Hesabım
    Ant-Man
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Ant-Man

    Perdede bir karınca kahraman!

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Ant-Man’den haz alabilmek için modern süper kahraman filmlerinden beklediğimiz ciddiyeti bir kenara bırakıp filme 1950li yılların The Incredible Shrinking Man gibi b-tipi bilim-kurgu macera filmlerinin mega bütçeli bir versiyonu olarak bakmakta fayda var. Karşımızda gülünesi konseptini ciddiye almak yerine hikayesinin getirdiği her türlü saçmalığı sonuna kadar benimseyen, ve işte bu yüzden başarılı olan muazzam bir eğlencelik var.

    Çizgi roman tarihinin efsane isimleri Stan Lee ve Jack Kirby’nin 60lı yılların başında yarattığı sürülerce ikonik süper kahraman karakterleri arasında Ant-Man, belki de o yılların b-filmleri ve çizgi romanlarının kendinden emin saçmalığına ve masumiyetine en çok uyan kahramandı. Sonuçta karınca boyutuna inebilen ve karıncaları kontrol edebilen bir süper kahraman konsepti Thor ve Örümcek Adam’dan bile daha gülünesi bir havaya sahip. Bu denli sersem bir fikri günümüzün daha karanlık ve ciddi süper kahraman formülüne oturtmak bir felakete yol açabilirdi.

    Belki de bu yüzden Marvel, ilk başta klasik tür sinemasından anlamakla kalmayıp tür sinemasının klişeleri ile oynamaktan haz alan Edgar Wright’ı yönetmen olarak seçti. Wright, Simon Pegg ile çektiği Kornetto Üçlemesi’nde tür klişeleri ile dalga geçerken aynı zamanda o türün muazzam bir örneğini yaratabileceğini göstermişti. Ne yazık ki Wright, film üzerinde on yıldan fazla çalıştıktan sonra projeden çıktı ve yerine komedi yönetmeni Peyton Reed oturtuldu.

    Tabii ki Wright’ın filmden neden çıktığı ve eğer yapımı sonuna kadar götürseydi neye benzeyeceği hem Marvel’ın, hem de Wright’ın hayranları tarafından tartışılıyor ve filmin vizyonundan sonra tartışılmaya devam edecektir. Fakat bu noktada yapabileceğimiz tek şey bize sunulan yapımı elden geçirebilmek.

    İtiraf etmeliyim ki filme son anda giren Reed’in yönetimi Ant-Man’in en zayıf yanı. Ant-Man’in adı üstünde karınca boyutuna dönüştüğü muazzam minyatür perspektif sahneleri haricinde gayet düz bir görsel yapı sergiliyor Reed. Neyseki hikayenin absürdlüğünden haz alırken üç boyutlu karakterler yaratmayı unutmayan performanslar filmin temposunu düşürtmüyor. Ant-Man’in belki de en büyük kozu, Edgar Wright’ın da aralarında olduğu dört yazardan oluşan senaryosu.

    Senaryonun ilk versiyonlarını yazan Wright ve Joe Cornish, blockbuster sinemasının içini ve dışını bilen iki isim. Çekime sunulan son versiyonunu yazan Adam McKay ve Paul Rudd ise yılların absürd komedi tecrübesine sahip kişilikler. Bu sayede heyecanı elden bırakmazken kendisiyle dalga geçmekten korkmayan bir ton yakalıyor film. Genelde kocaman binalar ve devasa CGI setler içinde oluşan etkileyici kovalamaca ve kavga sahneleri minnacık maketler ve oyuncaklar içinde oluşuyor.

    Kostümü orjinal Ant-Man Hank Pym’den (Michael Douglas) devralan usta soyguncu Scott Lang’in (Paul Rudd) minyatür haliyle bir şehir maketinin içinde roket etkisi yaratan kurşunlardan kaçtığı an gibi sahneler, daha önce bir sürü Marvel filminde gördüğümüz CGI cümbüşü sekanslara en azından bir orjinallik ekliyor. Mikroskopik alanda gayet dramatik görünen bu sahneleri durmadan normal boyutta ne kadar küçük ve önemsiz olduklarını görmemiz bütün deneyimi daha eğlenceli kılıyor.

    Bir süper kahramanın sırf iyi kalpli olduğu için kahraman olmayı seçmesi gayet yeterli bir sebep hikaye anlatımı bakımından, fakat ne zaman bu tarz bir karakter için daha derin ve kişisel bir motivasyon yaratılsa seyircinin o karaktere daha yakın hissetmesi sağlanabiliyor. Scott’un yeni Ant-Man olmayı seçmesinde en önemli etken, küçük kızının kendisiyle gurur duymasını istemesi. Bu motivasyon Hank Pym’in kendi kızı Hope (Evangeline Lilly) ile tekrar kişisel bir bağlantı kurabilmesi ile tematik bakımdan bağlanınca filmin zaten zayıf olması beklenen karakter yapısı tamamlanıyor ve bize de Ant-Man’in minyatür mekanlarda kötü adamlara karşı savaşmasını gösteren bir sürü eğlencelik sekanslardan haz almak kalıyor.

    Sıra akılda kalıcı kötü adamlara geldiğinde Marvel’in başarısızlığı Ant-Man ile devam ediyor. Yenilmezler 2’de Ultron ile gayet orjinal bir kötü adam yaratan Marvel Sinema Evreni, bir kere daha hırsdan kafayı yediği için dünyayı yok etmekten korkmayan zengin iş adamı arketipini sunuyor. Bir zamanlar Hank’in yardımcısı olan Darren Cross (Corey Stoll), Hank’in insanları karınca boyuna indirebilen teknolojisini taklit ettikten sonra Ant-Man’e benzer bir kostüm ile Scott’a meydan okuyor. Ta ilk Iron Man filminden beri kullanılan bu muhabbetin cılkı çıktı artık.

    Bu tarz küçük eleştirilere rağmen Ant-Man, hafifliğini ve absürdlüğünü benimseyen bir eski usül b-tipi Hollywood eğlenceliğini kocaman bir bütçe ve muazzam efektlerle bir araya getirerek şaşırtıcı derecede başarılı bir süper kahraman filmi yaratıyor.

    Film bittikten sonra salonda kalın, jeneriğin ortasında ve en sonunda birer ekstra sahne var.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top