Hesabım
    Nizam Eren'den Türk Sineması'nın Değişimi Üzerine...

    Nizam Eren “Yüzyıl Biterken...” adlı değerlendirmesini Beyazperde.com ile paylaştı.

    Hazırladığı rapor ve değerlendirmelerle sinema sektörüne geniş açıdan bakmamızı sağlayan İletişim Uzmanı Nizam Eren, Türk Sinemasının 100. yılını ve sektörü "Yüzyıl Biterken..." adlı bir değerlendirmeyle yerli filmleri ve genel durumu mercek altına aldı.

    Eren değerlendirmesine; "Sinema sektöründe 25. yılımı tamamlamış biri olarak sinemanın çeyrek asrına tanıklık etmişim demek. Bazı tarihsel değişimlere tanıklık etmiş olmak, hatta bu değişimin bir parçası olmak elbette başlı başına bir yazı konusu. Ancak bazen farkında olduğunuz bazen de farkında olmadan sürecin bir parçası oluverdiğiniz bu değişimleri aşağıya sıralamaya çalıştım." cümlesiyle başlayarak, "Unuttuğum olacaktır elbet. Her yazı sonrası olmaz mı bu?" diyerek devam etmiş.

    Değerlendirmesine maddeler halinde devam ederken ilk sırada; "Sinema 35mm den digitale (sayısal) geçti. Makinistler yerini ‘’operatörlere’’ bıraktı" demiş. Sonrasındaki maddeler ise şu şekilde;

    • Dolby digital ses ile salonlar bambaşka bir ses ile donatıldı. (Bir ara DTS denendi ama tutmadı)
    • 1.100 koltuklu salonlardan multiplex ama 50 kişilik salonlara(çok salonlu) bölünme başladı.
    • Sokak arası sinema salonları kapandı ve AVM'ler dönemi başladı.
    • Negatif ile film çekme yerini digital kameralara bıraktı ve laboratuarlar kapandı
    • Büyük bobinler yerini ‘’hard disc’’lere ve ‘’flash bellek’’lere bıraktı. 
    • Yabancı filmlerden alınan %25 vergi, yerli filmlerden alınan %10 ile eşitlendi. (Baba Bush’un, Özal ile telefon görüşmesi sonrası)
    • 15 yıl önce (2000 yılı) 8 yerli film gösterime çıkarken bu yıl (2014) 110 film gösterime çıktı. 
    • Yerli filmler Pazar payı yabancı filmlerin Pazar payını geçti.
    • Türkiye Avrupa da Rusya’dan sonra en çok büyüyen sinema sektörü oldu
    • Günümüzde 60 milyon sinema bileti kesilirken sinema dergileri birer birer kapandı
    • Gazete ilanları sosyal medyaya yenildi. 
    • 2004 yılında Sinema Destekleme Fonu kuruldu (Yapımcıların ve salon sahiplerinin parası devlet eli ile dağıtılmaya başlandı)
    • Sansür Kurulu yerini Sinema Denetleme Kurulu’na bıraktı. Filmlerin kesilip biçilmesi yerini ‘’yaş’’ sınıflamasına bıraktı.
    • Çeyrek asırdır Bartın, Hakkari, Iğdır, Ardahan, Gümüşhane gibi bazı illerde henüz sinema salonu yok. (eskiden vardı ama 80'li yıllarda kapandıktan sonra bir daha açılmadı)
    • Devlet, tek bir sinema salonu yapımına ve kapananlara destek olmadı. 
    • Eurimages adı altında Avrupa ülkeleri Kültür Bakanlıklarının oluşturduğu bir birlik oluşturuldu ve ortak yapım desteği verilmeye başlandı.
    • İstanbul Emek sineması yıkıldı. Tarihi Süreyya Sineması yerini Opera‘ya bıraktı. Ankara Çağdaş Sahne ve Akün sinemaları tarih oldu. Eskişehir Kılıçoğlu Sineması yandı. 
    • Antrakt Sinema Gazetesi haftalık olarak sinemalarda ücretsiz dağıtıldı ve sektör rakamları ilk kez düzenli olarak weekend (haftasonu) ve weekly (haftalık) olarak tutulmaya başlandı. Halen bu paylaşım devam etse de maalesef gazete faaliyetini durdurdu.
    • TRT Televizyonundan özel TV dönemine oradan da paralı –şifreli yayın dönemine geçildi. Sinema geçiş döneminde sarsılsa da uzun vadede yeni bir pazara kavuştu.
    • İnternetin yaygınlaşması ile İzle-öde dönemi başladı. 
    • Moto kuryelerin bobin ‘’taşımalı’’ dönemi sona erdi. 
    • Kayda geçen en yüksek gişe başarısı Recep İvedik 4 oldu: 7.370.000 bilet
    • Geçtiğimiz 25 yılda da En İyi Yabancı Film dalında Oscar’a aday olamadık
    • Cannes Film Festivali Nuri Bilge Ceylan filmlerini, oyuncusunu ve kendilerini ödüller ile onurlandırdı

    Nizam Eren değerlendirmesinin sonuna geldiğinde şu cümlelere yer veriyor; "Sinema salon sayılarının arttığı, kesilen biletin 60 milyon adede ulaştığı (bunun 40 milyona yakını yerli filmler) bir dönemde asıl saptama şu olmalı. Dizilerimizi yoğunluklu hangi ülkelere satıyoruz? Starlarımız (!) hangi coğrafya da ilah gibi karşılanıyor? Bunların yanıtı ise bizim attığımız okun yönünü ve ‘’asıl’’ kültürel birikimimizi gösterecektir. Filmlerimizi İsveç, Danimarka, İngiltere, Norveç gibi batı ülkelerine, Japonya , Hindistan, Rüsya gibi büyük pazarlara satamıyorsak biz çalar biz oynarız."

    Nice güzel yıllara

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top