Ölümcül Tuzak: en yeniler yorumlar - Sayfa 6

Bu filmi izleyebilmek ve anlayabilmek için kendinizi tamamen arındırmanız gerekiyor. Önyargılarınız, fikirleriniz, alışkanlıklarınız, politik ve dini düşünçelerinizi bir kenara bırakmanız gerekiyor. Çünkü filmi ne kadar izleseniz mutlaka bir noktada takılıp kalacaksınız. Beğenmeyenlerin sorunu burdadır.

Filme gelirsek şimdiye kadar izlediğim en başarılı yönetmenlik ve oyunculuk. Filmde ne bir mesaj ne de bir savaşın haklı tarafını ortaya çıkaran bir sav-kuram yok. O yüzden bu film övgüyü hakediyor. Ayrıca atmosfer çok iyi yansıtılmış. Sanki biri eline kamerayı almış. Irak da olanları kaydetmiş.

Oscarı hakeden bir film ama rakipleri de bir onun kadar başarılıdır.

Amerikan işgali altındaki Irakda görev yapan bomba imha ekibinin görev sürecinde başlarından geçenleri anlatıyor.Amerikan askerlerinin Irakdaki zorlu koşulları üzerine ilerliyor.Madem bu kadar zorluk çekiyorsunuz ne işiniz var dememek elde değil:)Bu yılın çok konuşulan bir filmi.Bu kadar ses getirmesinin nedeni sanırım Amerika!ın hassas olduğu bir bölgede geçmesi.Yoksa filmin konusu tatmin edecek düzeyde değil.Yönetmen çoklu kamera açıları ve detaylı bakış açısıyla iyi iş çıkarıyor diyebilirim.Ayrıca bir savaş ve erkeklerin daha ön planda olduğu bir filmde yönetmenin kadın olması daha başarılı kılıyor sanırım.Bu film Irakda olan biteni Amerika gözünden bakıyor.Eğer ırakda olan biteni her açıdan görmek isterseniz Battle For Haditha adlı filmi tavsiye ederim.Ölumcül Tuzak filmini beğenenler Battle For Haditha izledikten sonra hala beğeneceklermi merak ediyorum.Son olarak oscar da bu kadar ön plana çıkmasının nedeni bana kalırsa tamamen politik.Sonuç olarak Ölümcül Tuzak kötü bir film değil.İyi bir film ama bu kadar abartıyı hak edecek bir filmde değil.

8/10

?The Hurt Locker? için söze bir kadın yönetmenin elinden çıkmış bir filme hiç benzemiyor gibi klişeleşmiş bir cümleyle girmeye hiç niyetim yok. Zira Kathyrn Bigelow'un filmografisine baktığımızda öyle yumuşak ya da kadınsı diye adlandırılan filmlerden birine rastlamak mümkün değil. Bir önceki filmi ?K'19: The Widowmaker? ile askerlik müessesine ufaktan bir giriş yapmış olan Bigelow bu sefer kamerasını tamamen savaşa çeviriyor. Hem de Irak'ta muhabirlik yapmış Mark Boal'ın yazdığı senaryo ile?Son yıllarda iyice artan birbirine benzeyen savaş filmlerinden farklı bir film ?The Hurt Locker?. En önemli özelliği bir savaş filmi olmasına karşın bir sonraki sahnesinin tahmin edilmesinin güç bir senaryoya sahip oluşu ve tamamıyla hikâyesini askerlerin dünyasına ve savaşa indirgemesi. Politik bir mesaj kaygısı olmayan filmde propaganda olarak anlamlandırılabilecek birkaç talihsiz bölüm de ne yazık ki mevcut. Neyse ki filmin ana fikri olan ?Savaş bir uyuşturucudur!? sloganından sapmayarak anlatmak istediklerini çok açık ve başarılı bir şekilde ifade ediyor Bigelow. Kahramanlaşan Amerikan askerleri yerine neden çıktığına anlam veremedikleri bir savaştan eve dönmelerine kalan gün sayısını sayan askerler karşımızdaki! Onların yapmaları gerek tek şey kalan günlerini hayatta kalarak tamamlayıp, evlerine dönmek.Bigelow'un önceki filmlerinden tanıdığımız aksiyon ve gerilim sahnesi çekme becerisini düşünüldüğünde bile insanı tedirgin eden gün sayma ve her an ölümle burun buruna olma halinin yanında bomba imha sahnelerinde adeta konuşturmuş. Zaten sadece savaşı ve askerlerin geçirdiği günleri fazla öykülemeyerek tüm doğallığıyla perdeye taşıyan film bir de bunu aktarırken kullandığı el kamerasını benzeri kamera kullanımı da filmin sahiciliğini iki katına çıkartıp; filmi aynı zamanda ?mockumantary(sahte belgesel)? türüne de yaklaştırmış. Anlatmak istediklerini olabildiğine etkileyici bir şekilde anlatan Bigelow kariyerinin en iyi yönetmenlik performansını çıkarmış.Teknik yönden de yılın en kusursuz filmlerinden ?The Hurt Locker?. Özellikle diken üstünde izlediğimiz sahnelerde ses miksajının başarısı ve filme olan katkısı gördüklerimiz içinde en üst sıralarda yer alacak cinsten. Tabii teknik dalların yanı sıra oyuncular da çok başarılı. Özellikle Altın Küre'de neden es geçildiğini anlamadığım adaylık bile verilmeyen Jeremy Renner'i neyse ki Akademi unutmadı. Canlandırdığı karakter de kuşkusuz filmin en ilgi farklı ve ilgi çekici karakteri. Renner de ileride iyi bir oyuncu olabileceğini kanıtlar bir performans çıkarmış. Tabii ödüle kavuşması bu yıl oldukça zor.9 dalda Oscar ödülü alan ?The Hurt Locker? yılın kuşkusuz en tartışılan ve ?Avatar? ile en çok karşılaştırılan filmi. Hissettirdiği saf sinema duygusu ve son yılların en orijinal savaş karşıtı filmi olma özelliğiyle bir bilgisayar oyunu mu yoksa sinema filmi mi karar veremediğim ?Avatar'dan açık ara üstün bir film. Altın Küre'de eski kocasına yenilen Bigelow bakalım Pazar gecesi galip çıkabilecek mi?

