Hesabım
    A Short Film About Love
    Ortalama puan
    4,1
    89 Puanlama
    A Short Film About Love hakkında görüşlerin ?

    19 Kullanıcı yorumları

    5
    4 Eleştiri
    4
    13 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    bluevelve
    bluevelve

    Takipçi 115 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    19 Nisan 2007 tarihinde eklendi
    Kieslowski’den Aşk Üzerine Bir ağıtHani vardır ya; rüzgarsız bir günde ağaçların yaprakları sessiz ve derin bir huşu içine dalarak sanki duran zamana eşlik etmek istercesine hareketsiz ve donuk kalırlar, sanki nefes alıp vermeyen bir gün gibi usulca huzurlu ama dingin bir surete bürünürler, işte kimi zaman bu dinginlik ve zamanın durup yelkovan ve akrebin hareketsiz kılındığı, duygunun içten içe taştığı ama sabitlenen bakışların ürkekliğinde kaybolmaya yüz tuttuğu ve acının, karşıdakinin duyduğu acıya ortak olmak için çekip bedene ve ruha sarmalandığı, her bir karesinden ve o karenin içinde hayatı yaşayan ya da yaşamaya çalışıp her defasında umutsuzluk ile umut arasında sıkışan insanların resmedildiği ve o resmettiği simalar ile bir anda bütünleşip nefes alıp veren bir dokuyu var eden eserler vardır ve bu eserler yalın, inceden işlenen, teni okşayan dokunuşlara eş ruhu okşayan duyguları yansıtır, işte kimi zaman Mavi olup içi acıya boğan, kimi zaman Beyaz olup beyaz gelinliğe mutluluk ile mutsuzluğun karışımı bir ifade katan, kimi zamansa Kırmızı olup sıcaklığınca donmuş duyguları çözdüren kişinin yani Krzysztof Kieslowski’nin kamerasından vücut bulan eserlerdir; yansıtırlar yalın ve bazen karşılıksız bir aşkı, saf ve temiz bir sevgiyi, sonu başlamayan ve sonu gelmeyen bir hikayeyi, bu yansıtışlardan biri ise hiç kuşkusuz; Krótki Film O Milosci( Aşk Üzerine Kısa Bir Film ) olarak belirmekte ve tüm sıcaklığını önümüze sermektedir.Polonyalı yönetmen Kieslowski imzalı bu 1988 yapımı film; aşk üzerine kısa ama aslında bir o kadar da uzun bir deneme olarak, aşkın karşılık beklenilmeden ve art niyet beslenilmeden yürekte belirmesinin ve beslendiği yüreğin kapalı kapılarının bir süre sonra acılarla örülü aşka dair yaralara merhem olup, ardına kadar açılmasının resmi niteliğindedir. Filmde var olan sevgi, sevgiyi duyan kalbin saflığı ve temizliği ile el sürülmemiş bir azizenin kutsallığına bürünmekte, kırılgan yapısı ile kanatılmaya ve kanamaya müsait bir dokuya bürünmektedir. O sevginin yüzeye aksettirildiği karşıda beliren sevilen kişi ise; sevenin sahip olduğu saflığın karşı bir duruşu ya da ifadesi biçimine büründürülmekte. Yaşamın yüreğinden çaldığı ile zamanın ruhundan çekip aldığı düşler, umutlar, aşka dair inançlar ve karşısına çıkacak olana besleyeceği güven, toza karışmaya yüz tutmuş ve ufalarak buharlaşmaya meyleder bir hal almıştır. işte bu savunmasızlık ve çaresizlik içinde debelenen sevginin beslendiği beden, sevgiyi besleyen bedene içinde sönmeye yüz tutmuş aşk ateşini yeniden diriltmek için sığınarak, gecelerinin dinmeye ayazını sonlandırma