Hesabım
    Zindan Adası
    Ortalama puan
    4,4
    2671 Puanlama
    Zindan Adası hakkında görüşlerin ?

    335 Kullanıcı yorumları

    5
    85 Eleştiri
    4
    160 Eleştiri
    3
    33 Eleştiri
    2
    40 Eleştiri
    1
    6 Eleştiri
    0
    11 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Hamdullah Kaplan
    Hamdullah Kaplan

    33 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    14 Aralık 2021 tarihinde eklendi
    Çok iyi senaryo, oyunculuk zaten muhteşem, finali de ters köşe yapıyor. Di caprionun her filmi izleniyor arkadaş.
    mustafa ismar
    mustafa ismar

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,5
    27 Eylül 2021 tarihinde eklendi
    Filmin devamını unutmuşlar. Şaka bir yana, filmi çok beğendim, bazı yerlerde beynim "bu çocuk kaçar" desede filmin hikaye anlatımı güzeldi. Herkese izlemesini tavsiye ederim
    Zeynep Şahin
    Zeynep Şahin

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    26 Eylül 2021 tarihinde eklendi
    çok yüksek düzey kaliteli filmler izlemeye alışık olmadığımız için ilk başta sonunda ne olduğunu anlayamıyoruz.Ama kötü eleştiriyi hak etmeyen bir film olduğunu düşünüyorum.Bayıldım!
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    11 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    akıl hastenesinde çocuklarını öldüren bir adamın müthiş supriz gelişmeleri barındıran süper sürükleyici filmi.. Ama dönem dönem gereksiz sahnelerle anlaşılması güçleşiyor.. Net anlaşılması için 2 sefer seyredilmesi gereken filmlerden
    Fatih Meral
    Fatih Meral

    Takipçi 46 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    19 Mart 2021 tarihinde eklendi
    Filmi neredeyse kusursuz bulduğumu ve hayranlıkla izlediğimi söylerek başlamak isterim.Konu olarak gayet orijinal bir konu ve senaryoyla hayat bulan bir film.Oyunculuklarla hikâye adeta yaşatılmış. Sürekli olarak Teddy Daniels'in hasta mı yoksa gerçekten görevli federal polis mi olduğu ikilemi gayet etkileyici ilerledi.Zaman zaman izleyicilerin fikirlerini bile değiştirebilecek ölçüde git-gellerdi bunlar. Klasik her yönüyle kötü karakterin olmadığı aslında hangi karakterin kötü olduğunu düşündüren zihin oyunlarıyla dolu bir filmdi.Aslında filmin bariz bir kötü diyebileceğimiz bir karakteri yok. Doktor Joh aslında beyine müdahaleden yani operasyonel olarak insanların kişiliğinin alınıp zombileşmesine yanaşmayan rol kuramı ile hastalarının iyileştirebileceğine inanan idealist bir psikiyatr; diğer tarafta ise Nazi kalıntısı olarak filmde bahsedilen Dr. Jeremiah, tamamen beyine müdahaleyi, cerrahi operasyonu savunan, insanları köleleştiren yönü tercih eden bir psikiyatr.Sonunda tabii ki kahramanımız Teddy Daniels kötü bir insan olarak yaşamaktansa iyi bir insan olduğumu düşünmeyi yeğlerim diyerek Dr.Jeremiah'ı bilinçli seçiyor. Aslında Teddy bu hapishane tarzı hasta rehabilitasyon merkezine girmeden önce tercihi yapmıştır ama bence zaman zaman zihni git-geller yaşasa da bu oyuna uyum sağlamıştır. Oyunun merkezinde oyun kurucu ve oyunu sonuçlandırıcı kendisidir. Kendisine itiraf edemediği yönleri en sonunda itiraf eder ve kim olduğunu bildiğini söylerek filmi sonlandırır.Yönetmen Martin Scorsese iyi bir iş çıkarmış, oyunculuklar muazzam ölçüde kaliteli. İzlemesi bir o kadar zevkli ve kült olacak bir filme imza atılmış.
    banu gani
    banu gani

    6 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    7 Mart 2021 tarihinde eklendi
    Filmin başından sigara isteyerek filmin gidişatı belli oldu akıl hastanesine giderseniz hastalar hemen sizden sigara ister çünkü sigaraları yoktur hep başkalarından isterler spoiler:
    yazıkki filmin sonunda bu sefer gerçekten iyileştiğini halde bu acıya dayanamayacağını düşündüğü için ölmeyi tercih ediyor sonu çok üzücüydü
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 1.886 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    6 Mart 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosu Laeta Kalogridis tarafından "Mystic River"ın da (2001) yazarı olan Dennis Lehane'nin aynı isimli romanından (2003) uyarlanarak kaleme alınan “Shutter Island”, büyük usta Martin Scorsese'nin yönetmen koltuğunda oturduğu 138 dakikalık süresine rağmen merak ve ilgiyle izlenerek tamamlanan sürprizlerle dolu, parçacıklarının içinde bulunduğu orijinal kutusunu görmediğiniz için finalde karşınıza nasıl görüntünün çıkacağını bilemediğiniz bir "puzzle" gibi...


