Senaryosunu...
Kendi yazdığı hikayeden uyarlayarak...
Ortak senaristler Senem Birlik ve Karden Kasaplar ile birlikte Erdi Işık'ın kaleme aldığı ve ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Nadim Güç'ün de yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Mukadderat"; Kastamonu Cide'de...
Bölgeden bihaber olanlara, turistik bir gezi de yaptırılan...
Bünyesinde "laiklik" ve dolayısıyla da ...
Kadın ve erkek arasındaki...
Orta doğu toplumlarında yerleşik, "cinsiyet eşitsizliğine" dair ciddi manadaki vurgulara da işaret edilen...
Sıra dışı bir "dramedy (drama comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Finalindeki jenerik de...
"Tüm emekçi kadınlara ithaf edildiğinin de" gözlere sokularak, itinayla belirtildiği...
Ve...
Düşük bir bütçeyle de olsa, insan da vizyonun bulunması durumunda...
Yeterince iyi işlere imza atılabileceğinin...
Oldukça net bir biçimde ortaya konulduğunun da gözler önüne serildiği bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Gecenin, günün ağarmasına yakın olan bir yarısı...
45 yıllık kocası Recep'in, uykusunda öldüğünü fark eden Sultan (Nur Sürer)...
Gelini Cavidan'ın (Şirin Saldamlı) açacağı telefonuna sarılarak...
İlçe merkezindeki kahvehane işletmecisi oğlu Nevzat'ı (Osman Sonant) arar...
***
Ki...
Aynı gün, öğlen namazını müteakip...
Cide'nin Merkez Camii'nde kılınacak cenaze namazı sonrasında...
Defin işlemi de gerçekleştirilir...
***
Derken...
Babasının ölüm haberini alan, İstanbul'daki bir bankanın çalışanı Reyhan'da (Aslıhan Gürbüz)...
Kocası Kemal (Cem Zeynel Kılıç) ve kızı Ecem (Ahenk Çalım) ile beraber...
Cenaze evine çıkıp gelir...
***
İşte...
Ertesi gün...
Bütün ailenin bir araya geldiği kahvaltıda...
Nevzat, Reyhan, Kemal ve Cavidan...
Oturmuş, babaları Recep'ten miras kalan...
Özellikle de malvarlığının...
Nasıl değerlendirileceği hususu üzerinde konuşup tartışırlarken...
***
Birden ortaya atılan Sultan'da...
"Ben evlenmek istiyorum!" demesin...
Ve herkesi şaşkına çevirmesin mi...
***
Elbette...
İlk anın şokunu atlatan çocukları Nevzat ile Reyhan'da...
Hemen annelerine itiraz etseler de...
Yaşamının sonrasında, tek başına kalmaktan korkan Sultan, bu konudaki ısrarını sürdürmeye devam eder...
***
Hatta...
Uykusuz geçirdiği gecenin sabahında soluğu...
Bir önceki yıl karısı Esma'yı kaybetmesinin yanı sıra...
Gençliğinde, kendisi için yanıp tutuştuğunu bildiği bakkal Rüstem'in (Necmettin Çobanoğlu) dükkanın da alsa da...
***
Bu kez de...
Rüstem tarafından terslenerek evine gönderilir...
***
Neyse sıra...
Avukat Zeki'nin ofisindeki, Recep'in vasiyetnamesinin okunması faslına da gelir...
Ki orada da...
Kocasının Sultan'a...
Evlenmemesi koşuluyla, banka hesabındaki 50 bin TL'nin...
25 bin TL'lik kısmını bırakmasına ek olarak...
***
Medeni Hukuk'a aykırı bir şekilde...
Tarlayı da çocukları arasında...
Üçte ikisi Nevzat'a, kalan üçte biri de Reyhan'a böldüğü gerçeği de ortaya çıkar...
***
Böylelikle de...
Yepyeni bir cümbüş de başlamış olur...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalayacağız...
Dakika 25...
***
Sultan'ın arkadaşı Hanife (Sacide Taşaner) ve "ilham perisi" niteliğindeki pansiyoncu Hayriye'nin de (Deniz Özerman) devreye girecekleri filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Nur Sürer'in performansına ilaveten kadın dayanışmasının da damgasını vuracağı, 65 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,