yolunu seçmiştir.Kieslowski’nin filmin dokusuna yedirdiği ve bir bakıma sadece platonik olarak başlayıp nihayetinde fark edilmeye evirilen aşk, öyle karşılaşılan ve yüz çevrilecek sığlıkta değil, bilakis; o aşkın içinde yer eden farklı duygularla neredeyse bir labirenti andıran karmaşıklıkta ve derinlikte. Aşk nedir ? diye sormamıza kapı aralayan ve bir bakıma anka kuşu misali kendi küllerinde doğdurduğu aşk, Tomek karakteri sayesinde, insanın içine mutluluk katan, gözlerini toz pembe düşlerle boyayıp güllük gülistanlık duygular ile yüreği kaplayan bir duygu olmadığını, tam tersine; sevdiği kişinin sevildiğini bilmeden yanından geçip gitmesi ile her gün yaşanan parçalanmaları, aşkını aşık olduğu kişiye bir türlü söyleyememenin verdiği yılgınlığı, aşık olunanın o aşkı ciddiye almaması sonucunda yaşamdan kopup gitme isteğini ve her aşkın mutlu sonla bitmeyeceği gerçeğinin görülmesini sağlayan; karşılığında bir beklenti dillendirilmeden sadece sevilmeyi ve sevmeyi isteme akabinde bunun karşılıksız kalması gibi, aslında aşkın acı taraflarının da var olduğunu ve bireyi hareketsiz kılıp içinde dinmeyen fırtınaların kopmasına neden olduğunu, açıklıkla ve tüm vuruculuğu ile görmemiz sağlanmıştır. Aşkın duyulduğu kişi olan Magda karakteri ise; Tomek karşısında zıt bir kişiliğe bürünmekte ve duygulardaki yitirilmişliğin resmedildiği bir tuvale dönüşmektedir. Sevgiyi arayan ama onu sadece dokunuşlarda bulup yürekte bulamayan bir kadındır, magda. Beklentilerle beslediği yalnızlığı onun yüreğini katılaştırmış, hiç tanımadığı, varlığından daha önce haberdar olmadığı bir adamın ansızın savurduğu seni seviyorum haykırışını karşısında silkelenerek, kabuk bağlayan kalbinde belki de hissetmediği bir duygunun belirecek olma olasılığına kapı aralanmıştır. Krzysztof Kieslowski, Aşk Üzerine Kısa Bir Film’de insanı huzursuz eden bir sessizliği hakim kılmış ve bu sessizliğin içini insanı esir eden ama onu savurmayıp içine çeken bir gizemi ve çekimi katarak, aşkı tersten okuma yoluna gitmiş ve ortaya çıkan eser, izleyenin başını döndüren yansımalara büründürülerek karamsar ve kasvetli bir geceye evirilmiştir. insan neden ağlar ? sorusunu seyirciye savuran yönetmen, karşılığını yalnızlık olarak yine kendisi vermiştir. Tomek karakterinin üzerinde yoğunlaşılmasının nedeni ise zannımca, tamamıyla aşka dair acı veren detayların yakalanması ve bu detayların realist bir sunum eşliğinde yüzeye taşınmasıdır. Çoğu filmde karşılaşılmayan bir hikaye işlendiği için buradan hareketle; Kieslowski’nin aşkın işlenişine dair kalıplaşan sıradanlığı yıkıp ve işte aşk böyle bir melettir, yeri geldiğinde insanı süründürür ve yeri geldiğinde ölümü bir çıkış ya da kaçış yolu olarak gördürür, diye bilme isteği olarak belirmektedir, bence. Bir yerde ise bireyin kendi içinde ve özelinde sakladığı, dışa yansıtmadığı duygularını, tutku ve isteri kıvamındaki saplantılarını kareye dökmektedir. işte burada Tomek karakterinin ilk başlarda platonik bir seyir izleyen ve araç olarak bir