    İşin daha da iyisi, insanın içini daraltan karanlık ve kasvetli atmosferinin yanı sıra bir türlü dinmek bilmeyen yağmuru ile Scorsese'nin filmi Lehane'nin romanına sadık kalarak "neo - noir" tarzda kurgulamış olması...

    Haydi gelin başlayalım...

    Boston Harbor Adaları, 1954...

    "Su" ile arası pek hoş olmayan adli polis Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve yeni ortağı Chuck Aule (Mark Ruffalo), tedavisi zor akıl hastalarına ev sahipliği yapan Ashecliffe Hastanesinin bulunduğu adaya doğru yol almaktadırlar...

    Şu "su" olayını lütfen aklınızın bir köşesinde tutun...

    Zira ileride bulmacanın çözümünde işinize fazlasıyla yarayacak...

    Neyse devam edelim...

    Kendilerini adada, üç farklı bloktan oluşan hastaneye götürmek üzere yardımcı gardiyan McPherson (John Carroll Lynch) ve gerginlikleri Teddy'nin gözlerinden kaçmayan ekibindeki silahlı gardiyanlar karşılar...

    Girişte silahlarını teslim ettikten sonra Dr. John Cawley'in (Ben Kingsley) yanına götürülürler...

    Yolda zincirlere vurularak bahçe işlerinde çalıştırılan hastaları da görürler...

    Dr. Cawley'in yanına vardıklarında ikilinin, son yirmi dört saat içinde kimselere görünmeden tesisten kaçmış olan Rachel Solando (Emily Mortimer) için adaya geldiklerini öğreniriz...

    Ki anlatılanlara göre bu Rachel, üç çocuğunu da evinin arkasındaki gölde teker teker boğarak öldürmüş olan bir cani olup son derece tehlikelidir...

    Ancak aynı Rachel, çocuklarının öldüğü gerçeğini reddederek tesisteki odasını evi olarak kabul etmenin yanı sıra etrafındaki herkesi sütçü, postacı vs. gibi insanlar olarak addetmektedir...

    Yani tam anlamıyla kafasında yarattığı bir hayal dünyasında yaşamaktadır...

    Üstelik tüm aramalara karşın adanın hiçbir yerinde bulunamadığı gibi parmaklıklı penceresi ve kilitli kapısı olan odasından nasıl çıktığına da akıl sır ermemektedir...

    Hep birlikte odasına gittiklerinde Teddy, yerdeki gizli bir bölmede Rachel'ın yazdığı çok "özel" bir not bulur...

    Yetmez, yedi görevlinin poker oynadıkları yemekhanenin içinden geçerek kaçmış olduğunu da duyunca Dr. Cawley'e, bütün personel ile görüşmek istediklerini söyler...

    Yemekten sonra hepsi bir araya toplanarak sorgulanır...

    Anlaşıldığı kadarıyla zayıf halka, yapmaması gerektiği halde nöbet yerini terk ederek tuvalete gitmiş olan Glen Miga'dır (Joseph Sikora)...

    Bir de Rachel'ın psikiyatristi olan Dr. Lester Sheehan'ın (sürpriz) adı gündeme gelir...

    Ama o da sabah feribotla adadan ayrılarak izine ayrılmıştır...

    Hava koşulları nedeniyle kendisine telefon ile de ulaşılamamaktadır...

    Teddy ve Chuck akşam Dr. Cawley'in saray yavrusunu andıran evine gittiklerinde personelin dosyalarını görme isteklerini reddeden Dr. Jeremiah Naehring (Max von Sydow) ile de tanışırlar...

    Bunun üzerine asabı çok bozulan Teddy, ertesi sabah adadan ayrılma kararı alır...

    Fakat rüyasında gördüğü karısı Dolores (Michelle Williams) Teddy'i, "Rachel adadan hiç ayrılmadı ve işin içinde (kendisinin dumandan boğularak ölümüne yol açan) 'kundakçı' Andrew Laeddis'in de (Elias Koteas) bulunduğu" şeklindeki uyarısının ardından fikrini değiştirir...

    Ve her biri ayrı birer vaka olan Rachel ile aynı terapi grubundaki hastalarla tek tek görüşmeye başlarlar...

    Ezberletildikleri şeyleri anlatan hastalardan Bridget Kearns (Robin Bartlett), kaşla göz arasında bulduğu bir fırsat esnasında Teddy'nin not defterine"KAÇ" diye yazar...

    Derken...

