Hesabım
    Altın Portakal Ödüllü "Aşk, Büyü, Vs." Hakkında Yönetmen Ümit Ünal ile Sohbet Ettik!

    Bu söyleşi "Aşk, Büyü, vs." hakkındaki bazı sırları ele vermektedir...

    Ö.Y.: Filmlerinizde birçok farklı türü deniyorsunuz: Korku, gerilim, komedi, dram, romantik… Bu geçişleri nasıl sağlıyorsunuz? Elinizde bulunan senaryoyu bir türe mi sığdırıyorsunuz; yoksa yazdığınız senaryo sizi nereye götürürse oraya mı gidiyorsunuz?

    Ü.Ü.: Hikaye nereye götürürse oraya gidiyorum. “Ses” tek gerilim türünde filmim olarak nitelendirilebilir. O da ticari amaçla yapılmıştı ve yapımcı arkadaşların önerisiydi. Diğer filmlerim bir türe ait değil. Hepsinin içinde her türden biraz var. Aşk, Büyü vs’de de komik anlar, gerilimli anlar var. Sırf gerilim olsun, komiklik olsun diye değil; hikayenin içinden çıkan gerilimli ya da komik anlarla ilerliyorum. Hayat da aynı anda hem komik hem acıklı olabiliyor. Bir cenazede, ciddi bir ayrılık anında komik bir şey olabilir. Onları yakalamaya çalışıyorum.

    Ö.Y.: Aşk, Büyü vs.’de en başında aklınızda olan şeyler gerçekleşti mi?

    Ü.Ü.: Büyük ölçüde gerçekleşti. Pişman olduğum bir tarafı yok. Tabii ki biraz daha paramız olsaydı daha iyi olurdu. Filmi 12 günde çektik. Bir ay set süremiz olsaydı teknik manada daha kusursuz bir iş çıkabilirdi. Onun dışında filmden çok mutluyum. Daha fazlasını hayal etmemiştim. Hatta bazı yerleri düşündüğümden daha iyi oldu.

    Ö.Y.: Mesela hangi sahneler?

    Ü.Ü.: Ece’nin “Boz bu büyüyü” dediği ve kavga ettikleri sahne mesela.

    Ö.Y.: Bizim açımızdan da eksik olduğunu düşündüğümüz bir kısım olmadı. Ama Gökhan karakteriyle ilgili aklıma takılan bir şey oldu. Ona biraz daha sorumluluk yüklenebilir miydi? Biraz daha muhafazakar toplumu yansıtabilir miydi? Gökhan karakteri yalnızca aldatıldığı için bir tepki gösterdi. Filmin daha naif yapısını koruması için mi bu şekilde bıraktınız?

    Ü.Ü.: Senaryonun ilk halinde o karakter finalde büyük bir patlama yaşıyordu. Şiddet gösteriyordu, filmin sonu da hastanede bitiyordu. Kimse ölmüyordu, ama son konuşma hastane yatağındaydı. Ama senaryoyu okudukça o sahne bana Türk dizisi duygusu vermeye başladı. Böyle şeylerin zaten çok yapıldığını düşündüm. Yapılmayan şey sessiz kalan, çekip giden bir erkekti. Adamın yüzleşememesi daha hoşuma gitti.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top