İyi bilim kurgu eğlendirir; büyük bilim kurgu ise, alegori aracılığıyla izleyicinin dünyaya biraz daha farklı bakmasını sağlar. Bu yıl, bilim kurgu anlatısını bu kadar kusursuz kullanan çok az film var ve Drew Hancock’un “Companion”ı bunların başında geliyor. Aşkı, ilişkileri ve her şeyden önemlisi kontrol kavramını merkezine alan bu bilim kurgu gerilimi, türün imkânlarını sonuna kadar zorluyor.
Sophie Thatcher, “insandan daha insansı” olan genç bir kadın Iris’e hayat veriyor. Iris, dışarıdan bakıldığında son derece nazik görünen erkek arkadaşı Josh (Jack Quaid) tarafından satın alınmış bir “eşlikçi” android. Iris’in bir android olduğu bilgisi filmin tanıtımlarında zaten açık edilmişti; ancak “Companion”, bu basit görünen çıkış noktasının çok ötesine geçiyor. Film; zekice yazılmış, yer yer oldukça komik ve ataerkil düzen üzerine söyleyecek çok sözü olan bir yapım. Özellikle bazı insanların, partnerleri üzerinde mutlak bir kontrol kurmayı kendilerinde nasıl bir hak olarak gördüklerini sert ama etkili bir dille sorguluyor.
“Companion”, DNA’sında *“M3GAN”dan HBO’nun “Westworld” dizisine kadar pek çok android anlatısını barındırıyor ve geçmişin güçlü örneklerinden beslenerek 2025’in en katmanlı alegorilerinden birini kuruyor. Sophie Thatcher, Iris’i sıcak, biraz saf ama derin bir merak duygusuna sahip biri olarak canlandırıyor; alışıldık “soğuk robot” klişelerinden tamamen uzak bir performans sergiliyor. Jack Quaid ise sözde “iyi çocuk” maskesi ardındaki tehditkâr karakteriyle son derece etkileyici bir antagonist çiziyor.
Zeki, ürkütücü ve sürekli sürprizler barındıran “Companion”, bilim kurgunun düşündüren ve rahatsız eden gücünü hatırlatarak, 2025’in en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olmayı fazlasıyla hak ediyor.