Hesabım
    Tarihi Filmlerin Önlenemez Yükşelişi

    İsa'nın da, Musa'nın da çilesi bitmez. On Emir Yolda...<br /><br /><br />

    Son birkaç yıldır, özellikle Hollywood'da, yapımcıların devasa bütçeli tarihi-dini filmlere ilgisi arttı. Listeye eklenen son yapım ise üçüncü kez çekilecek olan On Emir. Paramount, Musa'nın hayatına yeniden el attı ve Ölümle Yaşam Arasında'nın senaristi Charles Randolph hikayeyi beyazperdeye uyarlamakla görevlendirildi.

    İlk defa 1923'de Cecil B. DeMille, On Emir'i siyah-beyaz olarak sinemaya uyarlamış, Musa'yı Theodore Roberts, Ramses'i Charles de Rochefort canlandırmıştı. Aynı yönetmen teknolojinin de biraz daha gelişmesinden faydalanarak Musa'yı 1956'da yeniden seyirciyle karşılaştırdı, hem de unutulmayacak bir anlatım ve oyunculukla. Charlton Heston Musa, Yul Brynner Ramses olarak kariyerlerindeki belki de en büyük başarıya imza attılar. İncil'deki hikayelerden uyarlama filmlerin, gerçek anlamda On Emir'le başlayan serüveni 1959'da Ben Hur'la devam etti. Ben Hur tam anlamıyla dini değil, daha çok tarihsel bir filmdi ama hikayede ara sıra boy gösteren İsa ve havarileri dini yaklaşımlara neden olmuştu. 1976'da Anthony Quinn Kur'an'dan bir uyarlamayla, Çağrı ile bütün dünyayı tam anlamıyla salladı. Hamza rolü unutulmadı ve filmde bir şey dikkat çekti, Hz.Muhammed'in yokluğu. Hikayenin baş kahramanı muhtemelen İslam dünyasından gelecek tepkilerden çekinilerek kadro dışıydı.

    Daha sonra pek çok Eski ve Yeni Ahit hikayeleri içeren film yapıldı ama hiçbiri ne Charlton Heston'ı ne de On Emir'i unutturabildi, İslam tarihine ise fazla ilgi gösterilmedi. 1985'te Richard Gere, Bruce Beresford'un filminde Kral David'ti ve film fazla ilgi görmedi. Ancak 1988'de Martin Scorsese, The Last Temptation of Christ ile ortalığı karıştırdı. Willem Dafoe'nin İsa'yı canlandırdığı filmde Harvey Keitel kendisine eşlik etmişti. Scorsese'nin çizdiği İsa portresi o güne kadar yapılanlardan çok farklıydı, İsa kendinden emin değil, ürkek ve havarilerine karşı çok şüpheciydi. Ama yine de film hakkında en çok konuşulan İsa ve Magdalene'nin sevişme sahneleri oldu ki film günlerce protesto edildi.

    Son olarak İsa'yı Mel Gibson'dan, Tutku: Hz.İsa'nın Çilesi'nde, gerçekten son derece çileli ve bol kanlı olarak izledik. Film kimseyi, James Caviezel'in başarılı performansına rağmen, çok tatmin etmedi. Çok beğenilmemesine rağmen gişede yakaladığı başarı öyle gösteriyor ki yapımcıları fazlasıyla yüreklendirdi. Sadece On Emir değil pek çok dini ve tarihi hikaye beyazperde yolunda. Cesuryürek, Gladyatör, İsa'nın Çilesi, Truva gibi dev bütçeli filmler Box Officeleri altüst etmeye devam ettiği sürece Büyük İskender'in, Ben Hur'un ve Spartaküs'ün geri dönüşlerini keyifle izleyeceğiz.

    Seyircinin On Emir'e de büyük ilgi göstereceği şüphesiz ama kaygılarımız da yok değil. Charlton Heston ve Yul Brynner'lı Musa hikayesi öylesine başarılıydı ki, sinema tarihinde böyle bir geçmişe sahip bir hikayeyi, sadece bol para ve özel efektlere güvenerek yeniden yaratamazsınız. Bu yüzden tüm teknik ekibin çok çalışması ve dikkatli olması gerekecek. Adı yeniden Musa ve Ramses olarak anılacak oyuncuları bir araya getirmek de hiç kolay olmayacak. Beraber bekleyeceğiz ve unutmayın, tarihin tüm kahramanları Beyazperde.com'da yaşamaya devam edecek.

    Sanem Türk

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top