Teknik Direktör Adnan Dinçer belgeselinin yönetmeni Emre Sarıkuş, Beyazperde'nin sorularını yanıtladı..
Öncelikle sizi tanımayanlar için soralım, futbol ile ilginiz ne düzeyde?
Emre Sarıkuş: Babam amatör futbolcuydu. Çocukluğumdan beri futbolun içindeyim. Oynamanın yanında, denk geldiğim her maçı izler ve yabancı liglere dek takip ederdim. Hatta TRT'de 90'ların başında hafta içi yayınlanan Avrupa'dan Futbol programı vardı, onu hiç kaçırmazdım. Gordon Strachan'lı, Gary McAllister'lı Leeds'in şampiyonluğunu, Srecko Katanec'li, Attilio Lombardo'lu Sampdoria'nın Avrupa maceralarını, o dönem ilkokula gitmeme rağmen dün gibi hatırlıyorum hala... Bazen eski takımları konuşurken arkadaşlarım "deli misin, nereden hatırlıyorsun o adamları?" diyor. Ama ilgi alanı işte... Duysanız da aklınızda kalıyor bir şekilde... İlerleyen yıllarda bazı yayınlarda futbol yazarlığı yaptım. Şimdi de futbol analisti ve scout olarak çalışıyorum.
Sinema dalında da eğitiminiz var?
Evet, lisansım sosyoloji, yüksek lisansım sinema üzerine.. Yüksek yapmadan önce de belgesel çekmeye başlamıştım... İlk belgeselim de İstanbul'dan Sivriada'ya 1910'da sürülen sokak köpeklerinin hikayesini anlatan Sesim Rüzgara: Modern Bir Sürgün Hikayesi idi... Yüksek lisansa başladığımda da senaryo yazımı ve belgeseller üzerine çalıştım.
Bir teknik direktör hakkındaki belgesel fikri nasıl ortaya çıktı?
Bitirme projesi olarak futbolla ilgili bir belgesel çekecektim ama bir taraftarlık hikayesi çekmeyi planlıyordum. O dönemde de Adnan Dinçer ile tanışmıştım. Hikayesini dinledikçe kesinlikle belgeselinin yapılması gerektiğini düşündüm. Belgeselinizi yapabilir miyiz dediğimde çok şaşırdı ve hemen kabul etti sağolsun. Her şeyden önce bana güvendi... Bu güven benim için çok değerliydi. Sonrası tamamen kendiliğinden gelişti...
Gerçekten verilen gazete ilanı ile ilgisi var mı, yoksa öncesi mi var?
Gazete ilanı hesapta olan bir şey değildi... Biz çekimlere devam ederken Adnan hoca kendisini görmezden gelen futbol dünyasına tepkisini göstermek için bir ilan vermek istedi. Tabii bu belgesele çok farklı bir boyut kattı.
