Hesabım
    Türk İşi Dondurma
    Ortalama puan
    2,6
    yayın
    • T24
    • Habertürk
    • Sabah
    • Hurriyet

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Oyuncular ise bir alem. Yerlisi-yabancısı. Dediğim gibi hepsi en sıradan insanlar görünümünde. Ama öylesine iyi seçilmiş ve kullanılmış ki...Yapımcı Uslu filmden önce “Bebekler bile iyi oynadı” derken haklıymış!.. Özellikle Mehmet’te Ali Atay, Ali’de Erkan Kolçak Köstendil, Gülsüm’de Şebnem Bozoklu...Yabancılardaysa Wayne’de Willi Thorp, David’de James Farley; hele hele Maria’da Marleen Mathews. Tümüne şapka!.. Bir büyük saygı duruşu besteci Fahir Atakoğlu’na. Eşsiz sanatçımız öyle bir müzik yapmış ki...Yer yer, özellikle de sonda gözlerimize dolan yaşların bir sorumlusu da o... Peter Steuger’in görüntüleri de öyle. Tüm bunlar artık sinemanın ne kadar evrensel bir şey olduğunu, gereken kimse ve neredeyse aranıp bulunması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Velhasıl kitle sinemasının görülmeye değer bir örneği..

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Habertürk

    Yazar: Mehmet Açar

    Yönetmen Can Ulkay, filmin niyetine uygun, seyircinin duygularını yöneten, profesyonelliğin gereklerini yerine getiren bir anlatım tutturuyor. Son dönemde popüler Türk sinemasında hep olduğu gibi Fahir Atakoğlu'nun müziği, duyguları daha da yükseltmeye, seyirciyi daha çok ağlatmaya hizmet ediyor. Prodüksiyon tasarımına büyük özen gösterildiği belli. Gerçi kostüm ve dekorların biraz daha yıpranmış olması, daha gerçekçi olabilirdi ama bu haliyle de kötü değil... Sonuç olarak, Peter Steuger'in görüntüleri ve Mustafa Presheva'nın kurgusuyla dünya standartlarında bir film seyrediyoruz. Ama dramatik yapı açısından ilkokul seviyesindeki milliyetçi bir metnin ötesine geçemiyoruz ne yazık ki...

    Eleştirinin tamamı için: Habertürk

    Sabah

    Yazar: Olkan Özyurt

    İki Afgan iki Türk, trendeki insanlar da Çanakkale'de savaşmaya giden Avustralyalı askerler olarak yorumlanıyor ve Broken Hill Savaşı'nın nasıl cereyan ettiği anlatılıyor. Komedi, dram ve savaş türlerinin harmanlandığı, anlatım olarak Ayla ve Müslüm Baba'nın gerisinde kalan filmin hedefinde İngilizler var. Temel olarak onların Avustralyalıları nasıl manipüle edip savaşa soktuklarını görüyoruz ki, bu noktada film savaş karşıtı olanları bile cepheye sürecek kadar zalim olduklarının altını çiziyor. Filmin başındaki ve sonundaki barışçıl sahneler de düşünüldüğünde aslında Avustralyalılara karşı bir dost eli uzatılmak istenmiş.

    Eleştirinin tamamı için: Sabah

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    Meselenin sinematografik yanlarına gelince: Filmin kostüm tasarımı ve görüntü yönetmenliği iyi, buna mukabil senaryo problemli, diyaloglar yer yer tutarsız, karakterler Avustralya’ya nasıl gelmiş, nasıl tutunmuş, ticarete atılmış biri (dondurma satıyor) nasıl İngilizce bilmez ve mesleğini sürdürür, bazı Avustralyalılar niye Türkçe konuşuyor; bütün bunlar muamma... Oyuncu kadrosu ise profesyonelce kendilerine tanımlanan karakterleri ete kemiğe büründürmeye çalışmış lakin asıl mesele yazı boyunca vurgulamaya çalıştığım gibi öykünün inandırıcı olmaması. En karikatürize karakter kimliğindeki Yüzbaşı Wayne ise Yeşilçam’daki ‘Önder Somer-Erol Taş kötülük geleneği’nin bir devamı gibi... Böylesi bir tabloda öyküdeki Aborjinlere göz kırpma ve Avustralyalı kadınların savaşa giden evlatlarını koruma çabaları da birer süs olmaktan öteye gidememiş. Özetle, karşımızda bir hamaset destanı var, ne diyelim; isteyen bu öyküye inansın, isteyen tarihsel gerçeklere göz atsın...

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top