dürbünün kullanılması yollu röntgenlemeye kayan yaklaşımı, yönetmen tarafından insanın zayıf yanı olan karşı koyamadığı arzularının somut bir görüntüsü oldurulmuştur. Burada yapılan ise; bir bakıma özel hayatın ihlalini beraberinde getiren, o özelliğin içine girilip keşfe çıkılması ve böylece insanın psikolojik dokusunda yer eden keşfetme ve gizli olanın gizini çözüp, mahremiyetin merak uyandıran çekiciliğine kapılma zafiyetini resmetmektir. Gerçi filmdeki yapılan masum bir bakıştır, duyulan sevgi esnasında gelişen bir süreçtir ve aşık olunanı uzaktan da olsa sevme ve onu tanıma amaçlıdır, yinede her ne kadar rahatsız edici olsa da.Yalın bir anlatım tercih edilmiştir filmde, kameranın doğallık katılan kullanımı sanki filmi kurgudan çıkartıp gerçek bir yaşamın yaşandığı yaşam alanına evirmiştir. Mekanların kısıtlı ve aydınlığın olanca kapalı olması, karakterlerin kendi sınırları içinde çektikleri mutsuzluğu yansıtmak için yönetmenin bilinçli bir terciği olmuş ve filmin dokusuna hakim olan kaybedişin, iyi bir biçimde betimlenmesi için gri tonlar sadece yüzlere ve bakışlara hakim kılınmamış, aynı zamanda sözcüklere de yedirilme yollu sıradan hayatların, kısılıp kaldıkları duvarlar arasındaki gerçek yüzleri ile resmedilmeleri sağlamıştır. Buraya kadar kendi akışında seyreden film, sonlara gelindiğinde erkek karakterin içindeki aşkın bir kıvılcımla kadın karaktere ulaşmasıyla, bir anlamda farklı bir yola girmiştir. Bu ulaşmaya yol veren ise; tek taraflı dahi olsa duyulan sevgi için acı çekmeyi göze almak ve o sevgi için nefesinden feragat etmek ile gerçekleşmiştir. Karakterlerden birinin yaşadığı acı bir yerden sonra diğerine de sirayet ederek empatiyi aşan ve bilakis o acının tadılmasına yol veren bir rotaya girmiştir. Filmde, filmin üzerine kurulduğu saç ayaklarının yerine tam oturmaması sonucunda azda olsa kısa süreli bir savrulma yaşanmıştır. Karakterlerin birbirine açılma sürecinin beraberinde getirdiği yakınlaşma, bir nebzede olsa sıradanlaşan diyaloglarla ve kısa cümlelerin gölgesinde kalır bir hüviyete bürünmüştür. Ama dediğim gibi kısa süreli bu sıradanlaşma etkisini sarsıcı ve güçlü bir çekime bırakarak, izleyiciyi kısa olduğu söylenen ama yaşanılan karelerdeki insanın içini burkan savruluşlarla uzun ve çaresiz bırakan bir öykünün merkezine çekmeyi başarmıştır. Ama hemen söylenmesi gereken bir şey varsa oda; sinema eserinde heyecan arayan, hareket arayan, sınırsız ve sahte mutluluk arayan, keyifli bir zaman geçirmeyi hayal eden izleyiciler için bu film, ruhsal, psikolojik ve sabretme yönünde bir hayli sarsıcı ve zorlayıcı olacak, büyük ihtimalle popcorn izleyicisi bu filmde aradığını bulamayacaktır. Tabi bunun tam tersi durumda; sinemayı gerçek anlamda özümseyen ve onu sadece keyif alma aracı olarak görmeyen izleyici açısından geçerlidir.Bu filmi seyretmeniz, filmdeki sonu yazılamamış aşkın sonunu yazabilmeniz için benden size önerilmektedir.---- Krótki Film O Milosci( Aşk Üzerine Kısa Bir Film ) ----
    beck31
    beck31

