Hesabım
    "Bir Umut" Ekibi Filmi Beyazperde'ye Anlattı

    Bu hafta vizyona giren Ümit Köreken imzalı Bir Umut'u yönetmen ve oyuncularına sorduk..

    .

    Filmde Umut’un annesiyle olan ilişkisi üzerinden kötü bir anne – oğul ilişkisinin psikolojik boyutları ele alınıyor, bu bağlamda karakterinize nasıl hazırlanırken nasıl çalışmalar yaptınız?

    Baran Şükrü Babacan: Öncelikle bizim gibi ortadoğu toplumlarında kan bağı, aile ilişkileri çok yoğun yaşanmasına rağmen özellikle anne-oğul ilişkisinin kutsallığı her şeyin üzerindedir. Anne için de erkek çocuk, erkek çocuk için de annenin yeri herkesten ayrıdır. Tam da bu noktada filmin sorunlu, eksik, iletişimsiz anne-oğul ilişkisini deşmesini değerli buluyorum. Baba-Oğul çatışması Anne-Kız çatışması sık kullanılan temalar olsa da Anne ve Oğul’un sevgisizliği üzerine kurulu senaryosu beni gerçekten etkilemişti. Hele ki kendi annemin aşırı fedakar ve sevgi dolu olmasını düşünürsek üstüne çok kafa yorduğum bir role çalışma süreci geçti.

    Bir rol geldiğinde aslında yapmaya çalıştığım tek şey o karakteri tam olarak anlamaya çalışmak. ‘Neden’ sorusunu her aşamada önemserim. Umut karakteri için de en sık sorduğum soru buydu. Bir Umut özelinde bir şansım da çekimlerden önce yaptığımız prova süreçleri oldu. Eylem ve Funda’yla çekimlerden 15 gün öncesinde Bursa’da olup filmin gerçek mekanlarında provalar yaptık. Hem masa başı hem de reel mekanlarda yapılan provalarla set başlarken kafamızda herhangi bir soru işareti kalmamıştı. Ümit Hoca da sette farklı farklı denemelere açık olduğu için anne ve oğulun her sahnesinde farklı farklı versiyonlarla da çekimler yaptık. Açıkçası oyuncu olarak yıllardır rollere ön çalışma yapmak yerine yönetmenle birlikte rolü sette kurmayı daha doğru buluyorum. Bu filmde de provalar ve çekimler sırasında her bir sahne için titizlikle çalıştık.

    Umut karakteri şimdiye kadar oynadığınız karakterler arasından hangi özelliği ile sıyrılıyor?

    Umut karakteri benim sinemada oynadığım 10. rol. Bunlardan 8 tanesi bağımsız filmlerdi. Genel olarak diğer bütün karakterlerden farklı olan özelliği ise Umut’un dışa dönük bir karakter olmasıydı. Hayatında da oyuncu olan Umut düşüncelerini, hislerini gölgelemeyi pek beceremeyen, aksi, sevgisiz büyümenin verdiği bir öfke problemine de sahip. Daha senaryoyu okurken “oh be ne hissetse hemen belli eden bir rol” demiştim. Sanat filmlerinin içine kapanık, uzun uzun uzaklara bakıp düşünen, hayatın yükünü omuzlarında hissedip varoluşsal kirizler yaşayan ama bunu da içinde yaşayan karakterlerinden değil Umut. Gayet sıradan, ergenlikten çıkamamamış, çocukken göremediği ilgi ve sevginin acısını onu seven, değer veren Asiye’den bile çıkarmaya çalışan bir anti-kahraman.

    İlk defa bir bağımsız film projesinde yer alıyorsunuz, “Bir Umut”a nasıl dahil olduğunuzu ve Asiye karakterini bize kısaca anlatır mısınız?

    Eylem Yıldız: Ümit ve Nursen ile tanışmam ve projeye dahil olmam oldukça hoş bir süreç oldu. Beni daha önce tiyatro sahnesinde izlemiş olmaları, otomatik olarak bir güven zemini oluşturdu. Aynı şekilde benim içinde Ümit’in ilk filmi Mavi Bisiklet öyleydi. Senaryoyu okuduğumda ise, Asiye karakteri oldukça cazip geldi. Hikayenin bir tiyatrocu çiftin etrafında cereyan etmesi, filmin merkezindeki anne- oğul çatışmasının Çehov’un Martı’sına bir selam niteliği taşıması, büyük bir hikayeden daha çok günümüz insanın psikolojik çıkmazına odaklanması benim için oldukça heyecan uyandırdı. Asiye karakteri de merkezde duran, filmin saç ayaklarından biri.. Ayakları üzerinde duran, tiyatroyu çekip çeviren, biraz kontrol delisi bir karakter. İşler kontrolünün dışına çıktığında dengesini kaybediyor. Ama her zaman kendine göre bir çıkış yolu buluyor. Bir savaşçı Asiye.

    Asiye karakteri şimdiye kadar oynadığınız karakterler arasından hangi özelliği ile sıyrılıyor?

    Eylem Yıldız: Bugüne kadar genelde, kaderini çok da kendi tayin edemeyen karakterler oynadım sayılır. Tabi ki kamera önünden bahsediyorum, tiyatroda işler bambaşka ilerliyor. Asiye’deki yaşam mücadelesi çok güçlüydü. İnatçı bir karakter. Sonuna kadar meseleyi zorluyor ve anne olmamasına rağmen geniş bir annelik içgüdüsüyle hareket ediyor. Asiye’yi oynamak benim için gerçekten keyifliydi.

    facebook Tweet
    Benzer Haberler
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top