En İyi Filmler
  • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler