Hesabım
    İngiltere'nin Oscar Adayı ''Dying to Divorce'' Türkiye'deki Kadına Yönelik Şiddeti Anlatıyor

    En İyi Uluslararası Film Kategorisi'nde Oscar için yarışan İngiliz belgeseli ''Dying to Divorce'' (Ölümüne Boşanmak) kadına yönelik şiddetin Türkiye boyutunu ele alıyor.

    Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan avukat İpek Bozkurt ve platformun temsilcilerinden Ayşen Ece Kavas'ın, Türkiye'deki kadına yönelik şiddet gerçeğini anlattığı "Dying to Divorce" belgeseli İngiltere'nin En İyi Uluslararası Uzun Metrajlı filmi olarak Oscar'a aday gösterildi. Belgeselin yönetmen koltuğunda, ilk belgeselini çeken İngiliz yönetmen ve yapımcı Chloe Fairweather oturuyor. 

    Dying to Divorce, İngiltere'de 26 Kasım'da, Birleşmiş Milletler’in şiddetle mücadele amacıyla gerçekleştirdiği 16 Günlük Aktivizm Kampanyası ile aynı zamanda, vizyona girdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun açtığı davaları takip eden film; 14 yaşındayken babası tarafından kendisinden on yaş büyük biriyle evllendirilen Arzu'nun ve Londra'da bir TV kanalında çaşırken evlenip Türkiye'ye dönen Kübra'nın hikayelerini aktarıyor. Zorla evlendirilen 14 yaşındaki Arzu boşanmak istediğinde, kocası tarafından defalarca vuruluyor. Kızının doğumundan hemen sonra kocasının şiddetine maruz kalan Kübra'da ise beyin hasarı oluşuyor ve kocası bu durumun doğumdan kaynaklı olduğunu iddia ediyor. Arzu ve Kübra'nın hikayelerinin yanı sıra, istatiksel olarak her üç kadından birinin şiddete uğradığı Türkiye'deki erkek egemen zihniyetin yarattığı travmalar, İpek Bozkurt ve Ayşen Ece Kavas'ın anlatımlarıyla irdeleniyor. 

    Belgesel, başka bir kısa film projesinden çalışırken Kadın Cinayetlerini Durduracağız platformuyla tanışan yönetmen Chloe Fairweather ve yapımcı Sinead Kirwan'ın beş yıllık yoğun çalışmasıyla tamamlanmış. “Bu film, Türk kadınlarını istismara karşı korumak ve şiddet uygulayanları adalete teslim etmek için mücadele eden cesur bir avukat olan İpek Bozkurt'un çalışmalarını takip ediyor. Beş yılda tamamlanan film, İpek'in ve temsil ettiği kadınların bakış açısıyla çekilmiş içten bir yapım. Onların gözünden, kadın hak ve özgürlüklerindeki kısıtlamalara karşı ve bağımsızlıkları için verdikleri inanılmaz mücadeleye, kocalarının açtığı korkunç yaraların üstesinden gelmelerine tanık oluyoruz.” diyen Fairweather, belgeseli hayata geçirmekteki amacını “Bu durum hakkında farkındalık yaratmak istiyorum ama aynı zamanda insanların filmdeki kadınların inanılmaz gücü ve cesaretinden ilham almasını da istiyorum.” diyerek açıklıyor. Chloe Fairweather, ayrıca, filmin İngiltere'deki galasında verdiği bir röportajda filmin Türkiye'de ve Türk yapımcılar tarafından çekilmesinin çok riskli olacağını düşündüğünü belirtti. 

    En İyi Uluslararası Film Oscar'ları, Akademi Ödül Töreni'nin en prestijli kategorileirnden biri. 94. Akademi Ödülleri'nde bu kategoride yarışmak için ilk tura aday olan film sayısı 93. Bu sayı Oscar tarihinde bir ilk. Akademi adaylarının ilk turda bu sayıyı 15'e indirmesi gerekiyor. İkinci turun sonunda ise beş filmlik resmi aday listesi açıklanacak. Dying to Divorce'un Oscar yolculuğunun nasıl ilerleyeceği merakla takip ediliyor. En İyi Uluslararası Film Kategorisi'nde Türkiye'yi temsil etmesi için seçilen film ise Semih Kaplanoğlu'nun Bağlılık Hasan filmi oldu.

    Dying to Divorce, bu seneki İstanbul Film Festivali seçkisinde yer almamıştı. Belgeselin yaratıcı yapımcıları Seda Gökçe ve Özge Sebzeci, filmin İstanbul Film Festivali’ne seçilememe sebebi olarak “şu anki politik atmosferin” gösterildiğini belirmişti.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top