harika bir film olmuş kesinlikle en iyi film oscarını almalı. diğer adaylar içerisinde en iyisi kesinlikle.8/10

Kathryn Bigelow bu filmle gerek görüntüler,gerek kurgu,gerek oyuncu seçimi ve vermek istediği mesajla büyük iş çıkarmış.Bu filmi izleyen birçok kişi filmi teknik yönden çok çok iyi bulmaktadır fakat yönetmenin vermek istediği mesajı yanlış anlamalarından dolayı filmi beğenmemekte gözlemlediğim kadarıyla.Bu filmle ilgili şuna dikkat çekmek isterim özellikle;Filmde Amerikan propogondası değil tam tersi Amerikayı güzel ve sert bir biçimde eleştirme amacı vardır.Filmin başında ^^Savaş bir bağımlılıktır^^ mesajı ile başlıyor ki ilk eleştiri bu mesajla verilmekte,Amerikalı bomba imha uzmanı askerin sürekli savaşma ve adrenalin isteği bağımlılığı Amerikayı temsil etmekte,diğer eleştirel sahnede Amerikan Askerlerinin operasyon sırasında Iraklı halk tarafından kameraya çekilmeleri ve bunda Amerikan askerlerinin youtubea verilme kaygısı ve en güzel sahnede başroldeki amerikan askerini sivil hayatında süpermarkette mısır gevreği alırkenki sahnesi ve pskikliojik olarak askerlerin etkilendiği sahneler Amerikan propogandasının yapılmadığının en güzel kanıtı olarak gösterilebilir.

2 saatten fazla süren akıcı ve kaliteli bir seyirlik. Irak savaşıyla ilgili yapılmış en gerçekçi, en iyi filmlerden biri. Bravo taburundaki bir grup askerin Irak da yaşadığı son günleri anlatan etkileyici bir dram. Bu tür filmlere ilgi duyanların kaçırmaması gerekir diye düşünüyorum. Katrin Bigelow geçmiş tecrübelerini bu filme baya bir yansıttığı ortada. Bigelow'un Oscar da şansı çok az ama şu da var ki izleyicilerden ve medyadan hem yönetmenliği hakkında hem de filme genel olarak bakıldığında geçer not almıştır bana göre. Oyuncuların performansları da takdire şayandı. Bir sahne vardı ki tüyler ürperticiydi. Iraklı DVD satıcısı çocuğun karnının içine militanlar tarafından yerleştirilmiş bombanı William James tarafından çıkartıldığı sahne dehşetti. Finaldeki şu (yeni bir görevin başladığı sahnedeki) yazı bazı şeyleri açıklıyordu (izleyenler anlarlar) : ?Delta bölüğü görevi geri kalan gün: 365?Son cümlem şudur ki birçok ödüle layık görülmüş bu film iyi bir seyir zevki sunuyor. Tavsiye ederim. 10/8

9/10 bence oscara aday olmalı..keyifle zledim diyebilirim. ve bu ve bu tür filmleri yerden yere vuranlar, Avatar ile eşleştirenler, konusunu beğenmeyenler.. bunları nasıl düşünebiliyorsunuz gerçekten ilginç. o kadar takipçisiniz diyelim ama böyle beğenmemeler oldukça garip. ve lütfen araştırın biraz ezberci olmayın. izleyin tavsiye edilir...

