Hesabım
    Murat Gögebakan: Kalbim Yarali
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Murat Gögebakan: Kalbim Yarali

    Acıya vurgun şarkılar!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Murat Göğebakan: Kalbim Yaralı filmini izleyince birçok müzisyenin arka planında benzer hikayelerin yattığını görüyoruz, yoksul bir yaşam, sinirli ve müzik sevdasına şeytan gözüyle bakan ebeveynler, acılar, ölümler, pişmanlıklar ve en sonunda bir yerden yırtış hikayesi. Murat Göğebakan’ın fenomen olduğu yılları hatırlayanlar, onun feryat figan eden, acıyla bezeli ama tutkulu dizelerini de bilirler. Özellikle de Ben Sana Aşık Oldum ve Vurgunum bir şekilde herkesin hayatından geçmiştir. Birisinin hayatının bu denli derinliklerine inmek, tanıklık etmek gerçekten de ilginç bir deneyim oluyor.

    Filmin acılı bağrı ilk başlarda ortaya çıksa da, kendisini sonuna kadar tutan, idare eden bir anlatımla ilerliyor ama özellikle Murat Göğebakan’ın hasta olduğunu öğrendiğimiz hastane sürecinde birtakım tekrarlar fazlalık haline geliyor. Özellikle ikinci eşi Sema’nın tekinsiz halleri, hastane sürecinde sanatçıyı yalnız bırakması biraz tekrarlı bir biçimde karşımıza geliyor ve ‘yılın vefalı eşi’ ödülünün filmin arasına sıkıştırılmış bir ironi olduğunu güzel hissettiriyor.

    Filmin en iyi yanı elbette Murat Göğebakan’a hayat veren Burak Sevinç. Fiziki yanıyla, sesiyle sanatçıya elinden geldiğince benzemeye çalışmış ve nispeten başarılı olmuş da. Ama tabii filmde boyut eksikliği var, bir de karakter çözümlemeleri havada kalmış. Var olan süreci kronolojik bir akışla önümüze getiren film, en fazla hastalık sürecinde takılıyor ama mesela Sema’nın neden böyle davrandığının altını dolduramıyor, ya da ilk eş Senem’in tekrar dönüşünü anlamlandıramıyor.

    Filmden anladığımız bir şey varsa Murat Göğebakan’ın bir hayli sabırlı olduğu ve yaşadığı olayların çok sonrasında bir patlama yaşadığı. Bıçkın değil, efendi bir Anadolu genci. Ünlü olduktan sonra değişmiş gibi gözükse de özünü yansıtarak yaşadığı aşikar. Filmde para pul finanse edip, hayatını sürekli maddi olarak düzenlemeye çalışan bir adamdan çok bestelerini nasıl yaptığı, nasıl bir ruh haliyle parçalarını çıkardığı kısmıyla karşılaşmak daha değerli olurdu.

    Kanseri yendim, ihaneti yenemedim diyen Göğebakan’ın müziklerine 90’lar şarkılarına tutkusu olanlar mutlaka hakimdir, duygularının sahiciliğini dinlerken hissedersiniz. Film hayatını müzikle ifade etmeye çalışan bir adamın kendi ihanetlerine, yaşadığı ihanetlere ve hastalığına odaklı. Kısa bir hayatın acısı ve dayanışmasını izledik, en iyi dostunun küçükken yalnız bıraktığı oğlu olduğunu da gördük bu sayede…

    Film bir hayat hikayesi olduğu için belli bir çizgide akıyor, anlatımının da akıcı olduğunu söylemek mümkün ama eksileri ve artıları da var bunun yanında… Ama Murat Göğebakan sevenlerini her şekilde etkileyecektir.

    Banu Bozdemir

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top