    Teddy Chuck'a, Nazi toplama kampı Dachau'yu özgürleştirdiklerinde SS'lere yaptıklarını itiraf eder...

    Tabii adaya geliş nedeni ve ada da yürütülen çalışmalara ilişkin tahminini de...

    Bütün bunlar yaşanırken birdenbire, çok kısa bir süre önce sırra kadem basmış olan Rachel'da sapasağlam olarak ortaya çıkıverir...

    Dakika 52...

    Yalnız halen, her yanı çıkmaz sokaklarla dolu bir labirenti andıran bir "puzzle"a benzettiğimiz filmin hikayesinin nereye varacağını kesinlikle öngöremeyecek ve bir tahminde bulunmaya kalktığınız anda da yanılarak hüsrana uğrayacaksınız...

    Bu durumda ne mi yapmanız gerekecek?

    Elbette ki, filmi tamamlamak...

    Emin olun Leonardo DiCaprio'nun şahane bir performans sergilediği film bittiğinde, "izlediğime değdi" diyeceksiniz...

    Keyifli seyirler,
    Nebiha Tunç
    Nebiha Tunç

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    12 Şubat 2021 tarihinde eklendi
    Filmde uymayan yerler var tedy karısını yangında kaybediyor ve kundakçı leadisin yüzünde iz olması gerekiyor. Fakat filmin sonunda tedy laedesin kendi çıkıyor (doktorların dediğine göre) bence boyun eğiciliği anlatan bu yüzden de beklentim karşılamayan bir filmdi. Mağarada kadının söylediklerini halen gerçek kabul ediyorum...
    Mervan Eker
    Mervan Eker

    Takipçi 7 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    6 Şubat 2021 tarihinde eklendi
    Christopher Nolan’ın filmlerini kafa karıştırıcı olarak bulurdum ama Nolan’ın filmleri Zindan adası kadar kafa karıştırıcı değil . İlk başta polisiye film izlediğimi sandım ama zamanla yanıldığımı anladım.Film yavaş yavaş gerilimi arttırıyor . Flashback sahneleri karakterin psikolojisini daha iyi anlamamızı sağlıyor yani kısacası Martin Scorsese’nin ustalığını bir kez daha izliyoruz
    emrah5996
    emrah5996

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Ocak 2021 tarihinde eklendi
    Kafaları karıştıran ulan deliriyorum mu acaba diye sorduran film karışık ama güzel hikaye odaklanıp izleyin yoksa benim gibi 2 kez izlemek zorunda kalırsınız 10/8
    Eren Tokmak
    Eren Tokmak

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    26 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Scorsese sen aşmışsın herşeyi ya...Muazzam ötesi kurgulanmış çok üst düzey bir film.Cidden yazan yöneten oynayan herkes çok iyi,insanı cidden o son sahnelerden sonra boşlukta bırakıyor,kendinizi çok garip hissediyorsunuz.Bana göre di caprio nun en iyi oyunculuğunu sergilediği filmdir eğer bu yorumu okuyorsanız boşverin yorumları sadece gidin açın ve o zevki tadın.
    Eren Tokmak
    Eren Tokmak

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    24 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Muazzam ötesi kurgulanmış çok üst düzey bir film.Cidden yazan yöneten oynayan herkes çok iyi,insanı cidden o son sahnelerden sonra boşlukta bırakıyor,kendinizi çok garip hissediyorsunuz.Bana göre di caprio nun en iyi oyunculuğunu sergilediği filmdir eğer bu yorumu okuyorsanız boşverin yorumları sadece gidin açın ve o zevki tadın.
    BABA S.
    BABA S.

    Takipçi 94 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    21 Ekim 2020 tarihinde eklendi
    20 defa izlediğim ve her birinden ayrı çıkarım yaptığım,Di Caprio'nun en iyi oyunculuk performanslarından biri.Psikoloji-gerilim türünde asla unutulmayacak bir film.İyi seyirler...
    yağmur resmi
    yağmur resmi

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    12 Ağustos 2020 tarihinde eklendi
    izlediğim en iyi filmlerden biriydi tek bir dakikasında bile sıkılmadım diyebilirim. Leonardo DiCaprio zaten efsane oynamış. Mutlaka izleyin bence.
    Ahmet Kaan Solmaz
    Ahmet Kaan Solmaz

    14 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    9 Temmuz 2020 tarihinde eklendi
    Sizi meraklandıracak, düşünderecek bir film arıyorsanız kesinlikle izleyin derim. Filmi izledikten sonra bile ne olduğunu çözemedim. Açıkcası film çok gereksiz uzatılmıştı. Bana sıkıcı geldi. Bu tarz filmleri çok sevmediğimden gerek olsa. Ama izlenebilir güzel bir film. Ayrıca gerçek hayatta böyle şeyler oluyormu acaba ? diyede düşündürüyor. Umarım olmuyordur :)))
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top