Oscar ödüllü Güney Koreli yönetmen Bong Joon-ho, 2019’da tüm dünyayı etkisi altına alan ve En İyi Film Oscar’ını kazanan ilk İngilizce dışı yapım olan “Parazit”ten sonra bir süredir sessizdi. “Mickey 17”, selefinin ulaştığı zirveye tam olarak çıkamasa da son derece eğlenceli ve enerjik bir film.
Tehlikeli bir tefeciye olan borcundan kaçmaya çalışan Timo (Steven Yeun), yakın arkadaşı Mickey Barnes’ı (Robert Pattinson) buzlarla kaplı Niflheim gezegenine gidecek bir uzay görevine katılmaya ikna eder. Ancak küçük bir sorun vardır: Mickey için uygun görülen tek iş “harcanabilir” olmaktır. Bu da üzerinde yapılan her deneyin kesin ölümle sonuçlanması anlamına gelir. Mickey’nin hayatta kalmasının tek yolu, her seferinde aynı anılara ve kişiliğe sahip olacak şekilde klonlanarak yeniden üretilmesidir. Ne var ki Mickey’nin 17. versiyonu öldü sanılıp görev dışı bırakıldıktan sonra hayatta kalır ve geri döndüğünde, yerine çoktan yeni bir Mickey klonunun yaratıldığını fark eder. Böylece Mickey, kelimenin tam anlamıyla kendisiyle karşı karşıya gelir.
Pattinson’ın iki ayrı Mickey olarak sergilediği etkileyici performansın yanı sıra, yardımcı oyuncu kadrosu da filmi yukarı taşıyor. Naomi Ackie, güvenlik uzmanı Nasha Barridge rolünde, iki erkek arkadaşı olmasından son derece memnun enerjik bir karakter çiziyor. Mark Ruffalo, günümüz siyasetçilerine fazlasıyla tanıdık gelen tavırlarıyla, seferin sözde beyni olan kötü niyetli politikacı Kenneth Marshall’ı canlandırıyor. Toni Collette ise hem şeytani hem de garip bir şekilde soslara takıntılı olan eşi Ylfa rolünde akılda kalıyor.
Başından sonuna kadar temposunu düşürmeyen “Mickey 17”, mizahı, absürtlüğü ve bilim kurgu fikirleriyle son derece keyifli bir seyir sunuyor.