izledim...hiçbir çekiciliği yok...içerik olarak oldukça iyi film...askerlerin yaşadıklarını psikolojik olarak yansıtmış,savaştan ziyade (hiçbirine inanmıyorum,o kadar insan ölürken...ayrı mesele..)..o kadar ahım şahım, abartılacak bir film değil...bence sırf Kathryn Bigelow var, diye şişiriliyor..çünkü ilk defa bir bayan yönetmenin oscar almasını istedikleri için...'Inglourious Basterds', 'Hurt Locker' dan kat ve kat daha iyi...seyir olarak Avatar daha keyifli, Hurt Locker dan..hatta 'Up in the Air' ve 'Julia & Julia' ı izlerken daha fazla keyif aldım...kısacası 'The Hurt Locker' sadece içerik ve teknik yönlerden(Avatar daha iyi) iyi bir film..

Orta kalite bi film...Oscar lık denemez..
bundan daha iyi ırak savaşını anlatan filmler gördük... Filmin teması ney o da doğru dürüst belli değil..kurguda saçmalıklar var.Benim sinema zevkime uyan bir film değil.Avatar ve quentin tarantino alır ödülleri gibi geliyor...

O kadar kötü ve sıkıcı bir filmki...Sırf amerikan askerleri ve milliyetçiliği adına vede kadın yönetmenin hatrına bu filme oskar vereceklermiş gibi geliyor bana.Yoksa Avatar ile yarışmayı bırak eline su bile dökemez bu film.

genel olarak sinema severlerimizde amerika, kendi savaş politikalarını eleştireceği bir film yapsada bizde kasıla kasıla izlesek diye bir uhde var malesef.. kendi silahlarıyla kendilerini vururlarmı sanıyorsunuz..bu filmde de öyle amerikanın Irak İŞGAlİNi eleştirdiği filan yok.millet kendi kendini kandırıyor..satır aralarından yalanmayı bırakalım lütfen..sinema sanatı açısından da çok vasat bir film açıkçası baş kahramanların yanında ölen askerlerin dramını bile iyi yansıtamamış, sıradan oyunculukların olduğu öyle izleyiciyi çokta saran filan bi hikayesinin olmadığı sıradan bir film..4/10

evet,kathryn bigelow bizleri şaşırtarak erkek işi olarak görülen savaş filmi yönetmenliğine yeni bir soluk getiriyor.başarılı ve oscar adayı bir film çekmeyi başarıyor.bugüne kadar pek çok savaş filmi izledik,pek çok şey gördük.asıl soru the hurt lockerın onların arasında nerede durduğu ve hangi özellikleriyle ön plana çıktığı'öncelikle bana göre çok sağlam bir senaryo var.gerçekten de bigelow sırf çıkayım savaş felsefesi yapayım,askerler şöyledir böyledir,psikolojik bir film çekeyim diye yırtınmıyor.altyapısı çok sağlam,gerçekçi,kusursuz bir senaryosu var filmin mark boal tarafından yazılan.ve bence savaş filmlerindeki bu sağlam senaryolara zaten çoktan sinema tarihine geçmiş olan bir iki büyük yönetmenden gelen bir iki başyapıt hariç pek de rastlayamıyoruz.bunun yanında film sizi sürekli uyanık ve meraklı tutuyor,hatta bazı yerlerde sağlamına geriyor.belki de izlediğiniz pek çok gerilim korku filminden daha fazla.yani kısacası yönetmen bu gerçeklik hissini kullandığı çekimler,hareketli kameralar ile birlikte bize iyice aşılayabiliyor.karakterler de o kadar sağlam oturmuş ki,bu durumun göstergesi olarak filmi izlerken içinizden lütfen böyle olsun,lütfen böyle olmasın gibi isteklerde bulunuyorsunuz,hikayeye kapılıyorsunuz.final başta biraz klişe gibi gözükse de,savaşın ne demek olduğunu,cephedeki askerliğin ne demek olduğunu uzaktan bir nebze de olsa anlamanızı sağlıyor ve bu kaliteli film nihayete eriyor.oscar adayı da olduğundan görülmesi gerekli sanırım.

güzel film. Gerçekçi. Sıkıcı film deyip beğenmemişler onlara da artık rambo 1-2-3-4 ü tavsiye ediyoruz hiç sıkılmazlar...

Amerikanın ırak olayına en objektif ve en sert yaklaşımı.Bayn bir yönetmenden bu kadar iyi bir psikolojik savaş filmi beklemezdim açıkçası.Çok begendim zaten oscar adaylığı da filmin kalitesini kanıtlıyor şiddetle tavsiye ediyorum