Senaryosunu da kaleme alıp, başroldeki İskender Tünaydın karakterini de canlandıran Cem Yılmaz'ın...
Ali Taner Baltacı ile beraber yönetmen koltuğunda da oturmak da olduğu "Hokkabaz"; sıra dışı nitelikteki, bir "dramedy (drama comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Yapımcılığını BKM'nin üstlendiği, bu ziyadesiyle sevimli filme biraz daha yakından bakalım...
***
Çocukluğundan bu yana...
Sihirbazlığa heveslenen "Büyük" lakaplı İskender Tünaydın...
Sahnede şovunun, testereyle kadın kesme kısmını...
Yardımcısı "Maradona" Orhan Direk (Tuna Orhan) ile beraber icra ederken, Taksim İlk Yardım Hastanesi'nin acil servisinde sonuçlanan...
Yaşadıkları bir kaza sebebiyle, gazinonun sahibi Ayhan abi (Ünal Silver) tarafından kovularak işlerine son verilir...
***
Bunun üzerine...
Parasızlık nedeniyle, ev kiralarını dahi Sabahattin'in (Selim Erdoğan) ödediği İskender ile Maradona...
Elde edecekleri gelir sayesinde, atlatacakları bir lazer operasyonla şişe dibi misali gözlüklerinden de kurtulacakları...
Bir Anadolu turnesine çıkma kararı alırlar...
***
Ve...
Seyahat esnasında kullanmak amacıyla da, İskender'in eniştesi Gazanfer (Bahtiyar Engin) ile kız kardeşi Nuran'dan (Ayşe Abana) karavanlarını isterler...
***
Ama...
Evlerinin bahçesindeki, söz konusu karavan da...
Zaten yıllardır İskender'den bir türlü hazzetmediği gibi şimdi de, torunlarıyla geçinmek de zorlanmasının yanı sıra...
Kızının evinin huzurunu da bozan babası Sait Tünaydın (Mazhar Alanson) kalmaktadır...
***
İşte...
Hal böyle olunca da...
Öldüğünde, Çanakkale'deki şehitliğe gömülmek isteyen Sait ikna edilir edilmez...
Yola düşülüverecek...
***
Ancak...
Geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için biz de kendi anlatımımızı...
Filmdeki tüm heyecanın start alacağı...
Burada noktalayacağız...
Dakika 22...
***
Şu ana kadar saydıklarımıza ilave olarak...
Geniş bir oyuncu kadrosunun da katılımıyla, Cem Yılmaz'ın şanına yaraşır bir lezzetteki, gırgır ve şamatanın dibine vurulacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; gülüp eğlenme garantili, 100 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,