    Takipçi 1.383 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    9 Mart 2011 tarihinde eklendi
    Bu kadar kırılgan, naif birşey olamaz. Kieslowski yi ölümsüz yapmak için tek sebep bile olabilir bu filmden başka hiçbir filmi olmasaydı dahi.Mekanlar, diyaloglar, kendine has inanılmaz çekici atmosfer ve bazı şeyleri tarif etmek için zorlanılmışlığın verdiği yorgunluk. Cidden etkileyici bir başyapıt.
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.257 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    13 Mart 2022 tarihinde eklendi
    Filmin yayınlandığı tarihin üzerinden yıllar geçse de filmi izlediğinizde gerçek hayattan alındığını görebiliyorsunuz. Aşkı ve olmadığını, oldurulmaya çalışıldığında nelerle karşılaşabileceğimizi gözler önüne seren gerçek bir sanat ürünü.
    walkabout-2
    walkabout-2

    Takipçi 107 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    20 Nisan 2007 tarihinde eklendi
    bu filmi izleme deneyimimi paylaşmak isterim. bundan 10 yıl kadar önce, üniversitedeki yaklaşık 10 kişilik sınıfımızda, ders dahilinde izlemiştim bu filmi. biraz ciddi ya da popüler dışı bir filmle karşılaşınca kendini şamataya vuran birkaç insan sebebiyle filmin önemli kısmında küçük odada hareket ve gürültü hiç dinmedi. fakat -başka çok az filmde böyle bir şeyi deneyimledim- filmin final sekansı boyunca salonda tek çıt çıkmadı, hatta sanki kimse nefes bile alamadı. tüm o avrupa filmi sevmez şamatacılar bile nefessiz tamamladılar filmi. İşte öyle güçlü, etkili bir filmdir Aşk Üzerine Küçük Bir Film. Eşsizdir...
    kuzularynsessizli-i
    kuzularynsessizli-i

    Takipçi 804 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    2 Mart 2010 tarihinde eklendi
    Yaklaşık üç yıl önce üniversite öğrencisiyken arkadaşlarla televizyonda zap yaparken TRT 2 de karşımıza çıkan şöyle bir üç beş dakika izledikten sonra odadaki dört kişiyi de hemen etkisi altına alan müthiş bir dram olarak hatırlıyordum. Sonradan bir türlü izleme fırsatı bulamamıştım ama neyse ki yaklaşık üç hafta önce izleyebilme şerefine nail oldum. Aynı tadın kat ve kat fazlasını bu kez yalnız izleyerek aldım. Tabi ilk izlediğimde filmin bir on on beş dakikasını kaçırarak izlemiştim ve bu kez baştan itibaren, hiç yerimden kalkmadan, pür dikkat izledim. Hayatımda izlediğim en iyi, en gerçekçi ve en duygusal aşk filmlerinden biri olmuştur bu film. Kieslowski ustaya minnettarım sade bir filmi böylesine mükemmel bir filme dönüştürme başarısını, ustalığını gösterdiği için ve ayrıca oyuncuların gösterdiği performansa da hayran kalmamak elde değil. Filmi izledikten sonra sıcağı sıcağına, an andaki duygularımla yazsaydım bu satırları daha şaşalı olurdu kanımca ama yine o anı an be an hatırlıyorum. Vay be ne filmmiş ama dediğim ender filmlerden biridir bu film. İşi abartıya döküp oturduğum yerden filmi, yönetmeni, oyuncuları alkışlamak geldi içimden. Ben hayatımda beni bu kadar etkileyen, bu kadar sarsan, tepetaklak eden çok az film hatırlıyorum. Dram filmi olmasının yanında aşk filmi olduğu için kendimden çokça şeyler bulduğum, acılandığım, bazı kötü deneyimleri hatırladığım ve aynen filmdeki âşık genç gibi saplantılara düştüğüm günlerimin ara ara aklıma geldiği bu filmde müthiş bir duygusal sarsıntı yaşadım?
    throughout
    throughout

    Takipçi 367 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    12 Haziran 2011 tarihinde eklendi
    Kieslowski çok naif ve bir o kadar da etkili bir filme imza atmış.. aşk üzerine çekilmiş en etkili filmlerden biri.. tomek karakterinin çocuksu masumiyeti, cesareti, alınganlığı, aşkla çarpan yüreği ve aşkı için yaptıkları oldukça samimi bir dille anlatılıyor.. ve final.. empati duygusunun canlı uygulaması gibiydi.. artık genç adamın hayalleri kadının hayalleri oluyordu.. tek eleştirim var.. film müzikleri zaman zaman abartılı ve alakasız geldi bana.. ama büyük bir sorun değil elbette bu.. A short film about love 9/10
    er-u-han
    er-u-han

    Takipçi 112 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    23 Şubat 2010 tarihinde eklendi
    Üç Renk serisiyle gönlümde bambaşka bir tahta oturan Kieslowskinin bu filmini görünce hayatta olmadığına çok ama çok üzüldüm...Onun gibi bir sinema filozofu yaşasaydı daha nice müthiş şeyler yapardı...Aşk Üzerine Kısa Bir Film ölmeden önce görülmesi gereken bir başyapıt...Selam olsun Kieslowski ustaya
    nskmourinho
    nskmourinho

    Takipçi 998 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    10 Eylül 2009 tarihinde eklendi
    Derdini sessiz sedasız anlatan ve bunu cokta iyi basaran bir film olmuş.İzlemeyenlere tavsiye ederim cok hoş bir filmdi.O duruluk cpk güzel işlenmiş
    basakbilgi
    basakbilgi

    Takipçi 354 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    5 Aralık 2007 tarihinde eklendi
    "3 Renk" serisinden tapındığımız Polonyalı yönetmen "Krzysztof Kieslowski" bence filmler çekmemiş; senfonik filmler bestelemiş...

