Hesabım
    Albatrosun Yolculuğu
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Albatrosun Yolculuğu

    Vizyon filmlerine alışkın izleyici için hazmetmesi zor bir lokma...

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Bazı filmler vardır ya çok seversiniz, ya da varlığını dahi reddedersiniz. İşte Albatrosun Yolculuğu tam da bu iki ayrımın tam ortasına yerleşmiş, anlatmak istediği nice şeyi seyircisiyle bir türlü paylaşamayan bir film.  Roman, şiir ve senaryo yazarı, aynı zamanda bir sinema aşığı olan yönetmen Cengis Temuçin Asiltürk’ün yazıp yönettiği ve aradan geçen 4 yılın sonunda vizyon şansı bulan Albatrosun Yolculuğu, önemli tiyatro oyuncularını bünyesinde barındıran, müzikleri ile mest eden lakin kurgusuyla her tip seyirciye hitap etmeyen bir proje.

    Ankaralı tanınmamış şair Salih (Salih Bolat) geçimini şiirler üzerinden kazanmaya çalışan, her ne kadar istemese de karısını sürekli hayal kırıklıklarına sürükleyen bir adamdır. Kendini Ali olarak tanıtan Rasnal’a eşinden aldığı yüklü bir meblağı borç olarak verir ancak Rasnal kendine ölü süsü vererek ortadan kaybolur. Bu arada Salih evini terk eder, İstanbul’a gelir ve sokaklarda keman çalan ve aslında bir vesikalı olan Şermin (Ufuk Kaplan) ile tanışır. Sıradan bir aşk hikayesi gibi başlayan serüven, enteresan hikaye anlatımı, her izleyiciyi memnun etmeyecek kurgusu ve bitmek bilmeyen metafor yağmuru ile devam eder.

    Şiir ve sinemayı, bir başka deyiş ile sanatı merkezine alan Albatrosun Yolculuğu, az önce de bahsettiğimiz gibi anlatacak çok şeyi olan, elden geldiğince bunu başaran ancak aksak yapısı sebebiyle bir türlü “olamamış” bir çalışma. Salih Bolat, Ufuk Kaplan ve Ercan Kesal gibi önemli isimler tabiri caiz ise (sakin, dingin ama güçlü) oyunculuklarını konuştururken, Asiltürk elindeki doneleri kurguya ince ince işlemiş, merak unsurunu yüksekte tutarken, bazen sakil kalan repliklere rağmen şaşırtıcı bir seyirlik sunmuş.

    Bir şairin var olma, geçmişiyle yüzleşme ve geleceğe dair ümitsizliği, belki de kayıtsızlığı üzerine ilerleyen Albatrosun Yolculuğu aynı zamanda baştan sona kadar bir metafor ziyafeti. Pek tabii bu çözülmesi icap eden bulmaca her damak tadına da uygun değil. Sırf bu sebepten bile seyircisi ile arasına sağlam bir mesafe koyuyor, hikayedeki ekmek kırıntılarını finale kadar toplayıp, ekmeği sizin elde etmenizi istiyor.

    Kısacası Albatrosun Yolculuğu anlatacak çok şeyi olan, bunu farklı bir yolla seyircisine sunmak isteyen, farklı tatlar arayanlar için biçilmiş kaftan, vizyon filmlerine alışkın izleyici içinse hazmetmesi zor bir lokma.

    Tam anlamıyla vizyon şansı bulamayan yapım şu an sadece İstanbul’da ve tek bir salonda seyircisini bekliyor.

    Burçin Aygün

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top