Hesabım
    Maid: Yalnız, Yoksul ve Genç Anne Olmak Üzerine

    Netflix'in mini dizisi Maid kadına şiddete dikkat çekerken, güçlü bir kadın karakter yaratıyor..

    Shameless ve Orange is the New Black gibi dizilerde de senarist olarak imzası bulunan Molly Smith Metzler'ın yaratıcısı olduğu Maid, Netflix'in son zamanlarda adından söz ettiren mini dizilerinden biri. 10 bölümden oluşan Maid, işlediği konunun hassasiyeti sebebiyle ajitasyona çok açık olmasına rağmen, çıtasını o yöne çevirmekten imtina ediyor. Evet bu yalnız ve yoksul bir annenin hikayesi ama yoksulluğun kameraya yansımasında yapılan seçimler, olayın sefillik boyutunu büyütmüyor. 

    Stephanie Land'in Maid: Hard Work, Low Pay and a Mother's Will to Survive adlı anı kitabından uyarlanan dizinin başrolünde; Margaret Qualley (Alex) ve onun gerçek hayatta da annesi olan Andie MacDowell yer alıyor. 23 yaşındaki Alex'in, iki yaşındaki kızı Maddy ile verdiği yaşam savaşını anlatan hikaye, şiddet mağdurlarına da ışık oluyor. Yalnızca fiziksel şiddete değil, özellikle psikolojik şiddete maruz kalanların önünde ne kadar da az seçenek olduğunu bir kez de Maid'de izliyoruz. Alkolik partneri Sean'ın psikolojik şiddetine maruz kalan Alex, kızı Maddy'yi de alıp beş parasız evden ayrıldığında, şimdi nasıl hayatta kalacaklar sorusuyla izleyiciyi başbaşa bırakıyor. Herhangi bir  işe yeteneği olmadığını düşünen Alex, yapabileceği tek iş olarak temizliği seçtiğinde önünde yeni bir sayfa açılıyor açılmasına ama ilerleyen her bölümde, artık bu kadarı da olmasın diye dua ettiğimiz bir takım zincirleme talihsizlikler de Alex'in peşini bırakmıyor. Zaman zaman düşer gibi olsa da, Alex'in kendi başına ayakta kalma isteği, kimseden (babası dahil) hiçbir şart altında yardım kabul etmek istememesi güçlü kadın karakteri vurguluyor.

    Dizinin dikkat çektiği en büyük problemlerden biri, gerçekten çaresiz bir annenin, devletten yardım almaya çalıştığı sırada karşılaştığı inanılmaz kısır döngülü bürokratik engeller. Tek isteği kızı Maddy'nin huzurlu ve sağlıklı bir ortamda büyümesi olan Alex'in sıfırdan bir hayat kurmaya çalışmasının ne kadar zor olduğunu izlerken, Alex'in annesi Paula'ya (zamanında aynı yollardan Paula da geçmiş, annenin kaderi kıza dedikleri bu olsa gerek derdim ama Alex'in kararlılığı bu ailesel döngüyü yıkıyor.) zaman zaman nefret beslememiz gerekse de, tanı konmamış bir mental hastalığın pençesinde olduğunu bildiğimizden ona da ağız dolusu kızamıyoruz. Tıpkı alkolik baba Sean'a da, en azından denediği için tüm nefretimizi kusamadığımız gibi. Dizi bu noktada salt kötü bir karakter çıkarmıyor karşımıza ve gerçeğe bir adım daha yaklaşıyor. Ve böylece mesajını da vermiş oluyor; size fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulayanlar sevdiğiniz insanlar olabilir, sizi sevenler olabilir. Ortada bir sevgi var diye, bu şiddete boyun eğmek zorunda değilsiniz.

    Her biri ortalama bir saatten oluşan 10 bölüm boyunca dizi bize Amerika'daki yoksulluğun (elbette burada da durum hiç farklı değil, üstelik Alex'in sonunda ulaşabildiği maddi/manevi yardımların bir çoğunun ülkemizde bir karşılığı olduğunu sanmıyorum.) boyutlarını gösterirken, bir fakirlik pornosu yaratmanın bir adım gerisinde duruyor. Ama bu ince çizginin diğer tarafında da, mağdurlar arasında sadece Alex'in değil yan karakterlerin kendi öykülerine de dahil oluyoruz. Zaman zaman Alex'in iç dünyasını görsel olarak izleyiciye de açan sahneler, dizinin en öne çıkan sahneleri. Keza Alex'in almak zorunda kaldığı her şey için ekranda beliren sayaç da, bizi çaresizliğe ortak ediyor. Tüm bunlarla birlikte dizinin tek bir janrı var da diyemeyiz. Maid ne sadece bir aile dramı, ne sadece sarkastik bir komedi, ne de bir gençlik draması; hepsinin birleşimi.

    Dizinin eleştirilebilecek iki noktası var kanımca; bunlardan biri Alex'in bütün bu sefalet içinde korumayı başarabildiği sabrı/sakinliği, bir diğeri ise ağır şartlar altında çalıştığı temizlik işinin fiziksel olarak etkilerinin yansımaması. Burada belki de Alex'in gençliği göz önünde bulundurularak bilinçli bir tercih yapılmıştır. Sonuç olarak Maid; tutarlı bir senaryoya, güçlü kadın karakterlere ve parlak performanslara sahip bir mini dizi. 

    Hande Kara

    Eğer fiziksel, duygusal ya da cinsel şiddete maruz kaldığını düşünüyorsanız; ALO 183’ü arayarak bulunduğunuz yere en yakın Sosyal Hizmet Merkezi, Aile Danışma Merkezi, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) ve Kadın Konukevleri ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Ayrıca kadınları korumak amacıyla yapılan akıllı telefon uygulaması KADES sayesinde, herhangi bir durumdan dolayı şiddete maruz kalıyorsanız, tek bir tuşla Kadın Acil Destek İhbar Sistemi’ne ulaşabilirsiniz.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top