    Ben portakalda vitaminken amcam zeki ve kıvrak manevraları sayesinde az ve öz oğeyle amma da çok şey anlatmış...

    "A Short Film About Love" didaktik olmayıp da onca şey gösteren, ağızların değil bakışların konuştuğu hakiki bir aşk filmi, gerçek bir sanat ürünü...

    Her ne kadar şiddet tavsiyenin doğasına aykırı olsa da şiddetle tavsiye ederim:)
    tmnt92
    tmnt92

    Takipçi 138 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Nisan 2007 tarihinde eklendi
    'Aşk hakkında kısa bir film...'Romantik film anlayışınızı değiştirecek bir yapım.Aşkı bu filmi seyredip anlayamasanız da,türüne gerçekten de eklenilebilir.'A short film about killing'den açık ara ile önde...Aşkın merkezine işlenmiş konusu,filmi daha seyredilebilir kılabilir.
    bigblue1907
    bigblue1907

    5 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    15 Aralık 2007 tarihinde eklendi
    Bazı bölümler hariç başından sonuna kadar sıkıldım diyebilirim. Yorumlara bakarak özellikle final sahnesini bekledim ama o da hayal kırıklığı yarattı bende.
    revan55
    revan55

    21 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    23 Nisan 2009 tarihinde eklendi
    aşk ve cinsellik ilişkisi üzerine sorgulayıcı bir film.minimalist bakış açısıyla anatılan cok saf bir aşk öyküsüydü.izlerken sinemadan neden bu kadar keyif alıdıgımı hatırlatan nadir filmlerden biriydi.sinema tarihinde eşine az rastlanır psikolojik çözümlemelerde bulunan kieslowskinin izlenmesi gereken filmlerinden
    ugurcakan@hotmail.com
    ugurcakan@hotmail.com

    12 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    14 Haziran 2019 tarihinde eklendi
    Haz almadan peşine düştüğün şey gereksizliktir.Böyle söyler modern toplum sana Her attığın adımı menfaatinle ölçmelisin.Ört ruhunun üstünü nefs toprağıyla ve sakın bakma ardına.Belki bir tek şey direniyor hala toprağın altında;Aşk.....

    Kadın,kendini sürekli uzaktan izleyen gence sorar.
    "Ne istiyorsun benden?"
    Genç cevap verir
    "Hiç bir şey"

    Kadının çok eski çağlardan kalma bir şeyi hatırlaması gibidir yüz ifadesi,izleyicinin de öyle.

    Hiç bir şey....

    Neredeyse uzun zamandır kulaklarımız hasret bu sözlere;Hiç bir şey...

    Güzellik eşittir aşk,aşk eşittir cinsellik üzerine kurulu denkleme sağlam bir tokat atıyor Kieslowski.

    Eğer hakkını vererek izleyebilirseniz,kapattıktan sonra uzun uzun tefekkür edebilirseniz hayatınıza çok şey katacak bir film.

    Üstadın On emir'den yola çıkarak çektiği Tv dizisi Dekalog'un en sevilen iki bölümünden biri olan bu film, en az oyuncular kadar filme etki eden müzikleriyle de başyapıt olmayı hak ediyor.

    Hayırlı seyirler dilerim.
    umut-kahya
    umut-kahya

    82 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Ekim 2007 tarihinde eklendi
    çok kaliteli çok... inanılmaz güzel.
    prospero82
    prospero82

    77 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    7 Ocak 2008 tarihinde eklendi
    kieslowski'nin dekolog serisinin en güzel 2 filminden biri(diğeri için "a short film about killing")..aşka dair sade bir güzelliği olan;aşkı,kadını,erkeği,cinselliği sorgulayan değişik tadlar bırakan bi yapım..
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top