Hesabım
    Ayla
    Ortalama puan
    3,3
    yayın
    • T24
    • Habertürk
    • Hurriyet
    • Sabah
    • Sözcü

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Ayrıca filmin sonunda hikayenin gerçek kahramanlarının gösterilmesi de çok iyi olmuş. Gerçi bu genelde biyografik filmler için son dönemde çok yapılan birşey. Ama burada, bu büyük sevginin, bu inanılmaz romansın kahramanları, bunca yıl sonra biraraya gelince....Onların bugünkü hallerini göstermek, gerçekten dokunaklı bir final oluşturuyor. Ve hikayeye inancımızı pekiştiriyor.Sonuç olarak, Ayla’nın iyi bir film olma konumunu aşıp, içine düştüğü (ya da beceriksizce düşürüldüğü) bu yalnızlık döneminde, Türkiye’ye çok şey kazandırabilecek bir film olduğunu düşünüyorum.

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    Asıl amaç, kahraman ve fedakâr Türk askerlerinin Kore’nin özgürlüğüne yaptığı katkıları vurgulamak, zulüm gören halklara yardımcı olduğumuz mesajını vermekse film hedefine ulaşıyor. ‘Ayla’ bu haliyle öncelikle milli bir film, bir kahramanlık öyküsü... Yaşanmış bir hikâyeyi anlatma görevini yerine getirse de kendi sözünü söyleyemiyor. Hikâye, Süleyman Astsubay’ın katı bürokrasiye karşı verdiği ve kaybettiği bir mücadele olarak anlatılsaydı, gerçek babalığın anlamı vurgulansaydı, filmin Oscar’da daha fazla şansı olabilirdi. Kuşkusuz abartısız, sakin ve daha sade bir anlatımla...‘Ayla’ bu haliyle tümüyle duygulara seslenen, seyircinin gözlerini yaşartacak Türk usulü bir film. En çok oyuncu yönetimini, diyalogları ve oyuncuları beğendim. En etkili yanıysa, hikâyenin kendisi. Özellikle finaldeki o birkaç saniyelik gerçek kavuşma anı çok çarpıcı... 

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    ‘Ayla’, popüler sinema adına ‘Eli yüzü düzgün’ ifadesini hak eden bir çalışma olmuş. Filmin teknik işçiliği sağlam, dönem atmosferi iyi, görüntü yönetmenliği birinci sınıf, kadro da fena değil ama tavrı seyirciyi ağlatmak üzerine inşa edilmiş gibi duruyor. Genel görünüş yeni bir ‘Babam ve Oğlum’ çabasına soyunulmuş sanki. Lakin Çağan Irmak’ın filmindekine benzer bir arka plan ve bakış açısı ‘Ayla’da pek yok. Örneğin “Niye oraya asker yolladık?” daha radikal bir tavırla deşilebilirdi ama bu mesele filme pek sızmamış. Murat Yıldırım’ın canlandırdığı ‘Komünist’ eğilimli ‘Üsteğmen Mesut’ karakteri üzerinden hafif politik soslar katılmış, bir de kadınların ‘sezgisel’ yanlarıyla savaşa karşı duruşları var; o kadar. Daha çok ‘milliyetçi’ yaklaşımların ön planda olduğu yapımın zaten asıl derdi Ayla ve Süleyman Astsubay arasındaki baba-kız ilişkisi olduğu için bu tür dertler perdeye yansımamış. Filmin uzatılmış sahneleri ise Astsubay Süleyman’ın, Ayla’nın akrabalarıyla buluşmak amacıyla gittiği köyde Kuzey Korelilerce tuzağa düşürülmesi ve Japonya seyahati.  

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet

    Sabah

    Yazar: Olkan Özyurt

    Film belki gerçek hikayeyi, bu tür anlayışların üzerine güçlü bir şekilde inşa etmiş olsaydı daha iyi olabilirdi. Böylece Türk ve Kore seyircisi dışında dünyanın herhangi bir yerinde bu filmi izleyecek insanlar için de Ayla, etkileyici bir hale gelebilirdi. Bu noktada önemli bir fırsat kaçırıldığını düşünmüyor değilim. Açıkçası daha incelikli ve derinlikli bir yaklaşım, böylesi müthiş bir hikayeyi dünya ölçeğinde ses getirecek bir hale getirebilirdi. Son söz olarak da senarist ve yapımcı arasındaki tartışmaya dair bir söz söylemek gerek galiba. Seyirci olarak bizler, yapımcı ile senarist arasındaki tartışmadan azedeyizdir. Senaristin adını jenerikte uluslararası standartlara uygun olmayarak küçük yazmanın doğru bir hamle olmadığını düşünüyorum. Hele hele uluslararası arenaya sesleniliyorsa bu hamle her şeyden önce filme zarar veriyor. Sonuçta kanun önünde senarist de filmin hak sahiplerinden biri.

    Eleştirinin tamamı için: Sabah

    Sözcü

    Yazar: Burak Göral

    "Ayla" filminin Oscar'larda çok şansı olduğunu düşünmek biraz zor. Her ne kadar evrensel, duygusal ve insanseven bir hikayeye sahip olsa da bunu ele alış biçimi biraz eski moda. Elbette Hollywood da zaman zaman bu modeli kullanarak epik filmler yapıyor. Ancak bizde bu tip hikayelerde bir türlü engelleyemediğimiz bir alışkanlık da var. Kalıcı ve sinema sanatında değeri yüksek bir film yapmak isterseniz, hikaye ne kadar müsait olursa olsun, hamasetten uzak durmanız gerekir.

    Eleştirinin tamamı için: Sözcü
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top