Senaryosunu, Robert Bresson'ın "Au Hasard Balthazar" (1966) isimli (Jean-Luc Godard'ın "90 dakikada dünya" olarak tanımladığı) "baş yapıtından" uyarlayarak Ewa Piaskowska ile beraber yazan ve ilk önemli çıkışını da "Le départ" (1967) ile yapmış olan usta sinemacı Jerzy Skolimowski'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “EO”; vakti zamanında Bresson'a esin kaynaklığı oluşturan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin de "Budala" sın da (1868 - 1869) benimseyerek ortaya koyduğu "alegorik" bir anlatım dili ve bakış açısıyla, dünyadaki çarpıklıkların gözler önüne serildiği "destansı" bir yol draması olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 19 Mayıs 2022 tarihindeki dünya prömiyerinin, "Jüri Ödülü"nü kazandığı Cannes Film Festivali'nde yapılmasının yanı sıra; "En İyi Uluslararası Uzun Metrajlı Film" kategorisindeki Academy Ödülü için Polonya adına yarışan ve Almanya'nın adayı "All Quiet on the Western Front"a kaybeden bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
(Ettore, Hola, Marietta, Mela, Rocco ve Tako adındaki altı farklı kır eşek tarafından canlandırılan) Eo ve Kasandra (Sandra Drzymalska), Polonya'daki bir gezici sirkte; birlikte gösteri yapmaktadırlar...
***
Sirkin sahibi Vasil Ziom (Tomasz Organek), Eo'ya koşum giydirip; arkasına bağladığı araba ile eşya taşıtmaya kalkışsa ve onu buna zorlasa da inat eden Eo, önce santim yerinden kıpırdamaz...
Hatta koşarak yetişen Kasandra'da, bu duruma itiraz eder...
Ancak çaresiz kalan Eo, arabadaki eşyalar ile Vasil'i; metal hurdalığına kadar taşımak zorunda kalacak ama bu onun, sirkteki son görevi olacaktır...
Zira...
Hayvan hakları aktivistlerinin (Delfina Wilkonska) önünde gösteri yaptıkları Vasil'in sirki, kendisine iflas ettiğinin tebligatını yapan bir avukat tarafından kapatılırken; el konulan havyanlar ile demirbaşları da, kamyonlara yüklenerek taşınmaktadır...
***
Böylelikle de...
Her ne kadar diğer hayvanların akıbetlerini bilmesek de, çalıştırılacak olan Eo'nun ilk durağı; şampiyon atların çayırlarında, özgürce koşturdukları bir at harası olacaktır...
Yani aslında, Eo açısından; çok da fazla bir şey değişmez...
Sadece, kendisine yakınlık gösteren Kasandra'dan ayrı düşmüş olur...
***
Çok geçmez...
Raflarında, şampiyon atların kupalarının bulunduğu bir dolaba çarparak deviren Eo bu kez; yemekten içmekten kesileceği, bir çiftliğe sevk edilir...
Eo'nun buradaki görevi, aynen diğer eşekler gibi...
Çocukları, özellikle de Down Sendromlu çocukları; ağaçlarının hoyratça yok edildiği bir ormanda, sırtına bindirerek gezdirmektir...
***
Bir gece, geç saatlerde Eo'nun ziyaretine...
Mateo'nun (Mateusz Kosciukiewicz) motosikletiyle getirdiği ve kendisine; "Sana bir sürprizim var... İyi ki doğdun Eo! Tüm hayallerin gerçek olsun... Mutlo ol... Havuçlu muffin, hatırladın mı? Tıpkı geçen yıl olduğu gibi... Severdin... Hatırladın değil mi?" diye seslenerek, cebinden çıkarttığı muffini vererek yediren Kasandra gelir...
***
Ama ayrılık, yine kaçınılmazdır...
Kasandra geldiği yere geri dönerken, çiftlik de konulduğu yerden atlayarak kaçan Eo'da; gecenin karanlığında çıktığı yolda, özgürce koşuşturmaya başlar...
Fakat...
Tam da, hızlıca gelmekte olan bir otomobilin altında kalacakken son anda canını kurtaran Eo; yolun kenarından, doğayı ve doğadaki vahşi yaşamı katletmeyi avcılık olarak adlandıran insanı keşfedeceği ormana sapar...
***
Gün ağardığında da...
Ormandan çıkan Eo'nun yolu bu defa da, bir pet shop'un vitrinindeki; içinde hapsedilmiş vaziyetteki tropikal balıkları gördüğünde, acı acı anıracağı bir akvaryumla kesişir...
Dakika 40...
Görüntü yönetmeni Michal Dymek'in kamerasıyla sergilediği performans ile Cannes dahil kendisine pek çok festival de ödül kazandıran Pawel Mykietyn'in, Skolimowski'nin kurgusuna eşlik eden müziklerinin damgalarını vurmaya devam edeceği filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; düşündürmeye devam edeceğini tahmin ettiğimiz, 48 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,